'Çok dizi izliyorum, bilindik, popüler dizileri tükettim, artık iyi dizi bulmak o kadar kolay değil.' diyenleri böyle alalım.
* Diziler belirli bir sıralama kriteri olmaksızın, karışık olarak sıralandı. Keyifli seyirler.
'Çok dizi izliyorum, bilindik, popüler dizileri tükettim, artık iyi dizi bulmak o kadar kolay değil.' diyenleri böyle alalım.
* Diziler belirli bir sıralama kriteri olmaksızın, karışık olarak sıralandı. Keyifli seyirler.
İsveç ve Danimarka arasında ulaşımı sağlayan Öresund Köprüsü’nde, bir dakikadan az bir süreliğine elektrik kesintisi yaşanır. Elektrikler geri geldiğinde ise köprünün tam ortasında bir ceset bulunur. İkiye bölünmüş olan ceset, yarısı İsveç diğer yarısı Danimarka sınırında olmak üzere bırakılmıştır. Bu nedenle bu cinayet için görevlendirilecek dedektiflerden birisi İsveç Polisinden Saga Noren, diğeri de Danimarka Polisinden Martin Rohde olacaktır. İki ülke polis teşkilatları tarafından ortak yürütülen soruşturma sonucunda, cinayeti işleyen kişinin basit biri olmadığı anlaşılır. Ortaya çıkan her ipucu sonrasında katilin kimliğine yaklaşılmaktadır. Ancak olaylar İsveç ve Danimarka için bir krize yol açabilecek kadar ciddi ilerlemektedir.
Kuzey coğrafyasını ve İskandinav insanını çok iyi analiz eden Bron/Broen, basit Amerikan polisiyelerinden ayrılıyor. Dizideki karakterlerin sahip olduğu kişilik özellikleri, diziyi polisiye türünden dram türüne kadar sürüklüyor. Böylece ortaya, belki de daha önce görülmemiş bir dizi çıkıyor.
Carnivale, Hristiyan inancına göre her asırda dünyaya gelen, “Creature of Light” ile “Creature of Dark”
(Işık Yaratığı ile Karanlık Yaratık) arasındaki iyi ile kötünün, hür irade ile kaderin savaşını anlatır.Hikaye, 1930’lu yıllar boyunca tüm dünyada sürmüş olan ekonomik buhran ve büyük kuraklık dönemlerinde geçmektedir. 1934 yılında başlayan hikayemiz, gezici bir karnaval çalışanı Ben Hawkins ile California’da rahiplik yapan Justin Crow’un hikayesini anlatan iki ayrı konu barındırır. Bu iki karakter, birbirine benzer, gizemli ve şifreli rüyalar görmektedirler. Buradan anlaşılacağı üzere, iki karakterin kaderleri kesişecektir.
Oz dizisi bölümlerinin başında her bölüm için tanıtım yapan engelli mahkum dostumuz August Hill bölüm boyunca ara ara karşınıza gelerek bölümde geçen olaylar ile ilgili yorumlar yapıp bilgiler veriyor. Bu bilgiler sizlerin dizide geçen karakterler ve yaşanılan olaylar ile ilgili tahminler yapmanızı ve dizinin sonunu heyecanla beklemenizi sağlıyor. Hapishane de yer alan mahkumlar arasında yaşanan güç savaşı, çeteleşme, rüşvet, uyuşturucu, kumar ve sex olaylarının gardiyanlar ile mahkumların çıkar ilişkilerini çok çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.
Pakistan asıllı olan ve ABD’de doğup büyüyen Nasir Khan; Amerikalıların vurdumduymaz, ön yargılı ve rahat yapılarının aksine detaycı, incelikli ve biraz da güvensiz biridir. Elbette ki bunun nedenleri arasında çok farklı olan Doğu kültüründen gelmesinin ve ABD gibi yabancı bir ülkede kendini kabul ettirebilmesinin zorlukları olduğu söylenebilir. Khan bir gün ansızın cinayetle suçlanır. İşin kötü tarafı ise bu cinayeti işleme olasılığı en yüksek olan zanlı kendisidir. Tüm ipuçları Khan’ı gösterdiği için kahramanımız işin içinden çıkabileceği ümidini hızla yitirir ve kaçma, kalma, suçu üstlenme, inkar etme gibi pek çok varsayımın arasında bocalar. Bu sırada olayları araştıran dedektif Box son derece sakindir ve profesyonelce hareket eder. Bir süre sonra diziye giren avukat Jack Stone ilk başta nasıl bir olayın içinde yer aldığının farkına varmaz. Son derece savruk, öz güveni tavan yapmış biridir. Fakat ilerleyen süreçte ciddiyetin farkına varır ve kendinden beklenmeyecek şekilde zekice ve hünerli davranmaya başlar.
