Herkesin ders çalışmaya başlamadan önce farkında veya farkında olmadan yaptığı ritüeller vardır. Gelin hep birlikte derse başlamadan önce yapılan birbirinden garip o ritüelleri keşfedelim. Hadi bakalım başlıyoruz!
Herkesin ders çalışmaya başlamadan önce farkında veya farkında olmadan yaptığı ritüeller vardır. Gelin hep birlikte derse başlamadan önce yapılan birbirinden garip o ritüelleri keşfedelim. Hadi bakalım başlıyoruz!
Bazı öğrenciler için başarı, doğru kalemle başlar! O şanslı kalem bulunur, elde çevrilir ve özenle seçilir. Başka kalemler yan gözle baksa da o gün sahne yine favorinindir. Çünkü doğru kalem %100 başarı demektir.
Derse girmeden önce gizlice bir dans patlatmak enerjiyi tavana çıkarır! Kimse görmeden bir iki adım atılır, ufak bir dönüşle havaya girilir. Ritmi yakalayan beyin, derse turbo modda başlar. Öğretmen sorsa, “Isınıyoruz hocam!” denir.
Kitaplar açılmadan önce gözler kapatılır ve derin bir nefes alınır. Stres, kötü not korkusu ve dünya problemleri bir anda dışarı verilir. Kendini zen moduna alan öğrenci, tahtada yazan her şeyi bir sanat eseri gibi görmeye başlar. Birkaç saniyelik bu mola, derse ışık hızında odaklanmayı sağlar!
Kulaklıklar takılır ve sadece o 'gaza getiren' şarkı açılır. Melodi bir anda damarlarınızda adrenalin gibi dolaşır. Bir bakmışsınız derse adeta bir film kahramanı gibi giriş yapıyorsunuz! Ders değil, sanki müzikli bir zafer sahnesi.
Aynaya bakılır, gözlerin içine derin derin dalınır: “Sen bu dersi ezeceksin!” gibi iddialı cümleler patlatılır. İçeriden minik bir kahraman uyanır ve sırtını sıvazlar. Çünkü başarı önce kendine inanmakla başlar!
Şans bilekliği, dededen kalma yüzük veya uğurlu kolye... Derse onsuz girmek neredeyse yasak gibidir. O aksesuar takıldığında adeta görünmez bir kalkan hissedilir. 'Bugün her şey yolunda gidecek,' iç ses fısıldar.
Ders öncesi minik bir kahve ya da çay molası şart! O sıcak yudumlar, bir anda “Ben hazırım!” hissi verir. Kahve kokusu eşliğinde kitap açmak ayrı bir motivasyon yaratır. Bir nevi dersin start düdüğüdür bu yudum.
Ders başlamadan önce deftere minik yıldızlar, çiçekler veya çöp adamlar çizilir. Bu küçük sanat eserleri, zihni rahatlatıp yaratıcı kıvılcımı ateşler. Sonrasında matematik problemleri bile Mona Lisa gibi anlamlı görünmeye başlar. Kim derdi ki karalama sanatı başarıya açılan kapı olacak?
Cebine minik bir taş, boncuk veya özel bir eşya gizlemek gizli bir kahramanlık hikâyesidir. Derste zorluk yaşandığında gizlice ona dokunmak ekstra bir güç verir. Kimse bilmez ama o minik nesne moral kaynağıdır. Taş gibi sağlam, boncuk gibi şanslısın artık!
Kalemler cetvelle hizalanır, defter tam ortaya konur, silgi en stratejik yere yerleştirilir. Bu düzen operasyonu küçük ama etkili bir savaştır. Masan ne kadar düzenliyse, kafan da o kadar berraktır. O an her şey kontrol altında gibi hissettiren gizli bir silahtır!
Derse başlamadan önce içten içe minicik bir dua edilir. Belki sadece “Hadi güzel geçsin” diye fısıldamak bile yeter. İçten gelen bu küçük ritüel, ruhu sihirli bir güçle doldurur. Hoca en zor soruyu sorsa bile, bir şekilde üstesinden gelinir gibi hissedilir.