Dil Yetisinin Genetik Bir Bileşeni mi Var? Konuşmayı Nasıl Bu Kadar Kolay Öğreniyoruz?

Hepimiz konuşarak anlaşıyoruz, düşüncelerimizi dile getiriyoruz. Peki ana dilimizde konuşmayı, yazmayı ve düşünmeyi nasıl öğreniyoruz hiç düşündünüz mü?

Dil, ağzımızın içinde bulunan ve tat alma duyusunu gerçekleştiren, kaslardan yapılmış bir organ.

Ancak konuştuğumuz dile, 'organ' dememiz pek de uygun olmayacaktır.

Dil konusunda organ terimini kullanmamak için gayet basit bir gerekçemiz var aslında.

Kalbimizin nerede olduğunu biliyoruz, böbreklerimizin de... Ama konuştuğumuz dil için böyle kesin bir fiziksel konumumuz yok.

Bu yüzden organ kavramını kullanmadan devam edeceğiz.

Hepimiz bir şekilde konuşuyoruz, çocukluktan itibaren başkalarıyla bu şekilde iletişim kuruyoruz. Peki acaba anadilimizde konuşmayı, yazmayı ve düşünmeyi nasıl öğrendik?

Bu soruyu cevaplamak, anadil yerine ikinci bir dil düşünüldüğünde çok daha kolay aslında.

Her şeyden önce, yeni bir dili sistematik bir şekilde öğrenme eğilimindeyiz. Oysa ana dilimizin öğrenilmesi bu şekilde planlanan bir eylem değil.

Bu nedenle, onu nasıl öğrendiğimiz konusunda farklı görüşler var.

Ana dilimizi nasıl öğrendiğimizi anlamak dilbilimcileri bile şaşırtan bir konu...

Doğduğumuzda hiçbir dil bilmezken etrafımızdaki kişileri duydukça o dili öğreniyoruz. Bu gerçekten de enteresan...

Dil edinimi konusunda dilbilimcilerin farklı görüşleri var. Bu konuda en etkili görüşlerden biri ise Noam Chomsky'den geliyor.

Noam Chomsky'ye göre, insanda dil yetisi doğuştan gelen bir yetidir ve diğer bilişsel yetilerden bağımsızdır. Chomsky'e göre insanların dil yetisi doğuştan gelir yani genetiktir, bir diğer deyimle dil yetisi bize doğuştan kodlanmıştır.

Bilmeyenler için hemen belirtelim Noam Chomsky, 1928 doğumlu Amerikalı bir dilbilimci, aynı zamanda filozof, tarihçi ve politik bir aktivist.

Konuşmayı nasıl öğrendiğimiz yani dil edinimi ile ilgili iki temel görüş vardır.

Bunlardan ilki, dil ediniminin doğuştan olduğunu savunur.

Diğeri ise dil ediniminin, deneyimlerimiz sonucu olduğunu savunur.

Chomsky'ye göre dil edinimi doğuştandır. Buna göre insan zihni doğduğunda hali hazırda bazı bilgileri içeriyordur.

Dilbilimcilerin "Ana dilimizi nasıl öğreniyoruz?" sorusuna buldukları cevaplardan biri de 'davranışçılık'tır.

Ancak dili öğrenme konusuna davranışçılık ile cevap aramak pek de kabul gören bir yöntem değildir ve aslında kolayca da çürütülebilir.

Bir örnekle açıklamak gerekirse, aynı evde aynı koşullarda büyüyen bir insan ve bir maymunu ele alalım. Koşullar aynı olmasına rağmen, insan bebeği büyüdükçe kendini ifade etmek isteyecek ve konuşmaya başlayacaktır. Ancak maymun büyüse de böyle bir ihtiyacı olmayacaktır. 

Çünkü insanlar, maymunlarda olmayan bir donanıma sahiptir.

Chomsky’ye göre uyaran (çocuğun duyduğu ve maruz kaldığı dil verisi) eksik ve yetersizdir. Çünkü çocuk duyduklarından çok daha fazlasını konuşabilir.

Şöyle düşününce hak vereceksiniz, bir çocuğa ana dili öğretmek için -istisnalar hariç- kimse çocuğuna eğitim vermez.  Çocuk kendiliğinden sonradan öğrenilse çok da karmaşık gelebilecek bir dili kolayca öğrenir.

İşte bu yüzden, davranışçılık ile açıklanmaya çalışılan dil öğrenme konusu Chomsky’ye göre doğru değildir.