İlk bölümde, 15 yıl hapis yattıktan sonra çıkan mücevher hırsızı ile tanışıyoruz. Bu adamın Ukraynalı gangster patronu Rabbit (Tavşan) lakabı ile tanınmaktadır . Rabbit’in kızı Anastasia hapisten çıkan adamın eski sevgilisi ve suç ortağıdır üstelik elmaslarla birlikte ortadan kaybolmuştur. Rabbit adamın peşindedir çünkü kendisini kızına ve elmaslara götüreceğine inanmaktadır. Adam Pennsylvania’da küçük bir kasabaya, Banshee’ye kaçar. Anastasia o kasabada yaşamaktadır ve artık ismi Carrie’dir. Evlenmiştir. O esnada kasabaya yeni gelen şerif Lucas yerel suçlularla çıkan bir arbedede öldürülür. Bu durum hapisten çıkan adam için kaçırılmaz bir fırsattır ve hemen şerifin kimliğini alır. Artık ismi Lucas Hood olmuştur ve şerif rolünü oynamaya başlar. Bundan sonra işi Carrie ile işleri yoluna koymaya çalışmak, suç makinesi Kai Proctor ile baş etmek ve Rabbit’ten kaçmaktır.
Yetim olan Sarah Manning koruyucu bir aile tarafından yetiştirilmiştir.Yaşadığı şehirden kaçıp başka bir şehre gitmek isterken kendisine tıpatıp benzeyen Beth Childs’ın intiharına tanık olur. Bundan sonrasını tahmin etmek çok da zor olmasa gerek. Sarah ölen ikiz kardeşi Beth’in çantasını karıştırır ve mesleğini ve hayatını alır.Beth polis dedektifidir ve Sarah onun yerine geçmiştir.Olaylar ise Sarah’ın ikiz kardeşinin başka klonlarının olmasını anlaması ile çok farklı haller almaya başlar.
5 sezondan oluşan dizide farklı sezonlarda farklı konular ele alınıyor. İlk sezonunda uyuşturucu, ikinci sezonda işçi ve sendikalar, üçüncü sezonda politika, dördüncü sezonda eğitim sistemi ve beşinci sezonda da medya konuları işleniyor. Sezonlarda ana konular birbirinden farklı olduğu halde, konu tamamıyla değişmiyor. Aynı karakterler farklı sezonlarda görülüyorlar ve tüm olaylar Baltimore şehrinin etkileyici atmosferinde geçiyor.
Tüm dünyada görülen ve yaşadığımız çevrede dahi tanık olabileceğimiz genel olayları ele alan dizi, izleyicinin aşina olduğu konuları işlemesiyle, takipçilerini ekran başına kilitliyor. Başarılı senaryo ve kurgusuyla günümüzde her dizinin bize sunduğu olguların dışına çıkıyor ve bambaşka bir hikaye sunuyor. The Wire insanların hayalleri ve idealleri uğruna neler yapabileceğini, nasıl değişimler geçirebileceğini de büyük bir ustalıkla anlatıyor. Mevki sahibi bir kişinin elinde prensipleriyle yola çıkıp, daha büyük bir konuma gelebilmek için neler yapabileceği; insanları kötülüğe iten ana sebepler, kanun güçlerinin kontrolde tutulmadığında nasıl zararlı bir hale dönüşebileceğinden bahsediliyor.
