Halkın paniklemesini gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığını anlatan Prof. Dr. İskender Gülle, şunları söyledi:
'Yaşanan yoğunluk rüzgarla beraber göldeki bütün organizmaların sahile sürüklenmesiyle oluşmuş bir durum. Ama biz bu durumu her zaman bu kadar yoğun olarak görmesek de yaz sonuna kadar suda yaşamlarını sürdürüyor bu organizmalar. Bunun ne zaman çoğalacağını önceden kestirmek biraz zor. Zira son sağanak yağışlar nedeniyle göle bir tatlı su girişi oldu. Bu tatlı su ile beraber etraftaki tarım alanlarından, çiftlik ya da mera hayvanlarının gübrelerinden oluşan yüzey akış sularının göle karışmasıyla, yayılı kaynaklar dediğimiz fosfor yükleri göle karıştığı için böyle bir durumla karşılaştık. 1 hafta, 10 gün, belki 15 gün içinde bu etki tamamen geçecektir. Tabii bu durum gölün aynı zamanda yaşlanmaya başladığını da gösteriyor. Özellikle insan etkisiyle olan ve bizim 'Kültürel ötrofikasyon' dediğimiz hızlı yaşlanma, yani hızlı zenginleşme durumu söz konusu. 1990'ların sonunda başlayan bu durum günümüzde özellikle gölün su kaybetmesiyle ve yoğun sağanak yağışların çevreden getirmiş olduğu sediman ve fosfor yüküyle biraz daha artmış görünüyor.'
Böyle olmaz. Gidin komple kurutun bakın ne varmış diye, sonra musluk suyuyla doldurursunuz.
gölün anası ağlamış rengi değişse ne olur? sanki tek dert rengi. bu yıl yüzde kaç küçülmüş acaba o göl? neyse 3-5 yıla zaten hepsi kuruyup bitecek. o zaman böyle dertleriniz kalmaz.
Tatlı su olduğu için temizlenmesi çok daha zor