“Biz büyük bir devlet, muazzez ve muhterem bir milletiz.
Basit korkulara takılıp kalmayız. Hadiselere kompleksli bakmayız.
Ancak asırlar boyunca yazılan senaryoları, oynanan oyunları da görmezden gelemeyiz.
İznik’in kurtuluş yıldönümü olan 28 Kasım 1922’nin 103’üncü yıldönümünde, Haçlı seferlerinin başladığı 27 kasım 1095’in 930’ıncı yıldönümünde, 1700 yıllık bir hesabın kararmış sayfalarını tekrar açmanın, akılları karıştırmanın, bulanık suda balık avlamanın, Allah indinde son din olan İslam’ın üzerinde kara bulutlar dolaştırmanın ne sonu ne de sonucu olacaktır.
Herkesin din ve vicdan hürriyetine saygımız vardır.
Hiç kimseyi dininden ve inancından dolayı hor ve hakir görmediğimiz açıktır.
Fakat Müslüman mahallesinde salyangoz satmanın da bir alemi yoktur.
Ben de olan biteni gördükten sonra ATV’de yayımlanan Kuruluş Orhan dizisinin senarist ve yapımcısı Sayın Mehmet Bozdağ’ı arayarak, gösterimdeki bu dizinin Türk tarihi ve Anadolu coğrafyası açısından öğretici, uyarıcı ve uyandırıcı bir işlevi olduğunu söyledim.
Bu ve buna benzer dizilerin çoğalmasını ve milletimiz tarafından da merak ve ilgiyle izlenmesini diledim.
Tarihimizi unutursak, geleceğimiz uçurumdadır.
Bizi biz yapan, bizi köklerimize, kimliğimize, inancımıza bağlayan hasılı tıpkı bir meşale gibi yanan milli ve manevi değerlerimizin tahribine göz yumarsak bu coğrafyadaki hayat ve varlık haklarımıza kast edilmesi mukadderdir.
Hangi ad, amaç ve unvanla olursa olsun, Türkiye Cumhuriyeti sınırları dahilinde farklı egemenlik alanlarının doğuş ve doğruluşuna müsamaha gösteremeyiz.
M.S.325 İznik Konsili, Hıristiyanlığın devletleşmesinde kavşak noktadır.
1700 yıl sonra yapılan ikinci konsil ise sembolik dini bir merasimden daha çok nevzuhur bir hakimiyet üretme ve sürdürme fırsatçılığıdır.
ABD’nin Ankara Büyükelçisi’nin de 2026 yılında Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılacağını söylemesi yetki aşımı, sorumsuz bir taşkınlık değilse nedir? Mezkur kararı bu sefir mi verecek, yoksa Türkiye Cumhuriyeti mi?
Tahakkümcü, mütecaviz ve dayatmacı teşebbüs, teklif ve değerlendirmelerin istiklal ve istikbal şerefimizi dikkate almadığı, pervasız ve küstahlıkta sınır tanımadığı ortadadır.
Bizim meselemiz Papa’nın ziyareti veya diplomatik girişimleri değildir.
Meselemiz Konsil hafızasının ve karanlıkta kalmış hatıralarının tekrar diriltme faaliyetleridir.”
adam geldi, basmadık yer bırakmadı, törenle karşıladınız.. gider gitmez başladınız sallamaya.. kodumun projesi seni
Şova dayalı apo sevicilerde halkımızı rahatsız etmiştir, ama işte..
Sanki gelmeden önce, geldiğinde neler yapacağını bilmiyordunuz.