Fargo konusu farklı olan ve şimdiye kadar çekilen 2 sezonda faklı konuları ele almış olsa da 2. Sezonun son bölümlerinde konular birleştirilmiş ve olay, kurgu bütünlüğü sağlanmıştır. Dizi de birinci sezonda Minnesota Bemidji’de yaşananlar ve ikinci sezonda 1970 li yıllarda yine Minnesota da geçen mafya hesaplaşmalarını ele alıyor. Birinci sezon ile ikinci sezon arasındaki bağlantı ise birinci sezonda eyalet polisi olan Molly Solversonun emekli polis olan babasının gençliğinde yaşanan olayları anlatması ile sağlanıyor.
Hikaye New York’un Hell’s Kitchen bölgesinde geçiyor. Matt Murdock 9 yaşında radyoaktif bir kaza geçirir ve gözlerine radyoaktif bir madde dökülür. Geçirdiği kaza görme duyusunu kaybetmesine neden olur. Ancak hala etrafındaki her şeyin şeklini ve yerini rahatça tespit edebilmektedir. Başına gelen bu kaza diğer 4 duyusunun daha hassas ve güçlü olmasına neden olmuştur. Matt’in eski boksör olan babası, oğlunun başına gelen bu kazadan dolayı kendini suçlamaktadır. Bu sebepten işini bırakır ve kendini yeniden boksa verir. Yaptığı bir dövüş esnasında, kendine söyleneni yapmadığı için öldürülür. Artık Matt’in baş düşmanı, babasının ölümüne sebep olan Kingpin’dir. Bunun üzerine babasının intikamını almak isteyen Daredevil (Matt Murdock), gündüzleri avukat olarak adalet dağıtırken, geceleri ise Daredevil olarak Hell’s Kitchen’da adaleti sağlamaya başlar. Kingpin’in aşkı, yaşamı ve Hell’s Kitchen üzerinde kurmak istediği egemenlik, Daredevil’in ortaya çıkmasıyla bozulacaktır.
Sense8, 8 farklı coğrafyada birbirinden farklı 8 kişinin akıl almaz bir şekilde birbirlerini hissetmesiyle başlayacak ve aynı zihinleri, bilgileri, yetenekleri paylaşmalarıyla ilginç bir hal alacak. San Francisco, Mexico City, Berlin, Birleşik Krallık, Seoul, Mumbai, Nairobi ve Chicago’da bulunan 8 kişi tek bir ruh haline bürünerek birbirlerinin yeteneklerini paylaşabildiklerini fark ettiklerinde kimileri bir araya gelmeye çalışırken kimileri ise birbirini öldürmeye çalışacaktır. Olaylar Riley ve Will’in zihinlerinde canlanan yerde buluşmalarıyla başlayacak ve herkesin bu gizemi çözmeye çalışması ile devam edecektir. Ziyaret adını verdikleri buluşma saatinde bir araya gelerek sohbet ediyorlar.
Gerilim, dram ve korku türündeki Penny Dreadful; Dracula, Dorian Grey ve Dr.Frankenstein ve daha pek çok korku ile beslenen edebiyatın ünlü karakterlerini bir araya getirmiştir. Dizi 19.yüzyıl Viktorya döneminin Londra’sında geçen Penny Dreadful’da pek çok gerilim ve korku sahnesi yer alıyor.
Dizinin ilk sezon konusu kızını arayan bir babanın üzerine kurulmuş şekilde gidiyordu. Dizi, kızını esrarengiz yeraltı varlıklarının kaçırdığı bir babanın, aralarında pek çok olayın geçtiği genç bir kadınla birlikte, kızını arama hikayesi olarak başladı. Ancak bölümler ilerledikçe hem bu genç kadının, hem onun tanıştığı, dizideki diğer karakterlerin esrarengiz ve korku dolu hikayelerini öğrenmeye başlıyorsunuz.
Piper Chapman nişanlı bir kadındır. 10 yıl önce üniversite yıllarında tanıştığı Alex Vause yüzünden uyuşturucu taşıdığı gerekçesiyle tutuklanır ve birkaç yıllık hapse düşer. Hapse düşmeden önce nişanlısı Larry ile lüks ve konforlu bir hayat süren Piper tüm bunlardan vazgeçerek kendi rızasıyla teslim olur. Hapishane hayatında dünyanın aslında çok farklı olduğuna tanık olacaktır. Hayata olanları sorgulamaya başlar. Hapishanedeki ilk zamanlarında hapishane kültürüne tam ayak uyduramasa da zamanla çok büyük değişimler yaşayacak ve dışarıdaki hayatının yavaş yavaş değiştiğini görecektir. Hapishanede ilginç ve lafını esirgemeyen tiplerle arkadaş olarak gerçek benliğine bürünecektir. Dizide dışarıdaki hayatında çok sevdiği şeylerin hafızasından yavaş yavaş silinmesi ve zor şartlar altında ne yapacağını öğrenmeye başlayan Piper’ın hapishane hayatı mizahi bir dille ele alınıyor.
