Gelmiş geçmiş en iyi dizilerden biri olarak gösterilen Breaking Bad'in yaratıcısı Vince Gilligan'dan yeni bir dizi: Better Call Saul. Hem de Breaking Bad'in en ilginç karakterlerinden Avukat Saul Goodman başrolde. Enerjik, kurnaz, iş bitirici Saul Goodman'ın ceza avukatlığına başladıktan sonra, suç dünyasına geçişini hikayeleştiren Better Caul Saul, Breaking Bad gibi yenilikçi senaryosu ve kara mizah temasıyla yine çok ilgi çekeceğe benziyor.
Dizinin ilk bölümleri Saul'un Walter White ve Jesse Pinkman ile karşılaşmasından daha öncesine odaklanacak. Ama Breaking Bad'in oyuncu kadrosundan bazı isimleri dizide izleyebileceksiniz. Breaking Bad hayranları olarak diziden beklentimiz çok yüksek. Better Call Saul 720p görüntü kalitesiyle sizlerle
The Good Wife, politik yolsuzluk suçu ile hapse gönderilen kocası Peter Florrick (Chris North / Sex and the City) nedeniyle savunma avukatı olarak kariyerine 15 yıl sonra geri dönen bir politikacı eşini ele alır. Altın Küre ödüllü Alicia Florrick (Julianna Margulies /ER, The Lost Room) sadece iş hayatı ile uğraşmak zorunda kalmaz, evliliğini ayakta tutmak ve 2 çocuğuna da düzenli bir ev hayatı sağlamak zorundadır.
Edebiyatın ünlü ve korkutucu karakterlerinin bir araya geliyor. Dr. Frankenstien ve canvarları, Dorian Gray ve Dracula'nın romanındaki ikonik karakterleri de dahil olmak üzere Viktorya Londra'sında yer alacaklar. Kısacası bizleri korku dolu dakikalar bekliyor olacak.
Nişanlı bir kadın olan Piper Chapman (Taylor Schilling), 10 yıl önce üniversitedeyken tanıdığı bir uyuşturucu satıcısı olan Alex (Laura Prepon) yüzünden tutuklanır ve birkaç yıllığına hapse düşer. Piper’ın New York’taki nişanlısı Larry (Jason Biggs) ile yaşadığı konforlu hayattan vazgeçip, topluma olan borcunu ödemesi gerekmektedir. Dizi de kahramanımızın turuncu hapishane giysilerine bürünüp, hapishane kültürünü öğrenmeye ve hayatında inandığı her şeyi sorgulamaya giriştiği, hapisteki ilginç ve lafını esirgemeyen tiplerle beklenmedik dostluklar kurduğu bir döneme, mizahi bir dille tanık eder bizleri.
Dizi, Weeds yazarı ve yaratıcısı Jenji Kohan‘ın yarattığı bir komedi drama; Piper Kerman‘ın 'Orange Is The New Black: My Year In a Women’s Prison' isimli anı romanının televizyon uyarlaması.
Raymond Reddington eski bir devlet ajanıyken, şimdi FBI'ın en çok arananlar listesinin başındaki kişidir. Ama gizemli bir şekilde teslim olur ve FBI ile ortak menfaatleri olduğunu iddia eder. Geçmiş 20 yılda birlikte çalıştığı bütün suçluların yakalanmasına yardımcı olacağını söyler. Azılı suçlular ve teröristler tarafından oluşan bir listeyi onlarla paylaşacaktır. Ama sadece bir şartı vardır: yeni bir ajan olan Elizabeth Keen ile çalışmak.
Görünürde ikisinin arasında hiçbir bağ yoktur. Elizabeth kendisine gösterilen bu ilgiyi sorgular ama Raymond sadece onun özel olduğunu söylemekle yetinmektedir. Bir teröristin yakalanmasına ön ayak olarak Raymond güven sağlamayı başarır. Ama elinde bir kara liste vardır yani 'The Blacklist'. Bu listenin içinde FBI'ın bilmediği daha birçok isim vardır. Raymond'ın nihai amacını ise henüz kimse bilmemektedir.
