Bazı sorular var ki kafamızı kurcalasa da bizi tatmin edecek yanıtları bulmakta zorlanıyoruz. Bu soruların bir kısmını yanıtlamaya çalıştık ve hayli ilginç sonuçlara ulaştık!
Bazı sorular var ki kafamızı kurcalasa da bizi tatmin edecek yanıtları bulmakta zorlanıyoruz. Bu soruların bir kısmını yanıtlamaya çalıştık ve hayli ilginç sonuçlara ulaştık!
Soruların yanıtlarını araştırırken birden fazla kaynaktan yararlandık. Şu kaynaktan, HowStuffWorks ekibinin yaptığı araştırmalardan, Fizikist portalından, TÜBİTAK Bilim Genç'te yer alan bu ve şu makaleden, ayrıca LiveScience'te yer alan bir makaleden faydalandık.
Şöyle anlatalım. Yürürken bir ayağımız havadayken öteki yerde olmalı, bunun yanında atılan her adım kaslarda bir enerji oluşmasını zorunlu kılıyor. Aşil tendonlara düşen görev belli bir adım sıklığını gerektirdiği ve her adımın ardından esnemek için de gereken bir enerjiden bahsettiğimizde normalden hızlı yürürken bu dengeyi koruma çabası bizi hayli yorar.
Belli bir hızdan sonra koşmak vücudumuzu yormuyor, dinlendiriyor.
Yanıt basit: Dünya küre değli Kendine has şekli sebebiyle Dünya'daki Kütleçekim alanı her noktada farklı, bunu kendi etrafında dönüşü de hayli etkiliyor. Ayrıca Ay ve Dünya'nın etkileşimi de bu dengenin bozulmasına yol açıyor.
Kara kutu aslında iki ayrı bölümden oluşuyor. Biri kokpitteki sesleri, öteki ise uçuş bilgilerini kaydediyor ve bu depolama bölümü çok yüksek hızlarda oluşan kazalarda, sonrasında oluşan yangınlarda dahi etkilenmeyecek koruyucu bir kutuda muhafaza ediliyor. Hasar gördükleri ekstrem durumlar da var tabii. Bu durumlarla karşılaşılsa bile güçlü sinyal gönderen bu kutuyu bulmak hiç de zor değil.
Aslında hayli ilginç bir soru bu ama şunu düzletmek gerek, yağmur taneleri küre biçiminde. Damla değil. Bu durumun sebebi bulutlarda aldığı şekil. Yağmur taneleri damla değil, küre şeklinde. Yağmurun kürecikler halinde düşmesinin sebebi de; bulutlarda bu şekilde oluşuyor olmaları. Yağmur genellikle yavaş yavaş gerçekleşen bir olay olduğu için sağanak durumları dışında damlalarla yağmasıyla karşılaşıyoruz.
Deodorantların barındırdığı klor, ozon tabakasını çözüyor. Daha detaylı anlatmak gerekirse deodorantlardaki CFC gazı diğer moleküllerle etkileşime girmeden yükselip bozulmadan ozon tabakasına çıkıyor ve ozon moleküllerinin yapısını bozuyor.
Yanıt hayli basitmiş aslında.
Kendine has biçimiyle bumerang iki ayrı parçanın birleşimiyle oluşuyor. Bunlar arasında ilk parça düz ikinci ise kavisli, havada hareket eden bumerangın kavisli kısmından geçen hava düz kısımdan geçene göre daha yoğun olduğu için bir basınç farkı oluşuyor. Bu uçaklarda kaldırma kuvvetini oluştursa da iki ayrı parası arasındaki dönme hızı farkından dolayı bir noktadan sonra düz hareket yerini dairesel harekete bırakıyor, bumerang bize dönüyor.
Aslında insanların çok büyük bölümü karşı cinsle iletişim kurmakta zorlanıyor ve bunların sebebi görünüş yahut sosyal kabiliyetten ziyade evrimsel mirasla ilişkili. Bu hep böyleydi fakat geçmişte daha yaygın olan 'görücü usulü evlenme' sayesinde herkes uygun bir eş bulmuş oluyordu. Bu geleceğin yok oluşu yalnız insanların dikkate değer biçimde arttığını düşündürmeye başladı.
Kısacası evrimsel mirasında çekingenlik olanlar yahut sosyallik için zamanı olmayanlar uygun eş bulamıyor.
Aslında bu sorunun net bir yanıtı yok. Diyaframdaki ani kasılmalar sonucu oluşuyor hıçkırık ama bu hali hiç açıklayıcı değil. Şöyle diyelim, hıçkırık esnasında duyduğumuz ses diyaframın kasılması ve ardından epiglot kapakçığının aniden kapanmasının sesi. Ayrıca diyaframı yöneten sinirlerin iletiminde ortaya çıkan problemlerin bu ani kasılmalara sebep olduğu düşünülüyor.
Bilgi 1: Hipotalamus vücudun çevresinde ısının artmasıyla ter bezlerini görevlendiriyor ve yavaş yavaş terliyoruz.
Bilgi 2: Bu durumda ter buharlaştıkça vücut ısısını da alıp götürüyor, bizi bir yanılsamayla serinletiyor.
Bilgi 3: Bazı virüsler hipotalamusa etki ederek vücudumuzun bu sıcaklık mekanizmasını bozuyor ve derece bir anda yükseliyor. Vücut bu sıcaklığı atmak için daha fazla ter salgılıyor ve biz aradaki bu fark açıldıkça serinlemekten üşümeye geçiş yapıyoruz.
Yanıt basit. Örümcekler ağlarını oluştururken yapışkan ve yapışkan olmayan iki farklı ipek kullanıyor fakat örümcekler bu iki alanda da rahatça hareket edebiliyor. Bunun sebebi bacaklarının yağlı, bu alana yapışmayacak yapısı.
Bu refleksin kedilerin titiz hayvanlar olmasıyla ilgili olduğu düşünülüyor. Bunun yanında kedilerin geçmişten bu yana dikkat çekmemek için bu davranışı geliştirdiği tezi de hayli kuvvetli. Bu durum şöyle açıklanıyor, dışkının gizlenmesi kedileri av olarak tanımlamış canlıların da etrafta bir kedi olduğunu fark etmemesini sağlıyor. Evlerde böyle bir tehlike olmasa da sonuçta evrimsel miras!
"dışkının gizlenmesi kedileri av olarak tanımlamış canlıların da etrafta bir kedi olduğunu fark etmemesini sağlıyor" Bahsedilen canlı KEDİ. Bir de başka kediyi parçalatan embesillere bak "şeklimiz yeter, seni vursam üzülmem kediye mi üzüleyim" İnsanoğlu şu dünyanın virüsü harbiden.
#5 bilgi eskiden geçerliydi. Şu an öyle bir sıkıntı yok. İstediğiniz gibi kullanabilirsiniz.