The Pacific yazarı Michelle Ashford’ın senaryosunu hazırladığı Masters of Sex, Amerika’da uygulanan bir psikoterapi yöntemi olarak bilinen modern cinsel terapinin kurucuları aynı zamanda ilk uygulayıcıları William Masters ve Virginia Johnson isimli iki Amerikan psikiyatrların 1960 yıllında uygulamış olduğu cinsel devrimi anlatıyor. ikilisi Masters & Johnson takımı oluşturarak cinsellik, cinsel bozukluklar, cinsel terapi gibi konularda devrim yaratan fikirlere imza atar.
The Leftovers, Tom Perotta‘nın aynı isimli romanından uyarlama bir dizi. Dizinin yapımcısı ve yürütücüsü Lost yapımcılarından Damon Lindelof.
Hristiyanlıkta Rapture diye bir kavram var. Hz. İsa’nın yeryüzüne inip inanan ve iman edenlerle birlikte yeniden yükseleceğine dair bir çeşit inanış. Dizi de bu ya da bu çeşit bir Rapture’ın sonrası üstüne kurulmuş. Dünya üzerinden milyonlarca insan silinmiş durumda. Dolayısıyla da ortalık fena karışmış.
İki çocuk babası polis müdürü Kevin Garvey, birçok insanın açıklanamaz şekilde yok olmasından sonra durumu kontrol altında tutmaya çalışmaktadır. Tabii eşi Laurie’nin onu ve çocuklarını terk edip gizemli bir tarikata katılması bunu hiç de kolaylaştırmayan bir durum. The Leftovers’ın merkezinde Garvey Ailesi olsa da dizide bu tarikat, bir gazete editörü, bir liseli kız gibi aileyle bir şekilde bağlantılı, bağlantısız kişilerin başından geçenleri, bu olayın sonrasında yaşananları izleyeceğiz.
New York yeraltı dünyasına hükmeden İtalyan mafya babası Frank Tagliano, yakayı ele verince polisle iş birliği yapar ve tanık koruma programından yararlanır. 1994 Kış Olimpiyatlarını izledikten sonra Norveç’in Lilyhammer kasabasına yerleşme kararı alır fakat Amerikada korkulan ve saygı duyulan biri olan Frankin sıradan bir göçmen hayatı sürdürmesi pek kolay gözükmemektedir.
Tam bir çılgın bilim adamı olan Rick macera için kendisine arkadaş aramaktadır. Ancak yaşı gereği onunla takılacak bir çılgın bulamaz oda Morty’yi takar peşine maceradan maceraya atılır. Dizi konu olarak dede torun ilişkisinde olan iki çatlağın maceralarını anlatmaktadır. Her konuya farklı bir bakış açısı kazandırmış olan dizi diğer çizgi filmlerden ve dizilerden de çizgisiyle ayrılmakta. Bazen 'shadow art' izlerken bazen karakterlerin yüzlerine görebiliyoruz. Eğer farklı şeyler izlemeyi seviyorsanız bu çizgi dizi sizin için biçilmiş kaftan olabilir.
Liberty Lisesi’nde trajik bir olay yaşanmıştır. Okulun yeni öğrencileri arasında bulunan Hannah, bazı arkadaşları tarafından zorbalığa maruz kalmıştır. Psikolojik olarak sarsılan genç kız çözümü intiharda bulmuş ve hayatına son vermiştir. Bu olayın etkileri yalnız lisenin öğrencilerinde değil, ailelerde ve okul yönetiminde de görülmektedir. Hannah’ın neden intihar ettiği ve buna kimlerin sebebiyet verdiği merak edilmektedir.