2013 yılında televizyonlarda boy göstermeye başlayan The Blacklist eleştirmenlerden büyük alkış aldı. Özellikle baş roldeki James Spader'ın performansına dikkat çeken eleştirmenler The Blacklist'i yılın en iyi dizilerinden biri olmaya aday gösteriyorlar.
8. yüzyıl İskandinavyası’nda geçen dizi, basit bir çiftçiyken cesur bir savaşçıya dönüşen Ragnar Lothbrok ve ailesinin öyküsünü ekranlara taşıyor. Savaş Tanrısı Odin'in soyundan geldiğine inanılan Ragnor’un acımasız ve korkusuz adamlarıyla birlikte denizlerle olan imtihanını seyrederken; savaşçı ve tüccar bir kavim olan Vikingler’in çok az işlenmiş ilgi çekici kültürüne hep birlikte tanık oluyoruz.
Tarihi bir drama olarak nitelendirilebilecek dizinin hikayesi, gerçek Avrupa efsanelerine ve tarihsel figürlere dayanıyor.
Sahtekarlık onda, alkol onda... Chicago varoşlarının bağrından kopan en çarpık ailenin reisi Frank Gallagher tanıyıp tanıyabileceğiniz en utanmaz adam. BAFTA ödüllü İngiliz dizisinin Amerikan versiyonunda Emmy ödüllü aktör William H. Macy ve Emmy Rossum başrolde. ABD’de yayınlandığı kanalda yedi senenin en yüksek reytingine ulaşan dizi, şimdiden eleştirmenlerin gözdesi.
Emmy adayı çizgi dizi “Family Guy”ın kahramanları, üç çocuklu, orta halli bir aile. Ani geri dönüşleri ve ilgisiz kültürel referanslarıyla, yaygın ve sadık bir hayran kitlesi var.
Son yılların en fazla heyecan yaratan çizgi dizisi Family Guy, The Simpsons’a benzer bir aile çevresinde geçiyor. Baba işçi, aile orta halli, üç çocukları, bir de köpekleri var. Baba Peter Griffin sık sık kendi antikalıklarının ceremesini çeken Katolik bir İrlandalı-Amerikalı. Dizi devam ederken, kısmen de Afrikalı-Amerikalı olduğunu öğreniyor. Oysa hiç de karaderiliye benzer hali yok. Karısı Louis piyano öğretmeni ama esas olarak evkadını. Louis, zengin ve sosyetik Pewterschmidt ailesinden geliyor. Yeniyetme kızları Meg Griffin, çirkinliği yüzünden hep şaka konusu oluyor. Oğul Chris ise, pek çok yönden babasının genç bir versiyonundan farksız.
Family Guy, 1990’ların ortasında, dizinin yaratıcısı olan Seth MacFarlane’in yaptığı yaklaşık 10’ar dakikalık iki kısa filmden doğdu. İki ana karakteri vardı: Aptalca şeyler yapan şişman, yaşlı, saçları açılmış Larry ile, çoğu insandan daha akıllı olan konuşan köpek Steve. Bu filmlerin ikincisi, 1997’de Cartoon Network’te yayınlandı. Fox yöneticileri iki kısa filmi de gördü ve MacFarlane’e, onların üzerine kurulmuş bir dizi geliştirme şansı verdi. Sonuçta ortaya Family Guy çıktı. MacFarlane dizinin bütün senaryolarını yazmıyor. Ama aralarında Peter, Brian, Stewie, Glenn Quagmire, Tom Tucker ve başkalarının da bulunduğu pek çok karakteri seslendiriyor.
Modern Family, Amerika ABC televizyonun da yayınlanan bir komedi dizisidir. Dizi, 3 aile ve 3 ayrı yaşamı ele almaktadır.
İlk ailemizin reisini 'Evli ve Çocuklu' dizisinde meşhur Al Bundy karakterini oynayan Ed O'Neill, Jay Pritchett karakteriyle canlandırıyor. Jay kendinden çok daha genç bir eşe sahiptir. Gloria adlı genç eşinin bir de Manny adlı oğlu vardır. Jay, Manny'e bir yandan üvey babalık yapmaya çalışırken diğer yandan da genç eşini başkalarına kaptırmamaya çalışmaktadır.
