"Geyik Muhabbeti" Ve "Pisi Pisine Gitti Niyazi" Deyişlerinin Hikayelerini Öğrendiğinizde Çok Şaşıracaksınız

Günümüzde dahi sık sık kullanılan iki deyiş: 'Ne Şehit Oldu Ne Gazi Pisi Pisine Gitti Niyazi' ve 'Geyik Muhabbeti...'

Herkesin hayatında çeşitli vesilelerle duyduğu bu ifadelerin nasıl ortaya çıktığını hiç merak ettiniz mi? 

İçeriğimizde bunu anlattık...

Jön Türk Devrimi ve Anayasa Bayramı olarak da adlandırılan 1908'deki İkinci Meşrutiyet'in ilanı öncesi, Sultan Abdulhamid'e isyan eden ittihatçılar Makedonya dağlarına çıkmıştı.

Resneli Niyazi Bey de sıkı bir ittihatçı olarak bu isyanın başrolündeydi. Makedonya dağlarında isyan için hazırlık yapan birlikleri kumanda ediyordu. Kampta herkes acıkmıştı, Resneli Niyazi Bey, yanına üç askeri de alarak ava çıktı. 

Uzun bir arayışın sonunda yetişkin bir geyik gördüler.

Avı vurmakla görevli asker, geyiği görür görmez silahını doğrulttu. Ateş etmeye hazırlandı. Tam da o sırada Resneli Niyazi Bey de geyiği gördü. Hayvanın güzelliğinden çok etkilendi. Tetiği çekmek üzere olan askerine durmasını söyledi.

Açlıktan ölmek üzere olan asker, geyiği pişmiş, taze bir et olarak hayal ediyordu. Komutanının bu emrini anlamakta zorlandı. Av için kamptan çıkmışlardı ve avlarını bulmuşlardı. 

'Anlayamadım komutanım' dedi. 

Resneli Niyazi, emrini yüksek sesle tekrarladı. 'Dur oğlum vurma sakın'

Sesleri duyan geyik saniyeler için gözden kayboldu. Askerler komutanlarının bu yaptığına anlam veremediler. Merak içinde Resneli Niyazi'nin yüzüne baktılar.

'Biz hürriyetimiz için zulümden kurtulmak için vatanımız için dağa çıktık. Şimdi bu garibi kendi vatanında mı öldürelim? Gelin kampa dönelim elbet bir şeyler vardır karnımızı doyuracak' 

Askerler bu duruma hiç anlam veremeseler de çaresiz boyunlarını büküp komutanları eşliğinde kampa döndüler.

Kampta kendilerini bekleyen askerler ve milisler, geyiği göremediklerinden hayal kırıklığına uğradılar. Kendi aralarında konuşmaya başladılar neler olup bittiğini. Resneli Niyazi'nin bu tutumu onları da çok şaşırttı.

Askerler ateş yakıp karınlarını doyuracak bir şeyler bulmaya çalışırken bir anda Resneli Niyazi'nin canını bağışladığı geyik kampın önüne çıkageldi. 

Hiç korkmadan askerlerin çadırlarının olduğu bölgeye geldi.

Geyiğin güzelliği karşısında donup kalan askerler, o anda Resneli Niyazi'nin neden bu kararı aldığını anladılar. 

Geyiğin kendilerine ve hareketlerine uğur getireceğine inandılar.

Geyiğin uğuru mu bilinmez ama milis güçlerin isyanı başarılı oldu. İsyancılara yeni birliklerin de katılması sonrası Padişah Abdulhamid ikinci meşrutiyeti ilan etti.

Anayasa yeniden yürürlüğe girdi ve Meclis tekrar açıldı. Hürriyet Bayramı olarak kabul edilen bu olay sonrası isyana katılan ittihatçılar 'Hürriyet Kahramanı' adını aldı.

İttihatçılar ise kendi aralarında, zaferden önce kamplarını ziyaret eden geyiğin güzelliğini konuşmaya devam ettiler.

Geyik muhabbeti o kadar uzadı ki, yayıldıkça yayıldı. Daha sonra çok uzun yıllar devam edecek ve günümüze kadar ulaşacak bir değiş ortaya çıktı: Geyik Muhabbeti....

Bu olayın ardından bitmek tükenmek bilmeyen, uzadıkça uzayan konular için 'Geyik Muhabbeti' kalıbı kullanılır oldu. 

Günümüzde daha ziyade, gülünç, matrak muhabbetler için ifade edilen bu kalıp aslında isyanların, çetelerin, savaşların, mücadelenin içinden çıkmış bir deyiş.. 

Olayın başrolünde olan Resneli Niyazi ise 1908 Devrimi sonrası tanınırlığını çok artırdı. İttihatçıların önemli önderlerinden birisi oldu.

Resneli Niyazi Bey, 1908 sonrası İttihatçı saflarda mücadelesine devam etti. Balkan Savaşı sırasında birlikleriyle orduya katıldı. Savaştan sonra 17 Nisan 1913’te Arnavutluk’un Avlonya limanında İstanbul’a gitmek üzereyken İttihat ve Terakkî’nin ona muhafızlık edip korumalık yapmakla görevlendirdiği kişi tarafından sırtından vuruldu. Bu ölümün sebebi ve nasıl gerçekleştiği ise bir sır olarak kaldı.

Ömrü cephelerde, isyanlarda geçmiş ünlü bir savaşçı olan Resneli Niyazi'nin bu şekilde ölümü devlet içinde hem şaşkınlık hem de üzüntü oluşturdu. 

Savaş meydanında, vuruşarak ölmesi kuşkusuz bu kadar yadırganmazdı. 

Bundan dolayı 'Ne şehit oldu ne gazi pisi pisine gitti Niyazi' kalıbı oluştu. 

Günümüzde de bu ifade 'talihsizlik yaşayan, emeği boşa giden, yaptığı işin karşılığını alamayan, anlamsızca işler yapıp sonuçta zarar gören' kişiler için bu kalıp kullanılmaya devam ediyor.

Bu bilgiler, Burak Dalgın'ın 'Mizan' isimli kitabından alınmış, derlenip betimlenerek içerik haline getirilmiştir.

İlgini çekebilir...

Hırs ve Tutkuyla Geçen Bir Ömür- Enver Paşa'nın 40 Yıllık Ömrüne Sığdırdığı Tarihte Yolculuğa Çıkıyoruz

İlgini çekebilir...

Savaşa Gönüllü Gidip Enver Paşa Tarafından Kurşuna Dizilen Teğmenin Üzücü Hikayesi

İlgini çekebilir...

Bir Zamanlar O da İttihatçıydı! Mustafa Kemal Atatürk ve İttihat-Terakki Cemiyeti

Popüler İçerikler

Narin Güran'ın Babası Arif Güran İlk Mahkeme Sonrası Konuştu: "Kızımı Nevzat Bahtiyar Katletti"
Terörist Fethullah Gülen’in Cenazesinde Yeni Skandallar: Protestan Şirket, 25 Bin Dolarlık Tabut, Doğum Tarihi
10 Kasım 1938’de Hayatını Kaybeden Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Son Sözü "Aleykümesselam" Oldu
YORUMLAR
07.03.2024

Ne şehittir ne gazi bok yoluna gitti niyazi o 😅😅😅

07.03.2024

Demek ki vatan haini kalleş şerefsizler o zaman da vardı ...

07.03.2024

Arkadan vuranların kaderidir arkadan vurulmak!

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