Liberty Lisesi’nin öğrencilerinden biri olan Clay oldukça asosyal bir kişidir. İçine kapanık bir karaktere sahiptir. Çok fazla arkadaşı yoktur ve fazla iletişim kurma taraftarı değildir. Hayatına bir farklılık getirmiş olan Hannah’ı birebir olarak tanımaktadır. Genç kızın ölümünden sonra kendisini toparlayamaz. Bir gün evine bir kargo gelir. Büyük bir merakla kargoyu açar ve kutunun içinden birkaç adet kaset çıkar. İlk başlarda bu duruma bir anlam veremez, ancak kasetleri dinlemeye başladıktan sonra her şeyin farkına varır. Hannah intihar etmeden önce bu kasetleri kendisi doldurmuştur. Hannah’ın sesinden olan biten her şeyi öğrenebilecektir. Hannah intihar etmesinde payı olan herkesi bu kasette ifşa etmektedir.
Skam, Oslo şehrinde yer alan Hartvin Nissen lisesinin öğrencilerini kapsıyor. Öğrencilerin aşk hayatı, cinsel yaşamı, arkadaşlıkları, sorunları ve problemleri, yaşadığı olumlu ve olumsuz tüm detaylar bizlerle paylaşılıyor. Diziyi özel kılan bir diğer detay ise Skam sezonları tekil karakter üzerinden gidiyor. Yani ilk sezonda karşımıza bir ana karakter sunulmuş olsa da ikinci sezonda ve üçüncü sezonda farklı ana karakterleri takip ediyoruz. Dizinin konusunda karakterlerin ayrıntılı yaşamlarını mercek altına alan bir hikâye söz konusu oluyor.
Yagami Light, zeki ve derslerinde gayet başarılı bir lise öğrencisidir. Light için bu dünyada en önemli şey adalettir. Haberlere yansıyan cinayetlerden ve insanların yozlaşmasından son derece bıkmıştır. Bir şinigami olan Ryuk, Şinigami Dünyasında hep aynı şeyleri yapmaktan sıkılmıştır ve eğlenmek için sahip olduğu iki Ölüm Defteri' nden birini dünyaya atar. Bu defteri Light bulur. Defteri açtığında ilk olarak kuralları okur. 'Bu deftere ismi yazılan kişi ölür.' maddesini görünce bunu bir şaka zanneder. Ama yine de defteri alır. Eve geldiğinde televizyondaki haberlerde bir rehin tutma haberi yayınlanır. Şüphelinin ismi ve yüzü televizyonda açıklanır. Light, tereddüte düşsede 'böyle bir şeyin gerçekleşmesinin imkansız olduğu' düşüncesine inandığı için şüphelinin ismini deftere yazar. 40 saniye sonra televizyondan şüphelinin kalp krizi geçirip öldüğünü öğrenince defterin gerçek olduğunu anlar. Light, bu defteri kullanarak dünyaya adaleti sağlamak ve Yeni Dünyanın Tanrısı olmak ister. Suçluların sürekli kalp krizi geçirerek ölmesi, insanlara bu ölümlerin tesadüf olmadığını hissettirmiştir. Halk tarafından Light' a 'Kira' (Jap: Katil) ismi verilir. Bazı insanlar Kira' yı adalet adına yaptıklarından dolayı desteklerken, bazı insanlar ise bunun insanlık dışı olduğu gerekçesiyle Kira' yı desteklemez. Light, insanların kendisini desteklememesine aldırmaz. Ona göre ister iyi ister kötü olsun, karşısına çıkan herkesi yok edecektir.
Sonra, Interpol tarafından bu gizemli ölümler hakkında bir soruşturma başlatılır. Soruşturmaya dedektif 'L' de dahil edilir. 'L', 'Kira'nın Japon vatandaşı olduğunu yaptığı bir test ile anlar. 'L', Kira' ya yaptıklarının insanlık dışı olduğunu ve bunun için idam edileceğini söyler. Böylelikle ikisi arasında bir savaş başlar. Kimliği ilk deşifre olan kaybedecektir.
İtalyan-Amerikan bir mafya babası olan Tony Soprano, büyük bir mafyayı yönetmektedir. Heyecanlı ve sürükleyici sahnelerle Tony Soprano ve ailesinin başından geçenler, etkileyici bir havada anlatılmaktadır.
Bir gün Tony Soprano, yorgun günlerin ardından sık sık geçirdiği baygınlıklardan birini daha geçirince bir psikiyatriste görünmeye karar verir. İlk başlarda ailesinin isteğini yerine getirmek için seanslara devam ederken, daha sonra bu seanslar hoşuna gitmeye başlar. Farklı konularda tartışmaları sürdürdükleri bu seanslar, Tony Soprano’ya farklı bakış açıları ve düşünceler kazandırmaya başlamıştır. Karakterimizin sürekli iç içe olduğu; suç, aile, adalet gibi kavramları psikiyatrisi Dr. Melfi ile ele alması, ona farklı bir rahatlık vermiştir.
Dizide tabi sadece mafya lideri Tony Soprano anlatılmıyor. Büyük bir mafya ailesi olan Soprano Ailesi, bu ailenin üyelerinin birbirleri ile ilişkileri, karşılarına çıkan güçlüklere karşı birbirlerine destek olmaları ve çeşitli güç savaşlarında ailelerinin büyüklüğüyle galip gelmeleri anlatılmaktadır.
Kendine bambaşka bir hayat kuran Ned Fisher (Peter Krause), babasının ölümünün ardından hiç sevmediği cenaze evine geri döner. Cenaze evini işleten kardeşi Devid Fisher (Michael C. Hall) ile arasını düzeltmeli ve kardeşlik bağlarını tekrar kurmalıdır. Kız kardeşi Claire Fisher (Lauren Ambrose) ise neredeyse hiç tanımadığını fark eden Nate bir karar vermelidir. Eski yaşantısına geri mi dönmeli, ailesinin yanında mı kalmalı. Anne Ruth Fisher (Frances Conroy)’ un depresif halleri de Nate’in kararını zorlaştırır.
Gelişen teknoloji sonucunda insanlığa hizmet etmesi için inbotlar üretilir. Tamamen insana benzeyen, gerçek bir insan gibi iletişim kurabilen, komutları yerine getirebilen bu inbotlar çeşit çeşit olup, yapması istenilen işe göre özel kart okuyucularla büyük mağazalarda satılmaktadır. İsterseniz ev işleri yapar, isterseniz bahçenize bakar, isterseniz ev için alışverişe çıkar. Fabrikanızda işçi, marketinizde kasiyer ya da temizlikçi olarak çalışır. Hatta isterseniz yatak arkadaşınız bile olabilir. İşi bittiğinde telefon şarj eder gibi kendi bataryasını doldurur ve yeni bir güne hazırdır. 10 parmağında 10 marifet bu inbotlar tahmin edersiniz ki ülkede çabucak popüler olur. Tabii daha mutaassıp olup inbot kavramını yadırgayan insanlar da mevcuttur. Her çalışma alanında inbotların insanların yerini alması bazı kesimleri korkutmaktadır.
Dizi, kabaca, bilim kurgu sosuna batırılmış bir komplo/gerilim hikayesi olarak özetlenebilir. İlk bölümde, Utopia Experiments adlı kült bir grafik romanın ve onun yayınlanmamış ikinci cildinin sayfalarına ulaşmaya çalışan bir grup insanın olayların merkezinde olduğu izlenimi uyanıyor izleyicide. Bu kişilerden bazıları, bir online forumda yazışan ve Utopia Experiments’in hayranı bir grup “geek” iken, diğerleri sayfaları bulmak yolunda önlerine çıkan (çocuklar dahil) herkesi öldüren tehlikeli birtakım adamlar. Bir de kim olduğunu ilk etapta öğrenemediğimiz gizemli Jessica Hyde karakteri var ki, komplonun çözülmesinde kilit bir rol oynayacağı en başından belli oluyor.
Banshee gibi bir dizi bidaha gelmez
Çok dizi izleyip bilindik, popüler dizileri tüketen adama tavsiye ettiğiniz dizilere bakın ! Çok dizi izleyecek ama The Sopranos'tan, Oz'dan, The wire'dan, Six Feet Under'dan, Fargo'dan vs. vs. vs. haberi olmayacak!!! Neyin kafası bu ?
13RW yeri ayrıdır kesinlikle. kolay kolay herhangi bir dizi onun yerini dolduramaz