İkinci ailemiz ise Phil ve Claire Dunphy çiftidir. Claire, Jay Pritchett'in öz kızı, Phil ise damadıdır. Phil ve Claire çiftinin Haley, Luke ve Alex adın da 3 çocukları vardır. Aile'nin en büyük derdi yaramaz oğulları Luke ve erkek arkadaş sorunları başlayan kızları Haley ve Alex.
Üçüncü ailemiz ise gay bir çiftten oluşuyor, Mitchell ve Cameron. Mitchell, Jay Pritchett'in öz oğlu. Bu çiftimizin Vietnam'dan evlat edindikleri Lilly adlı bir bebekleri bulunuyor.
Günlük hayatın sıradan meselelerine absürd yorumlar.
Philadelphia’da kendi halinde bir İrlanda barı işleten dört kafadar, iş yaşamının ve insan ilişkilerinin yetişkin dünyasına adım attıklarında hayatın sadece kendileri etrafında dönmediğini görecek; çarpık ve küstah bakış açıları, yanlış yargıları ve tutarsız kararları başlarını sık sık derde sokacak. Hepsi birbirinden sahtekar ve muhalif olan ve kişisel çıkarları için yalan söylemekten çekinmeyen bu sıradışı işletmecilerin karakterlerindeki kusurlar onları zor durumda bırakacak ve can sıkıcı sonuçlar doğmasına sebep olacak.
Her seferinde yaptıkları hataların sorumluluklarını yüklenmekten de kaçınan ve yaşama olabildiğince günü birlik ve yüzeysel yaklaşan kafadarlar aslında hayatta karşılaşabilecek en kötü insan örnekleri olarak izleyicileri hem kızdıracak hem de bol bol güldürecek. Dizinin eşcinsellikten kürtaja, gençlere içki satışından ırkçılığa her türlü tartışmalı konuya karakterleri aracılığıyla getirdiği politik olarak tamamıyla yanlış yaklaşımlar son derece zekice yazılmış senaryosu sayesinde amacına ulaşıyor.
Lord Crawley aile mirasını, özellikle de büyük yazlık köşkü hayatının en büyük amacı olarak görmektedir. Mirasçısının Titanik'te ölmesi Manchesterlı bir avukat olan uzak kuzeni Matthew Crawley'nin aniden varies sırasına dahil olması anlamına gelmektedir. Matthew bunun üzerine modern ve sosyal annesiyle büyük köşke taşınmayı kabul eder.
Kızları evlendirmek de başka bir sorundur. Tüm bunlar yaşanırken, köşkün uşağı bu soylu aileye hizmet eden ama aynı zamanda hayatlarının büyük bir kısmını hizmetçi odalarında geçiren ve aralarında entrikalar çeviren bir personeli yönetmeye çalışmaktadır.
En kısa tanımıyla dizi, çatlak bir bilim adamının peşinden sürüklediği torunu Morty ile maceradan maceraya atılmalarını konu ediyor.
FX’in 2014'ün ses getiren diğer dizilerinden olan Fargo ise Coen kardeşlerin 90'lı yıllara damgasını vurmuş bol ödüllü filmi Fargo’nun televizyon uyarlaması.Senaryosu Noah Hawley (Bones) tarafından yazılacak olan dizinin yapımcılığını Coen kardeşler üstlendi.
Daredevil, hikayenin merkezinde yer alan ve gündüzleri avukatlık yapıp, geceleri ise suçluların peşinden giden Matt Murdock'ın yaşadığı maceraları konu alıyor. 2003 yılında Mark Steven Johnson'ın yazıp yönettiği çizgi romanın sinema uyarlamasında Matt Murdock, Ben Affleck tarafından canlandırılmıştı.
Danimarka ve İsveç'i birbirine bağlayan köprüde bir ceset bulunmasıyla birlikte, her iki ülkenin de cinayet masası dedektifleri harekete geçer. Tam bir işkolik olan İsveçli Dedektif Saga Noren, kaba saba, garip bir kadınken, Danimarkalı Dedektif Martin Rohde ise, yeni olduğu ameliyat sebebiyle fiziksel olarak zorluk çekmektedir.
İşlenen cinayetin faillerini bulmak üzere iki ülke polisi beraber çalışmaya başlarlar ve her kazılan topraktan çıkan bir başka ipucu ile bu cinayetin basit bir cinayet olmadığı anlaşılır..
