Çünkü hayat serüvenimiz boyunca belki de oturabileceğimiz en stresli koltuktur, dişçi koltukları.
Onlarca dikişin atıldığı, ağzın kan gölüne döndüğü sancılı operasyonlardan oluşur.
Fakat, ağızdaki etin parçalanması şartıyla içindeki dişin sökülerek alınması, milattan öncelerde uygulanan diş tedavi yöntemleri idi ve günümüzde de geçerliliğini halen sürdürmekte.
Fakat günümüz teknolojisi ışığında, artık bir kemik paramparça dahi olsa platin vb. yöntemlerle eski haline getirilebiliyor, işlevini eskisi gibi sürdürmesi sağlanıyor bildiğiniz üzere.
Eski alışkanlıklar bir şekilde yer edinmeye devam mı ediyor?
İtalya’nın Dolomite Dağları’nda keşfedilen bir iskeletteki iltihaplı diş, insanlık tarihinde bilinen en eski dişçilik örneğini ortaya koyar. İltihabın bir kısmının çakmak taşı aletlerle temizlendiği görülen dişin keşfiyle, ilk dişçilik çalışmasının 14.000 yıl önce başladığı kabul edilir.
Deliğin içindeki çizikler üzerine araştırmalar sürdükçe de çiziklerin kazıma ve yontma sonucu oluştuğu görüldü.
İlk olarak dişçiliğin diş delme yöntemleri ile başladığı düşünülse de, bu keşifle birlikte çok daha eski olan diş karıştırma eylemleri olduğu kanıtlanmış oldu.
Tıpkı günümüzdeki modern dişçilik gibi, değil mi?
İtalya’da bulunan 13,000 yıllık olduğu düşünülen iki ön dişte, şimdiye kadar bilinen yer sakızından yapılmış en eski diş dolgusu kanıtları keşfedildi.
Dişçi, dişi delip, ağrıyı ve yiyeceği diş kökünden uzak tutmak için yer sakızıyla doldurmuştu.
Tıpkı günümüzdeki modern dişçilik gibi, değil mi?
Diş ağrısına sebep olan çürümelerin sebebinin ise 1700’lü yıllara gelene kadar diş etlerinde yaşayan bir kurtçuk olduğu düşünüldü.
Almanya’da Berlin Üniversitesi’nde çalışan Amerikalı diş hekimi Willoughby Miller 1890’da diş ağrısının başlıca sebebi olan diş çürümesine ve dolayısıyla da diş ağrısına neyin yol açtığını buldu. Bunun sebebi dişlere zarar veren bir asit üreten ve özellikle şekerle beslenen bir bakteri türüydü.
Anestetik maddeler bulunmadan önce diş tedavisinde kullanılan yöntemler hastalarda büyük acıya yol açıyordu.
Dişözü enfeksiyon kaptığında, başka bir tedavi yöntemleri olmadığından dişin köküne kor halindeki demiri bastırarak hastalıklı dişi yakıyorlardı. Özel aletler ve anestetik maddeler geliştirilmeden önce diş çekimi de korkunç bir deneyimdi.
Diş ağrısıyla yaşamak çok daha beter olduğundan insanlar bu işkenceye katlanmaya razı oluyordu. Yıllardır kullanılan afyon, hintkeneviri ve adamotu gibi bitkisel ilaçlar sadece ağrının şiddetini dindirmeye yarıyordu.
Böylece hastaları koltukta oturdukları süre boyunca daha az çekeceklerdi, çünkü acıyı hissetmeyeceklerdi.
Tıpkı 13.000 yıl önceki gibi o dişin içini bir takım maddelerle dolduruyoruz, tıpkı yüzlerce yıl önce olduğu gibi diş etini parçalayarak içinden dişi kanlı bir biçimde alıyoruz…
Kullanılan terimler o kadar kötüydü ki bir diş hekimi olarak okurken gözlerim kanadı. Bence mühendisler kendi işleri hakkında içerikler hazırlasa daha mantıklı olur.
Demek eskiler boşuna dememişler 'Bir kabir azabı, iki diş ağrısı' diye. Adam dişine kor halde ki demir bastırıldığında çekeceği acıyı göze aldığına göre nasıl bir ıstırap çekiyormuş...
20'lik diş operasyonunun biraz abartıldığını düşünüyorum. Ben operasyondan 2 gün sonra adana dürüm yemiştim. Gerçi o benim hayvanlığım da olabilir. Fazla şeyapmamak lazım :D Tahtaya vurun nazar değmesin. Daha 2 tane daha var aahhaaha