Dizi ve Film Setlerinde Mutlaka Göreceğiniz 9 Karakter

Gel gelelim yönetmen yardımcıları her zaman setlerdeki en gergin ve sorumluluğu yüklenen insanlar olmuşlardır. Yönetmen yardımcısını tanımak çok zor olmamakla birlikte gerekmedikçe fazla soru sorulması da önerilmez. Yoğun bir ses tonları vardır ve normal zamanlarda da (geri sayımlar hariç) bağırarak konuşurlar. Genellikle havanın kaç derece olduğunu önemsemeden üstlerinde mutlaka bir yağmurluk görürsünüz (kahverengi çoğu zaman). Bunun yanı sıra kıç cepte arkaya doğru sarkan bir kağıt öbeği görürsünüz. Sakın ola bu kağıtlar zarar görmesin! Ayrıca yağmurluklarının ceplerinde mutlaka sarı, mavi, turuncu fosforlu kalemler vardır. Sigara içerler (tercihen kısa winston). Genellikle bayanları yönetmen yardımcısı olarak görürüz ve yoğun tempodan dolayı ise kendilerine bakmaya fırsat bulamazlar ve set içinde yağlı saçlarla hatta ve hatta yarım kalmış ojelerle bile gezeler. Son olarak, yönetmenin dediklerini yüksek sesle tekrarlamaksa bir diğer gizli görevleridir. Çok kıymetli bir rol'dür. 

En çok kullandıkları kelimeler: (SESSIZLIK / PROVA ALIYORUZ /YEMEK MOLASI / PAYDOS)

Ekipman kirasından, oyuncuların ayarlanmasına kadar bir çok lojistik işten sorumlu kişidir. Genellikle 2 ila 4 arası telefon taşıma kapasitesine sahiptirler ve sakinliklerini korumakta büyük zorluk çekerler. Şahsen 3 telefonunun aynı anda çaldığını gördüğüm bir yapım koordinatörü vardı, tabi hala var mı bilemiyorum. Malum, radyasyon insan sağlığını oldukça olumsuz yönde etkileyen bir elektromanyetik dalga. Neyse efendim, yapım koordinatörü çekim esnasında fazla ortalıklarda gözükmez çünkü; kendileri ya bir yerlerde bir şeylerin pazarlıklarını ya da çekimin tüm her şeyini etkilemek üzere olan bir sorunu çözüyorlardır. Fazla ortalıklarda görünmemelerin den dolayı ona ihtiyacı olan insanların kendisini fark ettiği an kaçacak delik ararlar. Yoksa aynı anda kendisine 12 ila 38 adet soru yöneltilir. Tabi kendileri olmadan da bir yapım yürütülemez.

En çok kullandığı kelimeler ve kurduğu cümleler: Alo / Efendim / Ben seni arayayım mı / ne demek ayarlayamadık / birazdan aliyim mi sorunu /sarj aleti olan var mı...

Bu kızlarımız genellikle kısa boylu ve zayıf olmalarıyla dikkat çekerler. Sete girdiğiniz zaman etrafınıza bir bakın eğer ki; çıtı-pıtı, saçlar renkli, ellerinde askılıklar veya aynı anda ellerinde 15 tane poşet taşıyan birini görürseniz anlayın ki kostüm ekibinden birine bakmaktasınız. Fazla konuşmazlar ve oyuncularla araları çok iyidir. Erkekleri donla, kadınları ise üstsüz gördükleri zaman çok olur. Bu kızlarımız genel olarak kravat bağlamayı bir erkekten daha iyi bilirler. Yine belirtmek isterim ki hepsi o çekimde kullanılacak kravatları oyuncuların boyuna göre bağlayıp hepsini hazır duruma getirirler. Ve asıl can alıcı hareketleri ise ellerindeki poşetler ağır geldiği için sürekli setten birilerine 'ya bana bir yardım eder misin' sorusunu yöneltmeleridir. 

En çok kurduğu cümleler: Hangi sahnedeyiz? / Hala bekliyoruz kıyafetler gelmedi / kapıyı tutar mısınız bir saniye / off ellerim koptu / fazla askılık var mı / bir saniye ayakkabılar orda mı kaldı!!!!

Kollarında iman gücü olduğuna inandığım değerli abilerim ve ablalarım. Bilmeyenler için belirtmek isterim ki 'Boom' bir mikrofon türüdür. Uzun ince bir sopanın ucunda tüylü bir şekilde durmaktadır.  Genellikle erkekleri boom tutarken görürüz. İlk eline alanlar için fazla ağır gelmese de uzun sahnelerde onu sürekli havada tutmak hiçte kolay bir iş değildir. Özellikle dikkat etmeleri asıl konu ise Boom'un kadraja girmemesidir. Eğer girerse görüntü yönetmeninden veya yönetmenden çok sıkı fırça yiyebilirler. Boom'cular ilk fırsatta oturmak isteyen kişilerdir. Kendilerinin yakınlarında beyaz bir tabure vardır ve kayıttan çıkıldığı an oraya hemen oturup bir diğer sahneyi beklerler. Ayrıca 'hemen gideyim bir sigara içeyim' deme şansları en az olan kişilerdir çünkü onlar olmadan ses kaydı yapılmaz veya yerini de kimseye bırakamaz. Diyelim ama bıraktı ve bıraktığı kişi çekim esnasında Boom'u kadraja soktu, işte o zaman duble bir yönetmen kızışıyla karşılaşabilirler. Son olarak kendilerini tanımak çok zor değildir. Genellikle ellerinde, kollarında veya bellerinde kablolar dolalı olan kişilerdir.  (Hafif göbekli olmaları tercih edilir)