Harvey Specter New York'un en büyük hukuk firmalarından birinde üst düzey bir yönetici. Mike Ross ise üniversiteyi bitirememiş bir dahi. Bu ikilinin yolları bir gün kesişiyor.
Harvey'in kendisine bir yardımcı bulmak için yaptığı mülakatlar sırasında, Mike polislerden kaçmaya çalışmakta. Ve birden Harvey'in odasına dalıyor. Mike Harvard Üniversitesi'nden mezun değil, ama keskin bir zekaya ve mükemmel bir hafızaya sahip. Tam da Harvey'in kullabileceği bir kişi. Mike ve Harvey zorlu davalarda artık beraber olacaklar. Mike'ın Harvey'den öğreneceği çok şey var. Tabi Mike asıl kimliğini herkesten gizlemek zorunda.
Homeland manik depresyon hastası olan CIA ajanı Carrie Mathison’un hikayesini anlatıyor. Carrie sekiz yıldır kayıp olan ve artık öldüğü farz edilen Birleşik Devletler askeri Nicholas Brody’nin kurtarılmasını sağlayan istihbaratın bir tuzak olduğuna ve Amerika topraklarında gerçekleştirilecek bir El-Kaide komplosuyla bağlantılı olduğuna inanmaktadır...
CIA ajanı Carrie Mathison'ın Irak'taki ABD tehditleri üzerine alışılmışın dışındaki araştırması diplomatik bir soruna yol açar. Bunun üzerine Ajan Mathison, sahadan alınarak masa başı bir göreve atanır. Ancak soruşturması kesilmeden önce, Iraklı bir kaynağından Amerikalı bir esirin taraf değiştirdiğini öğrenir.
8 yıldır kayıp olan ve öldüğü düşünülen Çavuş Nicholas Brody, Afganistan'da yapılan özel bir operasyonda bir hücrede kilitli olarak bulunur ve kurtarılır. Çavuş Brody'nin dönüşünü, aldığı istihbarat ile ilişkilendiren Ajan Mathison, bu durumdan endişelenmeye başlar.
CIA, Brody'nin bir kahraman olduğunu düşünürken Ajan Mathison duruma şüpheyle yaklaşmaktadır. Ancak Brody'nin taraf değiştirmiş bir terörist olarak ABD için tehdit olduğunu ispat etmesi hiç de kolay olmayacaktır.
Tekerlekler üstünde cehennem... Amerikan İç Savaşı’nda karısını kaybeden bir Konfederasyon askerinin intikam arayışını anlatan Hell on Wheels, sıradışı bir Vahşi Batı deneyimi sunuyor.
Yıl 1865. Amerika Birleşik Devletleri’nden ayrılmak isteyen 11 Güney Eyaleti ile ülkenin kalanı arasında çıkan İç Savaş henüz sona ermiş, Abraham Lincoln öldürülmüştür. Ülkenin güneyi de kuzeyi de yaralarını sarmaya çalışmaktadır. Güney’deki eski Konfederasyon’dan bir asker için bu o kadar kolay olmayacaktır. Karısını savaşta kaybeden Cullen Bohannon’ın intikam arayışı onu Vahşi Batı’ya, ABD’nin en büyük demiryolu hattının inşasına götürür. Hedefi ise bu inşaatta çalışan ve raylarla birlikte ilerleyen “tekerlekler üzerindeki cehennem” adıyla anılan kanunsuz kasabada yaşayan eski Kuzey “Birlik” askerleridir.
Demir ağlarla örülü bir cehennem!
İç Savaş sırasında ailesini katledenlerden intikam almaya yemin eden Cullen Bohannon’ın öyküsünden yola çıkan Hell On Wheels aynı zamanda Amerika’yı bir uçtan diğer uca bağlamayı hedefleyen ilk demiryolu inşaatının perde arkasını tüm çıplaklığıyla yansıtıyor.
En iyi suç henüz işlenmeyendir. Lost’un yaratıcısı J.J. Abrams ve The Dark Knight'ın senaristi Jonathan Nolan'dan yepyeni bir gizem öyküsü.
