'Dikkat Eksikliği' Çocuklara İlaç Satmak İçin Uydurulan Bir Yalan mı?

DEHB, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olarak bilinen nörolojik bir gelişim bozukluğu olarak biliniyor. 

Çocuklukta başlayan bu rahatsızlık, çeşitli medikal tedavilerle kontrol altında tutulmaya çalışıyor.

İlaç kullanımıyla ilgili de birden fazla iddia bulunuyor. Bu iddialarla ilgili derlediklerimize bir göz atalım.

DEHB'in babası olarak bilinen Leon Eisenberg ölmeden önce, bunun uydurma bir rahatsızlık olduğunu ortaya atmış.

Yani bunun anlamı; bugün milyonlarca küçük çocuğa gereksiz yere madde bağımlılığı yaratacak kadar ciddi ilaçlar reçete ediliyor.

Kullanılan ilaçlar, kötüye kullanım ve bağımlılık riski nedeniyle morfin ve oksikodonla aynı sınıfta bulunuyor.

Okul çağı çocuklarda bu rahatsızlığın görülme sıklığı, %3-5 arası. Yetişkinlerde görülme oranı ise, %2-4 civarında.

Bu rahatsızlıkta beynin ön bölümünde normalden daha düşük kanlanma ve daha düşük aktivite görülüyor.

Bu rahatsızlıkla ilgili, beynin ön bölgelerinde, dikkat yoğunlaştırılması, planlama yapabilme gibi görevler gerçekleştiriliyor. Dolayısıyla birey, bu konularda sıkıntı yaşıyor.

Türkiye'de her 20 çocuktan birinde bu rahatsızlık gözleniyor.

Belirtiler küçük yaşlarda, günlük yaşamı etkileyecek sıklıkta görülüyor. Tedavi edilmezse ilerde bu bireylerde alkol ve madde kullanım bozukluğu, akademik zorluk, antisosyal kişilik özellikleri görülüyor.

Fransa'da neredeyse hiçbir çocuk bu hastalık için ilaç kullanmıyor.

Fransa bu konuda medikal yöntemlerin dışında kalmayı tercih ediyor. Çünkü DEHB'i nörobiyolojik bir sorun olarak görmemekle birlikte, psiko-sosyal ve durumsal faktörlerin yol açtığı tıbbi bir durum olarak nitelendiriyor.

İddialara göre, ilaç piyasasındaki baskı nedeniyle bu rahatsızlık için medikal tedavi uygulandığı...

Bu nedenle Fransa'nın tedavi yöntemleri diğer ülkelerden oldukça farklı.

Örneğin, Fransa DEHB'i bir dizi sosyal durumdan kaynaklanan sosyolojik bir bozukluk olarak tanımlarken,

ABD, DEHB'i beyindeki kimyasal dengesizliğin sonucu olan nörolojik bir bozukluk olarak görüyor.

Tatlandırıcı, besin koruyucuları, şeker içeren beslenme alışkanlıkları çocuğun davranışını daha da kötüleştirebiliyor.

Aslında hepimiz biliriz, bazı gıdaların ruh halimizden, enerjimize ve düşünce süreçlerimize kadar etkilerini hissederiz. Fransa'da çocukların beslenme şekilleri de bu rahatsızlığa göre yeniden düzenleniyor.

Fransa'da işe yaradığı düşünülen bir diğer yöntem de çocuğa küçük yaşta aile içi disiplini sağlamak.

Aile içi disiplin yöntemlerinden biri de çocuğu ''ağlatmak''. Yemek saatlerine uyum, hatta yürümeyi öğretirken bile bu yöntemi kullanıyorlar. Bu şekilde de çocuğun genç yaşta kendini disipline edebileceğini, davranış sorunları için ilaç alması gerekmeyeceğini düşünüyorlar.

Ne yazık ki, başka bir disiplin yöntemi de dayak atmak ve bu davranış Fransa'da çocuk istismarı olarak görülmüyor.

Bu nedenle bu uygulama disiplin için oldukça sık kullanılıyor. Bu davranış da, ailelerin yasal olarak ''disipline etme hakkı'' olarak değerlendiriliyor. Ancak bu uygulama yeni psikolojik hasarlar açar mı bilinmez...

