23 Ekim'de ifadesi alınan şüpheli Y.M'nin sevk edildiği hakimlikçe adli kontrol altına alındığı anlatılan iddianamede, Y.M'nin ifadesinde, arama yapanların güvenliği için kapı girişinde beklediğini, sözlü uyarılarına rağmen evdekilerin bağırıp çağırarak salondan çıkmaya çalıştıklarını söylediğine yer verildi. Şüpheli Y.M'nin ifadesi iddianamede şu şekilde yer aldı:
'Ailenin tekrar salondan çıktıkları, operasyon sırasında kayışını çıkartmış olduğu için tüfeğini omzuna asamadığını, tüfeğini yatay vaziyette göğüs hizasında dipçik ve namludan tutarak şahısları salona geri sokmak istediğini, önünde Mehmet Doğan ve Metin Doğan'ın olduğunu, anne ve kızın sol tarafında kaldığını, Mehmet Doğan'ın tüfeğine dogru hamle yaptığını, hepsinin birden kendisini kollarından, elbise ve tüfeğinden tutup salona doğru çektikleri sırada son gayretle kendisini geriye çekmek istediği anda tüfeğin patladığını ve genç kızın vurulduğunu, evdekilere 'Sakin olun hemen 112'yi çağıralım, istemeden tüfeği patlattınız. Ben patlatmadım' dediğini, evdekilerin kendisine ve polis memurlarına saldırdıklarını...'
Sarıyer'de 18 Ekim'de gerçekleştirilen terör operasyonu sırasında polisin silahından çıkan kurşunla ağır yaralanan ve tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Dilek Doğan'ın öldürülmesiyle ilgili hazırlanan iddianame, mahkemece kabul edildi. Yaşanılan olayda Dilek Doğan'ın hayatını kaybetmesine neden olduğunu öne sürülen İstanbul Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şube Müdürlüğü'nde polis memuru Y.M'nin 'İhmali davranışla kasten adam öldürme' suçundan 20 yıldan 26.5 yıla kadar hapis talep ediliyor.
Raporlar
İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü Kimyasal İnceleme Şube Müdürlüğü'nün analizlerinde, şüpheli Y.M ve Dilek Doğan'ın el svab numunelerinde atış atıklarına rastlanmadığı, ayrıca toplu tabancaların veya uzun namlulu silahların kullanıldığı olaylarda, tetiği çeken ele atış artıklarının buluşma ihtimalinin çok az olduğunun bildirildiğine yer verildi. Olayda kullanılan MP-5 marka silah ile ilgili balistik incelemede de '9 mm çaplı parabellum tipi, fişek atar, MP-5 marka tek tek ve seri olarak atış yapabilen, şarjörü olmayan makineli tabanca' olduğu anlatıldı.
Görüntüler
İddianamede, bilirkişi raporunda videodan alınmış görüntülerden oluşmuş fotoğraflar olduğu ifade edildi. Videodaki görüntülerin yapılan çözümlerinin yer aldığı iddianamede, ilk olarak şüpheli Y.M. ile Dilek Doğan ve Mehmet Doğan arasındaki konuşmalar, daha sonra silahın patladığı andaki konuşmalara yer verildi. Silahın patladığı anda şüpheli polisin üç sefer 'Ben sana ne dedim' dediği, bu cümle biter bitmez patırtı sesi duyulduğu, bu sesin ne sesi olduğunun net olarak anlaşılamadığı, sonrasında Dilek Doğan'ın 'Ya napıyosun' dediği, bir saniye sonra ikinci sesin duyulduğu, ikinci sesin net olarak silah sesi olduğunun anlaşıldığı kaydedildi. Görüntü kaydı yapan polis memuru B.K'nin tanık olarak verdiği ifadesinde, aramanın yapıldığı yerleri görüntülediği için tarafların bulunduğu yöne arkasının dönük olduğunu söylediğine de iddianamede yer verildi.
'Ben yapmadım, oğlun yaptı'
Dilek Doğan'ın vurulmasından sonra aile feryat ederken yapılan konuşmaların devamında, şüpheli polisin 'Senin oğlun yaptı oğlun. Ben yapmadım, valla ben yapmadım. Sarhoş bastı sarhoş, sarhoş bastı sarhoş, sarhoş bastı tetiğe. Oğlun oğlun, oğlun sarhoş, oğlun bastı tetiğe, oğlun oğlun' dediği iddianamede yer aldı.
'Elim tüfeğe değmedi'
Dilek Doğan'ın ağabeyi Mehmet Doğan'ın ifadesinde, polisle konuştuklarını ancak hakaret etmediğini, polisin dış kapıdan koşarak içeri girdiğini, kendisinin ellerini havaya kaldırarak 'Sakin ol' dediğini, ancak tüfeğin ateşlendiğini, elinin tüfeğe kesinlikle değmediğini söylediğine yer verildi. Baba Metin Doğan ve anne Aysel Doğan'ın da oğullarının tüfeğe dokunmadıklarını söyledikleri ve şikayetçi oldukları anlatıldı.