Dilin, insan kapasitesinin veya etkinliğinin diğer unsurlarından bağımsız olarak tasavvur edilmesi gerektiği doktrini, Chomsky'nin dil edinimi teorisinin merkezinde yer alır.

Chomsky ve onu takip edenler dilin bağımsız olduğunu savunurlar.

Dil bilgisinin benzersiz bir doğası vardır. Chomsky, dili tüm dillerde geçerli olan belirli değişmez ilkeleri içeren bir kavram olarak tasavvur eder.

Chomsky'ye göre dil öğrenimi tamamen benzersiz bir şekilde gerçekleşiyor.

Dilin evrenselliği kavramı da burada çok önemlidir.

Dilbilimciler dil üzerinde çalışırken herhangi bir özel dil bilgisi (Fransızca, Arapça veya İngilizce değil) ile değil, insan türünün dil yetisi ile ilgilenirler.

Dil edinimi, Chomskyci anlayışa göre, temelde bir kara kutu problemidir - yani, girdileri bildiğimiz, çıktıları bildiğimiz bir sistemi anlamlandırmaya çalışıyoruz, ancak sistem hakkında kesin bir anlayışa sahip değiliz.

Chomsky'ye göre evrensel dilbilgisi oldukça önemli bir kavramdır. Bu kavram, insanların -hayvanların aksine- dil öğrenebilmesi için gerekli olan yetiyi açıklamak için öne sürülen kavramlardan biridir.

Chomsky'den şu alıntıya bakalım: 'Marslı bir bilim insanı, farklılıkların az olduğu tek bir insan dili olduğu sonucuna varabilir.'

Konuştuğumuz diller arasındaki farklılıkların anlaşılmaması da makul kabul edilebilir.

Dil, farklı ırk ve kültürdeki insanların farklılıkları olsa dahi ortak özellikler taşır. Dillerde bulunan bu ortak olan değerlere de 'Evrensel Dilbilgisi' denir.

Chomsky’nin 'Evrensel Dilbilgisi' kuramına göre, beynimizde doğuştan gelen ve 'Dil Edinim Aygıtı' olarak adlandırdığı bir mekanizma vardır.

Bu mekanizma sadece maruz kalma yoluyla dili öğrenir.

Temel olarak aynı işitme sistemine sahip bir maymunu ele alalım, aynı şartlar altında olduğunu varsayalım, yine de maymun salt sesten başka bir şey duymaz.

İnsanlar ise farklı.

Bu bir tür büyü değilse, o zaman dil yetisinin doğuştan geldiğinin bir kanıtı niteliğinde.

Yapılan araştırmalara göre insan daha bebekken bile ana dilinin yapısını diğer dillerden ayırabiliyor.

Chomsky'ye göre öğrenme ve konuşma yetisi insanlarda var olduğu için, dilsel yetimiz sadece o güne kadar duyduklarımızı değil, hiç duymadıklarımızı da kapsamaktadır.

Kara kutu fikrine geri dönelim ve dil öğrenen bir çocuğu incelediğimizi hayal edelim.

Çocukların erişebildikleri birincil dilsel verileri (örneğin, etraflarında konuşulan ve maruz kaldıkları sözcükler) ve kendilerinin nasıl konuşmaya başladıklarını kolayca analiz edebiliriz.

Kolayca ulaşamadığımız şey ise, duydukları dışındakileri nasıl öğrendikleridir. İşte tüm bu çalışmalar da bunun için yapılmaktadır.

Chomsky'nin kuramına göre, dil yetisi doğuştan gelen genetik bir bileşene sahip.

Aksi durumda, küçük çocukların konuşabilmesi gerçek bir mucize olurdu.

Düşünüyorum Öyleyse Varım: Peki Dil Olmasaydı Düşünmek Mümkün Olur muydu?
Aynı Ailede Büyümesine Rağmen Kardeşlerin Birbirinden Tamamen Farklı Olmasının Nedenleri
Maymunlarla Neredeyse Aynı Olan Özelliklerimiz Neler?

Popüler İçerikler

Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
Gazeteci Fulya Öztürk'ün Azerbaycan Milletvekiline Ağladığı Anların Beden Dili Analizi Çok Konuşuldu
Wanda Nara ile Yasak Aşk Yaşadığı Öne Sürülen Keita Balde Sivasspor'dan Gönderildi