Garip Şubat, çilekeş Şubat...
Garip Şubat, çilekeş Şubat...
İmparator Numa bu eksikliği gidermek için Ocak ve Şubat'ı sonradan takvime ilave ettirdi. Yılbaşı, bu dönemde Mart ayında başlıyordu. Yeni eklenen aylar da yılın son ayları olarak yerlerini aldılar. Bu durumda Şubat, yılın son ayı oluyordu.
Bu isim de arınma tanrısı Februus’tan geliyordu. O zamanlar Şubat 30 çekiyordu.
Yeni düzenleme ile takvim 365 gün + 6 saat olmuştu. Bu 6 altı saatlik fazlalık her yıl birikerek 4 yılda bir defa 366 güne tekabül etmeye başladı. Yıl tam olarak eşit şekilde bölünemediğinden bazı aylar 30 gün, bazıları da 31 gün olmuştu.
Şubat da, yılın son ayı olması nedeniyle 29 çekiyor ve 4 yılda bir defa 30 çekiyordu. Jules Sezar 31 çeken Temmuz ayına kendi adını, yani “July” adını koydu.
Temmuzdan sonraki ayın adı bu şekilde “August” oldu ama küçük bir sorun vardı. Ağustos o zamanlar 30 çekiyordu ve August “Sezar’ınki 31 oluyor da benimki neden 30 oluyor” diyerek, kendi ismini taşıyan Ağustos’un da 31 olmasını emretti. Emir büyük yerden gelince bu soruna çözüm arayan astronomlar, o zamanlar yılın son ayı olan Februarius’tan (yani Şubat’tan) 1 gün alarak Ağustos’a ekledirler.
Teselli olarak da 4 yılda bir defa 29 çekiyor.
Neyse ki, M.Ö. 40’larda yılbaşı günü 1 Mart yerine 1 Ocak’a alındı da, Şubat da yılın son ayı olmaktan kurtuldu.