En çok kullandığı kelimeler: Kayıtta mıyız?/ Kaç sahne kaldı? /  Sesi alıyor musun/ Benim yerime Ali baksın mı biraz? / Hemen bir tuvalete gidip geleyim mi? ....

İşte bir setin en anaç ve en anlayışlı kişileridir. Sahnelerde masaların üzerine konulacak tuzluktan tutun, tabakların desenine, peçetelerin rengine kadar dikkat edip ayarlarlar. Hatta ve hatta bir aksesuara ihtiyaç duyulduğunda kendi evlerinden bile getirirler. Setlerdeki en tez canlı kişilerdir diyebiliriz. Çünkü; bir sonra ki sahnede kullanacağı tuzluğu, tabağı veya yastığı kafasında tasarlamıştır ve hemen var olan o sahnenin bitmesini ister. Oyuncularla esprili bir mesafesi vardır ama genel olarak dedikodular onda gelip toplanır. Çok fazla anaç ruhlu olduğundan (erkekleri ise çok babacan) herkes ona bir şeyler anlatır. İyi bir dinleyicidir!  Sanat yönetmenlerinden veya sanat bölümünün bir çalışanı sizi gece yarısı arayıp 'ya sende yeşil ama sarıya kaçan kırmızımsı bir yastık var mı' sorusu yöneltebilir ve sizin beyninizi yakabilir. 

En çok kullandığı cümleler: sence bu buraya uydu mu? / geçen bölümde bunun sarısını mı kullanmıştık? Aaa-a bu tuzluk kırıldı bir sorar mısın başka bir şey kullansak onun yerine olur mu? / Arkadaşlar bunu buraya koyuyorum ellemeyin

Evlatlar, canlar, yorgunlar. Evet stajyerler dizi ve film setindeki en kuvvetli getir-götürcülerdir. Oyunculara müthiş fotokopi çekmekle beraber aynı anda yönetmene sigara almaya da yollanabilirler. Bir sette her rolun bir birimi olmasına rağmen stajyerlerin hiç bir birime ait olmaması dikkat çeker. Onları koridorda kim görürse iş kitler. Erkekler genelde kostümcü ablalarının poşetlerini taşırlar. Eğer kafalarını kullanıp belli bir birime odaklanırlarsa verilecek gereksiz işlerin yarısından yırtarlar. Örneğin; ses teknisyeni ile arasını iyi tutarsa eğer ona iş vermek isteyenlere 'ama Emre abi sen bir yere ayrılma lazımsın bana' dedi diyerek işten yırtabilirler. Taaa ki Emre abiden daha deneyimli biri, bir iş istemeyene kadar. Bir diğer örnek:

- Aslanım gel bakiyim sen bir.

- Ama Emre abi 'sen bir yere ayrılma bana lazımsın' dedi kusura bakmayın.

- S.çtırma şimdi Emre abine al bu kağıtları yukarıda Mehmet abin var selamımı söyle ver hepsini daha sonrada iki çay kap gel bize. 

Belirtmekte yarar var ki o setteki herkes 'stajyer' olmuştur bu yüzden onların halinden herkes çok iyi anlar. Ve işi en iyi şekilde öğretmek için ellerinden geleni yaparlar. 

En çok kullandığı cümleler - kelimeler: Olur abi / Tabi abla / Hemen yapıyorum / buyrun / bu ne / bunu nasıl yapıyorsunuz

Evet efendim. Sette görebileceğiniz en garip rollerden biridir. Hemen, hemen her bölümde bir tane bulunur. Bazılarına arada diyaloglar verilirken bazılarına ise sadece gerçek anlamda figüranlık verilir. Ama rol, rol'dür. Bazıları ise sadece figürandır. Ama ne ünlü figüranlar var ki sadece yaptıkları işle anılıyorlar. Figüranlar için her bir bölüm veya sahne kendilerini göstermek için büyük bir şanstır. O yüzden tüm kabiliyetlerini bir anda kullanmayı denerler ve bu onları amatör gösterebilir bazen. Figüranlar iki tip olarak karşımıza çıkar:

1-) Kendini beğenmiş: Sette öyle bir gezerler ki dışarıdan gören biri başrol oyuncusu zanneder. Konuk karşılamadı ki insanlara fırça atarlar ve sürekli bir şeyler isterler. Yanlarında duran insanlara 'gider misiniz yalnız başıma kalmam lazım' veya 'benim şuna, şuna ihtiyacım var bu nasıl bir konuk odası' gibi cümleler kurarlar. Ama sonuç olarak bu egoları yüzünden fazla kendilerini gösteremezler.