Ancak, uzmanlar Fransa'da DEHB'li çocuğun ilaç kullanmamasının altında yatan esas nedenin bu yöntem olmadığı görüşünde.

İlaç kullanmama başarılarındaki en büyük etkenin ebeveynlik kültürlerinden değil, beslenme ve davranışsal anlamda bütüncül yaklaşımlarından dolayı olduğu düşünülüyor.

İlaç yerine, sağlıklı bir beslenme düzeni, gerekiyorsa demir, çinko, omega-3 takviyesi ve aile danışmanlığı bu rahatsızlıkla mücadele için yeterli olacaktır.

DEHB ilaçlarının, potansiyel olumsuz yan etkilere sahip olması nedeniyle ilaçlar, ''son çare'' olarak değerlendiriliyor.

Eisenberg'ün söylemine göre DEBH, bir hastalık olarak varlığını tam olarak kanıtlanmış değil.

Çocukların psikoterapi ilaçlarına erkenden bağımlı hale gelmesi, ilerde madde bağımlılıklarına da yol açabiliyor.

Siz ya da çocuğunuzda hastalık belirtileri gözlemliyorsanız, bir pskiyatriste başvurmalısınız.

Temelde dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik ve dürtüsellikten oluşan DEHB'in belirtileri çocukluktan sonraki yaşlarda tez canlılık, sabırsızlık, uygunsuz zamanlarda sohbete başlama gibi belirtilere dönüşebiliyor. Bu nedenle belirtileri gözlemlerken de çok dikkatli olmalıyız.

Popüler İçerikler

Enteresan Çıkışları ve Görgüsüz Paylaşımlarıyla Meşhur Murat Övüç'ten Kadınları Hedef Alan Hadsiz Yorum
Zeynep Sönmez'den İlk WTA Şampiyonluğu Geldi
Fenerbahçe Genel Sekreteri Burak Kızılhan'ın Açıklamaları Gündem Oldu: ''Sponsorlarımız Yasal ve Helal''
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
24.01.2017

G*tünüzden uydurmayın internette orda burda gördüğünüz her şeye inanıp burada paylaşıyorsunuz dehb bir bozukluktur ilaçlar bu bozukluğu geçirmez sadece kontrol altında tutmak içindir tamamen geçirebilecek bir tedavi henüz yoktur biz bunları öğreniyoruz siz orda burda okuduğunuz her boka inanıp güya bilimsel bir makale yayınlıyormuş gibi buralarda paylaşıyorsunuz bazı şeyleri de uzmanlarına bırakın bir zahmet her bilgiyi internette bulamazsınız biz bunları öğrenmek için 50-70 tl lik kitaplara kafa patlatıyoruz siz çok uzmanmış gibi orda burda gördüğünüz yanlış bilgileri aktarıyorsunuz

24.01.2017

Oy oy "sosyolojik bir bozukluk", "psikoterapi ilaçları" götünüzden terim uydurmaya devam. DEHB ile ilgili bir ton tartışma var eyvallah da, konuyla hiçbir ilgisi olmayan bir editör bunla ilgili galeri yapmaya çalıştığında böyle komik sonuçlar doğuyor

25.01.2017

yalnızca bu hastalık mı? pek çok hastalıkta durum maalesef aynı şekilde. birebir tanıdığım pek çok ilaç mümessilinden aldığım bilgi dr.ların bu konuda kotaları olduğu, içeriğine bakmadan, yan etkilerini, onları bunları umursamadan ilaç dayadığı ve yıl sonunda sıfır araba, ev gibi pek çok ödül aldığını birebir biliyorum.

26.01.2017

Kanıt olmadan yorum yapmak ne kadar kolay. Biraz daha sorun mümessil arkadaşınıza, kalem bile veremeyen mümessiller var. Firmaların doktorlara akademik destek dışında ev, araba, tatil vermesi diye bir şey yok. Çok ciddi denetlenen kurallar var. Hiç bir firma bunu istese de yapamaz.

TÜM YORUMLARI OKU (11)