Kameralar her yerde! İzliyorlar, dinliyorlar, kaydediyorlar... Sizin hakkınızda her şeyi biliyorlar! Peki siz onlar hakkında ne biliyorsunuz? Gizemli bir işadamı olan Mr. Finch, ileride işlenecek suçları önceden önlemeyi hedefleyen bir bilgisayar programı geliştirir. İlginç bir karaktere sahip bu milyoner işadamı elindeki programı hayata geçirebilmek için resmi kayıtlarda ölü olarak geçen Reese adlı eski bir CIA ajanıyla anlaşır. Kendi kaynakları ve teknolojisiyle, Reese'in yetenekleri ve sezgilerini birleştiren Mr. Finch'in amacı; gelecekte işlenecek olan suçları henüz suçlular eyleme geçmeden önlemektir.
Leonardo Da Vinci'nin sır gibi saklanan gençliğinin konu alındığı dizide insanüstü zekaya sahip genç bir adam ile karşılaşıyoruz. 25 yaşında geleceği şekillendirmeye ve özgür kılmaya çalışan Leonardo; tarihi yalnızca gerçekleri örtbas etmek için kullananlara karşı, silah olarak sadece zekasını kullandığı bir savaş başlatıyor.
Tek başına mücadele verdiği bu savaşta aklını yitirmenin sınırlarına yaklaşırken gerçek ve yalan, geçmiş ve gelecek gibi olgular arasındaki çelişkileri çözmeye uğraşıyor.
Büyümekte olan dört çocuğun, Cartman, Stan, Kyle ve Kenny’nin gözünden dünyadaki politik, sosyal ve güncel olayların ironik bir şekilde ele alındığı dizi, yetişkinler için hazırlanmış içeriğinden anlatımına ‘kendine has’ benzersiz bir yapım.
Matt Stone ve Trey Parker adlı Coloradolu iki genç tarafından 1997’de yaratılan South Park’ta her dakika güleceğinizi kimse garanti edemez ama yaratıcılarının da iddia ettiği gibi çok sık ‘şaşıracağınız’ kesin!
South Park, gerçekten var olan bir kasabadan esinlenilerek yaratılmış. ABD’nin Colorado eyaletinde yer alan Fairplay, South Park dizisinde mekan olarak kullanılan kasabanın bulunduğu yer. 1859 yılında altın bulunmasıyla ‘altın avcısı’ hücumuna uğrayan ‘gerçek South Park’ aynı zamanda dünyada en çok UFO görülen yerlerin de başında geliyor. Bazı şeyler yerine oturmaya başladı, değil mi?
En etkileyici edebi karakterlerden biri ilk defa televizyon dizisine uyarlanıyor; eski psikiyatrist yeni seri katil Dr. Hannibal Lecter. Thomas Harris’in klasik romanlarından uyarlanan ve Bryan Fuller (“Pushing Daisies,” “Heroes”) tarafından yaratılan bu yeni dizide, inanılmaz hikayenin nerede başladığını görüyoruz.
Will Graham (Hugh Dancy, “The Big C”) FBI ile birlikte bir seri katilin peşinde olan yetenekli bir suçlu profili çıkarma uzmanıdır. Graham’in kendine özgü düşünme tarzı ona herkesle -psikopatlarla bile- empati kurma yeteneği vermiştir. Onları farklı kılanın ne olduğunu her zaman bilir. Ancak yakalamaya çalıştığı son katilin zihni Will için bile oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu nedenle ülkenin ileri gelen psikiyatrlarından biri olan Dr. Lecter’dan yardım ister. Dahi doktorun uzmanlığıyla silahlanan Will ve Hannibal (katil olduğunu sadece izleyici bilmektedir) mükemmel bir ortaklık oluştururlar. Hatta ikilinin yakalayamayacağı bir katil olmadığı düşünülür. Ama Will gerçeği öğrenirse…
Birinci Dünya Savaşı’ndan yeni çıkmış İngiltere’yi, yasadışı faaliyet gösteren çeşitli çeteler sarmıştır. Bunlardan biri de soygunculuk ve at yarışıyla para kazanan Peaky Blinders’dır. Polislere rüşvet yedirerek paçayı kurtaran çete, bir soygunda yanlışlık yapınca, başlarına bela olacak yeni bir müfettişin şehre gelmesine vesile olurlar.