2-) Mütevazı olanlar: İleride daha başarılı yerlere geleceklerine inanan ve bunun için çalışan insanlardır. Hiç kimseden bir şey istemezler. Senaryolarını aldıkları gibi kimseyi rahatsız etmeden bir köşede işlerine odaklanırlar. İşlerini gözlerinde hem çok büyütürler hem de çok büyütmezler. İçerideki daha deneyimli oyunculardan ve ekipten sürekli bir şeyler öğrenmeye çalışıp müthiş bir gözlem yaparlar. Sıraları geldiğinde de rolüne çok iyi çalıştığından, yönetmenini hiç yormadan sahnesini oynayıp, setteki herkese bir çok kez teşekkür edip oradan giderler.

Setlerdeki 'ulaşım' bölümü. Bu bölümde tür, tür şöför abiler mevcuttur. Hepsi sağ olsunlar ki tüm ekibi bir yerden bir yere taşır ve bu sayede herkesle belki yüz kez sohbet etme fırsatını yakalarlar. Oyuncularla araları çok iyidir. Aşırı samimi insanlardır. Çoğu sigara içer ve kendi arkadaş ortamlarında en popüler kişilerdir. Çünkü dizi setindeki tüm oyuncularla samimi resimleri vardır. Birde baş rol oyuncusu yollarla ilgili veya ulaşımla ilgili bir şey sormak için onu arkadaşlarının yanında ararsa tadından yenmez. Normalde stüdyolara, platolara veya çekim olan yerlere insanlar girmeye biraz çekinirler. Ama şöför abilerimiz yüzlerinde 'ulan ne artistsiniz be' ifadesi ile istedikleri gibi her yere girip çıkarlar ve kimse onlara karışamaz. Siyah pantolon ve beyaz gömlek giyerler. Kemerlerinin solyanında veya sağ yanında ne için kullanıldığı belli olmayan anahtar öbeği vardır. Arabalarının önünde her daim dizinin veya film'in logosunu taşımayı ihmal etmezler (bu ekip arabayı bulsun diyedir ama ekip arabayı bulduktan sonrada o kart oradan çıkmaz). Bazıları yılların verdiği samimiyet ile yönetmenin bile mesafeli olduğu başrol oyuncularına 'vayy kardeşim be' deyip el, kol şakaları bile yapar. Hepsi candır, iyi ki varlar!

En çok kullandığı cümleler - kelimeler: Günaydın / İyi akşamlar / Kaçta hareket edeceğiz / Mehmet gelmiyor mu / Banu'yu bekliyoruz / Beş dakika içinde gelmezse gidiyorum (içi el vermedi ve gitmedi) / bu trafik çekilmez ya / radyo ne açayım / içeride sigara içebilirsiniz

İşte can alıcı kısıma geldik. Set'in ana karakterleri. Bu abilerimiz ve ablalarımız setteki herkesi kendilerinden daha fazla düşünürler. Setteki hiç kimseyi bir birinden ayırmazlar ve aynı hizmeti vermek için adeta koşuştururlar. Hasta olduğunuzu duyarlarsa eğer size bir çok kez limonlu çay ikram ederler. Yeri gelir ilaç saatinizi bile hatırlatırlar. Aynı gün içerisinde yüzlerce demlik çay demleme kabiliyetine sahiptirler. Çok yüksek mizahi yanları vardır. Eğer çekimler kapalı alandaysa çaycı abiler sigarasız, açık alandaysa eğer genelde sigara ağızlarında dolaşırlar. Sette olan bitenden ilk önce onların haberi olur ve emin olun ki yönetmenin konuştuğundan çok tüm oyuncularla konuşmuşlardır. Kimin çayı nasıl içtiğini bilirler ve bazen ona göre şeker getirirler veya getirmezler. Sabahları herkes uykulu bir şekilde hazırlanırken o mutlu ve güler yüzü ile şen şakrak bir şekilde çaylarını dağıtır. Bu arada eklemek isterim ki eğer almazsanız size ikram ettiği çayı 'şunu iki dakika tutsana' deyip elinize çayı verir ve afiyet olsun deyip gider. Eğer bir problemleri olursa da tüm set ekibi seferber olur onun için. Kendileri de zaten bilirler ne kadar çok sevildiklerini. 

En çok kullandığı cümleler - kelimeler: şunu tut iki dakika / çay içer misin / tavşan kanı oğlum bu / vay ablam yine çok güzel olmuşsun / vay abim yakıyorsun yine ortalığı / yönetmen kızgın mı bugün?

Son olarak eklemek isterim ki. Setler bir ailedir. İçinde dedikodularda olsa, sinirlenmeler, hüzünler de olsa onlar bir ailedir ve kimse setteki huzuru bozamaz. Mutlu olmasını ve eğlenmesini her bir kişi çok iyi bilir. Ylunda gitmeyen şartlar bile olsa herkes işini en iyi şekilde yaparvve hepsi işine aşıktır. Kısaca tüm set çalışanları, emektarlar 'iyi ki varlar'!!

Popüler İçerikler

Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt