İstanbul'da vatandaşlar meydana gelen depremin ardından sokaklara döküldü. Kimi elinde çayıyla çıktı, kimisi kedisini alıp koştu. Panik yapıp can havliyle camdan atlayanlar bile oldu. Bütün bu yaşananların yanında birçok kadın ise deprem anında dışarı çıkmadan önce 'düzgün' kıyafet aramak zorunda kaldıklarını belirtti.
Evet, kadınlar deprem anında dahi kıyafetlerini düşünmek zorunda kaldı.
Kahramanmaraş depremlerinin ardından yaşanan su sıkıntısı, hijyen ürünlerinin eksikliği özellikle kadınları olumsuz etkilemişti. Salgın hastalıkların arttığı felaketten sonra depremzede kadınlarımız verdikleri röportajda yaşadıkları zorlukları anlatmıştı.
İstanbul'da meydana gelen depremin ardından da aynıları yaşandı. Can havliyle dışarı çıkmak isteyen kadınlar, öncelikle kıyafetlerini düşünmek zorunda kaldı.
Erkekler her yerde aşırı rahat dal t*şk gezebiliyorken kadınlar üzerindeki bu toplumsal ve dinsel baskı aşırı canımı sıkıyor.. Kadının sorumluluğu her alanda çok fazla erkekler de sadece ADAM olacaklar onların da çoğu PRENSES oldu!
Yalnız burada sorun kadın özelinde değil daha çok dini problemlerden kaynaklı. Elbette kimi toplum baskısından bahsetmiş ama bir çok kadın dini endişeleri yüzünden kendi tercihleriyle bunu yapıyor. Boşuna söylememiş üstat Sigmund Freud "Din, yaygın bir tür ruh hastalığıdır." Hadi erkekleri anladım ama inançlı kadınları zerre kadar aklım almıyor. Dinlerin hemen hemen hepsinde 2. sınıf insan muamelesi gören (Başta islamiyet) kadınların bu kadar inançlı olmasını aklım almıyor. Demekki kölelikten memnunlar diyorum bende.
Yorumlarda erkekler delirmiş, "ne alakası var" kıvamında sözlerle. Cinsiyetçilikle ilgisi yok, ülkenin leş gerçeği. Kabullenemediğiniz sürece de düzelmeyecek. Evet lan var böyle bir şey diyemediğiniz için hala gıdım ilerleme yok.