Sherlock, Mark Gatiss tarafından televizyon için geliştirilen Sir Arthur Conan Doyle'ın aynı adı taşıyan romanlarına dayalı Britanya televizyon dizisidir. Dizinin 90 dakikalık ilk bölümü 25 Temmuz 2010 günü BBC One televizyon kanalında, Mini-Dizi olarak yayınlanmaya başladı. Ancak gördüğü büyük ilgi sonucunda diziye devam edilmesine karar verildi.
Modern bir Sherlock Holmes uyarlaması.. Bu kez Sherlock günümüz Londra'sında, günümüz şartlarında çözüyor davaları. Yanında yine Doktor Watson, en büyük düşmanı yine Moriarty. Adresi yine Baker Street.. Değişen tek şey, cep telefonları, mesajlar, mailler, bloglar yani teknoloji. Ama Sherlock hala kendi tarzında ilerliyor.
Luther, sorunlu ama zeki bir İngiliz polisi John Luther'in davalarını konu alıyor. John seri cinayetleri çözmek için kullanılan acımasız bir yöntemle, hala çok sevdiği ama ayrı olduğu karısıyla yeniden bir araya gelme çabaları arasında kalmıştır. Oldukça duygusal bir adam olan Luther bir davayı çözmek veya bir can kurtarmak için kanunları yok sayan polislerdendir.
İlk bölümde, Luther annesi ve babası korkunç bir cinayete kurban giden Alice Morgan (Ruth Wilson) ile tanışır. Bu dava, Luther'in karşılaştığı en zor davadır. Alice Luther’i tuhaf bir şekilde büyülemiştir. Devam eden etkileşimleri ve birbirlerinden etkilenmeleri sezonun sonuna kadar dizinin arka perdesinde devam ediyor. Luther'in keskin kenarlı polis taktikleri üstlerinin ondan endişe duymasına neden olur. Çünkü Luther’in itibarlarına ve polis güçlerine karşı bir tehdit olduğunu düşünmektedirler.
Luther ilk bölümden son bölüme kadar farklı konuları ve insan ruhunun derinlerine inmesiyle farklı bir gerilim dizisidir...
Son senelere damga vuran yapım dediğimizde ilk aklınıza gelen dizi muhtemelen Game of Thrones olacaktır. Fantastik ama bir o kadar da gerçek dünyaya benzeyen hikayesi, iyi işlenmiş karakterler ve şaşalı sinematografisi ile gelmiş geçmiş en iyi dizilerden biri olma ünvanına çoktan erişmiş bulunuyor. George R. R. Martin'in ünlü kitap serisinden adapte edilen Game of Thrones yüksek izlenme oranları ve büyük hayran kitlesi ile popülerliğini kanıtlamış durumda. Daha şimdiden klasik hale gelmesinin yanısıra, oyuncu ekibini de büyük bir üne kavuşturmayı başardı.
Dizinin hikayesi başka bir dünyada geçiyor. Westeros adındaki bir kıta. Bu dünyanın insanlarının bizden farkı yok ama daha teknolojiyle tanışmamışlar. Bir orta çağ havası alıyorsunuz. Krallıklar ve savaşlar var. Gökyüzü sanki hiç mavi olmayacakmış hep savaş olacakmış gibi. Kışın gelişi zaten çok yakın (winter is coming).
Dizi Stark ailesi etrafında şekilleniyor. Eddard Stark (Sean Bean) ve çocukları Westeros kıtasının akibetini değiştirmeye muktedirler. Her çocuk farklı bir rolde ama hepsi aynı amaca hizmet ediyor: halklarının huzuru ve barışa.
Game of Thrones tam olarak sevilebilmesi için birkaç bölüm şans verilmesi gereken dizilerden birisi. Karakter sayısının fazla olması ilk başta biraz zorlayıcı olabiliyor. Ama konunun içine girdikten sonra çıkmak mümkün olmuyor. Eğer yeni başlayacaksanız, önünüzdeki hafta yapılacak işleri önceden halledin. Çünkü biriken bütün sezonları bitirmeden duramayacaksınız.
