Hrant Dink cinayeti davası, Yargıtay’ın verdiği bozma kararının üzerinden bir yılı aşkın süre geçmesine rağmen devam edemniyor. Mahkeme, hakkında çıkartılan arama kararlarına rağmen yaklanamayan sanık Ahmet İskender’i beklemeye devam ediyor.
Duruşma öncesi, Hrant'ın Arkadaşları Çağlayan Adliye Sarayı'nın önünde toplandı. Grup adına basın açıklamasını yönetmen Onur Ünlü okudu.
Hrant Dink cinayeti davası, Yargıtay’ın verdiği bozma kararının üzerinden yaklaşık bir yıl geçmesine rağmen bir türlü yeniden görülemiyor. Mahkeme Yargıtay’ın verdiği bozma kararına ilişkin görüşünün alınması için sanık Ahmet İskender’i bekliyor. Hakkında çıkartılan arama kararlarına rağmen İskender halen yaklanbilmiş değil. Dink cinayeti davasının yeniden başlaması için Ahmeet İskender’in yaklanması bekleniyor.
Hrant Dink cinayeti davasına İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi.. Sanıkların hiçbirinin katılmadığı duruşmaya Dink Ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, Bahri Belen, Sebu Aslangil, Naciye Demir ve Osman Hayal ve Yasin Hayal’in avukatı Fatma Aygören katıldı.
Duruşmada söz alan Dink Ailesi avukatlarından Bahri Belen, mahkemenin yakalanmayan sanık Ahmet İskender’in dosyasını ayırarak Yargıtay’ın verdiği bozma kararına ilişkin karar açıklaması gerektiğini söyledi.
Mahkeme heyeti, Yargıtay’ın verdiği bozma kararına ilişkin karar verebilmek için sanıkların tamamının beyanının alınması gerektiğini belirterek Ahmet İskender hakkında verilen yakalama kararınını sürdürülmesine karar vererek bir sonraki duruşmayı 30 Ekim tarihine erteledi.
Duruşma öncesi, Hrant'ın Arkadaşları Çağlayan Adliye Sarayı'nın önünde toplandı. Grup adına yönetmen Onur Ünlü'nün okuduğu açıklamanın tam metni şöyle :
'7 yıllık bir mücadelenin ardından devletin o koca ve ağır kapısı bir parmak aralandı. Cinayette kusuru olduğu düşünülen ancak soruşturma izni verilmeyen 24 kamu görevlisinden 8’i için mahkeme yolu açıldı. Haklarındaki “kovuşturmaya yer yoktur” kararı iptal edildi. Şimdi beklenen, gereken, ilk olarak o dönem İstanbul Emniyeti’nde görev yapan 8 kişi, yani dönemin İstanbul Vali Yardımcısı Ergun Güngör, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, dönemin İstanbul Emniyeti İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler ve 6 polis memuru için dava açılması…
Açılması gereken bu dava, hazırlanması gereken iddianame, nereye gider, devlet o klasik refleksiyle yine kendini korumaya devam eder mi, ederse nasıl eder, bilinmez. Ancak bu gelişme, ailenin, avukatların ısrarının yanı sıra, “bu dava böyle bitmez” diyenlerin adalet nöbeti sayesinde de oldu.
Fakat bu kişiler, yargılanması istenen kamu görevlilerinin sadece bir kısmıdır. AKP Hükümeti’nde bakanlık koltuğuna kadar yükselen, ancak hakkında yolsuzluk iddiaları ortaya dökülünce bir köşeye alınıveren isimler hakkında, hâlâ bir işlem yoktur. Keza yine o dönem Trabzon Emniyeti’nde yuvalanmış AKP’nin eski iktidar ortağına yakın polis şefleri hakkında da bir gelişme yoktur. Zira onların dosyası ayrılmıştır.
Asıl olarak beklenen, gereken, bu cinayette kusuru bulunan tüm kamu görevlilerinin yargı önüne çıkması, hesap vermesidir.
Asıl olarak beklenen ayrı ayrı yürütülen davaların tek bir dava olarak birleştirilmesidir.
Ve elbette asıl olarak beklenen, Hrant Dink’i katillerin önüne atan, ona hayatı dar eden, devletle içiçe geçmiş, şu günlerde aklanmışçasına ortalıkta gezen isimlerin cinayetteki rolünün açığa çıkarılmasıdır.
Buradan tekrar sesleniyoruz, uyarıyoruz: Devlet tüm kanatlarıyla hesap vermek zorundadır. Ancak o zaman, devletçe dilenen taziye, biraz daha anlam kazanacaktır.
Biz bu cinayetin arkasındaki yapı ortaya çıkana, sorumlular hesap verene kadar adalet nöbetimizi sürdüreceğiz.
“Hrant için, Adalet için!” demeyi sürdüreceğiz.
Şimdilik “Kamu görevlileri, mahkemeye bekleniyorsunuz!” diyor ve ekliyoruz:
Biz bitti demeden bu dava bitmez!
Hrant'ın Arkadaşları'
Fotoğraf: BERGE ARABIAN
Haber: UYGAR GÜLTEKİN