İlkılıç, yazısına e-orucun tanımını şu sözlerle yaptı:
''Öncelikle elalemin yediği yemeği ya da gezdiği yerleri layklamakla zaman geçirmek yerine, yemek yiyemeyenleri düşünmek veya maddi imkansızlıktan dolayı gitmesi gereken ya da gitmek istediği yerlere gidemeyenleri dikkate almak. Diğer taraftan yüzlerce ya da binlerce kilometre ötede hayatta hiç tanımadığımız ve görüşmediğimiz bir kişi ile saatlerce vakit geçirmek yerine, her gün karşılaştığımız insanlarla ya da komşumuzun haliyle hemhal olmak. Oynamaktan artık beynimizin uyuştuğu oyunlarda bir üst levele nasıl çıkacağım kaygısından ziyade, halihazırdaki nefsimizin seviyesini nasıl bir üst makama çıkaracağımızı düşünmek. Oyun sitelerinde saatlerce kalarak onlarca insan öldürmek yerine, kendi çocuğumuzla, kardeşimizle ya da komşunun yalnız çocuğuyla oyun oynamak ve ona yaşamı ve yaşatmayı öğretmek.''
Sen espri yapma arap. ''Layklamak yerine gidemeyenleri, yiyemeyenleri düşünmek'' düşününce faydası mı oluyor? Onun yerine; 'yardıma muhtaç kardeşlerimize yardım edelim, çocuklarımıza sevmeyi ve bilimi öğretelim, hırsızlık yapmayalım, insanlara saygı duyalım'' demeniz gerekmiyor mu, dininiz bunu emretmiyor mu? Ama olur mu, ülkeye faydanız dokunur sonra. Siz sadece dinli-dinsiz diye insan ayırın, fitne fesat sokun, cinsel suçları (pedofili, homofobi, cinsiyetçilik vs) alttan alttan destekleyin, trilyonluk Mercedeslere binip fakir edebiyatı yapın. Sonra din elden gidiyeah, yok gençler deist oluyeah. Soğutuyorsunuz azizim, kendinizden de, müritlerinizden de, dinden de soğutuyorsunuz.
Diyanet İşleri Başkanı da o bütçenin bir kısmıyla çocuklara şeker dağıtsın ve Bütçe Zekatı'nı verip 1 ay boyunca daha fazla bütçe talep etmemeyi içeren Bütçe Orucu'na başlasın.
siz vergilerimizden toplanan paralarla en lüks mersedeslerle gezmeyi birakin once. kendiniz şatafat içinde yüzersiniz, millete açlık öğütlersiniz