Lucky Louie ile tanınan Louis C.K. yazıyor, yönetiyor, başrolde oynuyor ve editliyor. (Evet, editliyor.) Dizi de yeni boşanmış, iki çocuklu Stand-up komedyeni Louis C.K'nin kurgusal bir versiyonunun New York'ta yaşadıkları anlatılıyor. Louis C.K hayatını, dünya görüşünü, nefis bir kara mizahla harmanlıyor, ekrandaki belki de gelmiş geçmiş en iyi komedilerden biri ortaya çıkıyor. İkinci sezonu için yenilenen, eleştirmenlerin favorisi ve en düşük bütçeli dizilerden biri. Nefis ve dahice.
İlk olarak İngiltere'de yayınlanmaya başlayan Black Mirror yaşam ve teknolojinin karanlık tarafına odaklanıyor. Bir sezonu sadece 3 bölümden oluşan ve toplam iki sezonu yayınlanan dizi 2013'te en iyi mini dizi Emmy ödülünü kazandı.
Filmin yaratıcısı Charlie Brooker dizinin içeriği ve yapısı hakkında şunları söylüyor: 'Her bir bölüm farklı bir yerde, farklı bir gerçeklikte geçiyor. Hem de farklı oyuncu kadroları ve yönetmenle.'
Eğer teknoloji bir uyuşturucuysa, ki öyle hissettiriyor, bunun yan etkileri neler? Teknoloji rahatlıkla rahatsızlığın arasında bir yerde. Her bir duvara, her bir masaya baktığınızda gördüğünüz şey bir kara ayna (Black Mirror): yani ya bir tv ya bir monitör ya da bir akıllı telefon.
HBO'da yayınlanan Amerikan suç drama televizyon dizisi True Detective 1.sezonu 8 bölümden oluşmuştur.Çoklu zaman çizelgelerinin kullanıldığı birinci sezonda, Louisiana'da 17 yıl boyunca bir seri katili yakalamak için iz süren Louisiana Eyalet Polisi Kriminal Soruşturma Şubesi'nden iki cinayet masası dedektifinin öyküsü konu alınmıştı. True Detective ilk sezonunda başrollerde Matthew McConaughey, Woody Harrelson, Michelle Monaghan, Michael Potts ve Tory Kittles yer almıştı.Bu sezon ise Matthew McConaughey ve Woody Harrelson yerini Collin Farrel ve Vince Vaughn'a bırakıyor.
2. sezonundan kısaca bahsedersek, bu yıl hikaye California'da geçer. 1. sezonda olduğu gibi 2. sezon, bir cinayet ile başlar. 3 farklı şehirden, 3 tane dedektif bu cinayeti çözmek üzere görevlendirilir. Tabi karakterler bir yandan cinayeti çözmeye çalışırken diğer yandan özel hayatlarında yaşanan sorunlarla başa çıkmaya çalışır. Collin Farrel'in canlandırdığı Ray Velcoro yılların getirdiği yorgunluğu artık kaldıramayacak durumdadır. Rachel McAdams'ın canlandırdığı Ani Bezzerides, şerif rolünde karşımıza çıkar. Vince Vaughn ise işlerini yasallaştırmaya çalışan bir karakter. Bu sezon önceki sezon kadar karanlık temada olmayacak ancak yönetmen Nic Pizzolatto izleyicilere yine görsel bir şölen yaşatacaktır.
Francis Underwood Amerikan Senatosu'nda görev yapan başarılı bir politikacı. Hep doğru hamleyi yaparak, kariyer basamaklarını yavaş yavaş çıkmış durumda. Şimdi de yeni seçilen Amerikan Başkanı'nın kabinesinde Dışişleri Bakanlığı görevinin verilmesini bekliyor.
Ama, siyasette her zaman olduğu gibi bambaşka hesaplar dönüyor ve Francis o çok istediği koltuğu elde edemiyor. Bu sefer pes etmeye çok yakın. Her şeyi doğru yaparken, ihanete uğramak, sırtından bıçaklanmak onu perişan etmiş durumda. Ama Claire pes etmesine izin vermiyor ve Francis büyük, detaylı bir planla çıkageliyor. Bu sefer iyi adam olmayacak. Amacı gücün en tepesinde olmak..
Kevin Spacey ve Robin Wright'ın başrollerini paylaştığı bu politik drama siyasetin kirli yüzünü ekranlara taşıyor.
LİSTE YABANCI DİZİLER GRUBU TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR