Allah Resûlü (sas) bir hadislerinde şöyle buyuruyor: مَنْ غَشَّـنَا فَلَيْس مِنَّا 'Bizi aldatan bizden değildir!”1 Peygamberimizi örnek alan bir mümin, ticaretini aldatma üzerine kurmaz. Alırken de satarken de dürüst davranır. Ölçüyü ve tartıyı eksik yapmaz. Fırsatçılık yaparak kazancına haram bulaştırmaz. O, ne bir başkasının malına göz diker, ne de insanları aldatarak mallarını gasp eder. Müslüman, daima hakkı ayakta tutar. O, işçinin hakkını gözetir; ücretini alın teri kurumadan öder. O, işinin de hakkını verir; aldığı ücretin helal olması için var gücüyle gayret gösterir. Rızkını temin ettiği yere asla zarar vermez.
Değerli Müminler!
Kul hakkının toplumun bütün kesimlerini ilgilendirdiği alan ise kamu hakkıdır. Kamu hakkı, sadece hayatta olanların değil, henüz dünyaya gelmemiş çocuklarımızın, tüyü bitmemiş yetimlerin, muhtaç, garip ve kimsesizlerin de hakkıdır. Kamu hakkını ihlal etmek, çok büyük bir vebaldir. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: وَمَنْ يَغْلُلْ يَأْتِ بِمَا غَلَّ يَوْمَ الْقِيٰمَةِۚ Kim devlet malına hıyanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı boynuna asılı olarak gelir.” 2 Müslüman, her alanda kamu hakkına riayet eder. Rüşvet, stokçuluk ve karaborsacılıktan uzak durur. Müslüman, kamu hizmetini sorumluluğu ağır bir emanet olarak görür. O, işine özen gösterir, devlet malını gözü gibi korur, asla israf etmez ve devlet malını gasp etmez. Hizmet sunduğu insanlara karşı anlayışlı ve sabırlı davranır. Kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına asla yapmaz.