Deprem döneminde Gölcük belediye Başkanı olan ve şu anda bir üniversitede öğretim görevlisi olan İsmail Barış o günleri anlatırken, depremle ilgili bilgi ve birikimleri olmadığı için can ve mal kaybının çok yüksek olduğunu söyledi.
İsmail Barış, Kavaklı Mahallesi’nde hasarlı oldukları halde 16 yıldır yıktırılamayan Denizevler’in harabe görüntüleri önünde gerçekleştirilen buluşmada yaptığı açıklamada, “Deprem bizim kitaplardan okuduğumuz, bir belediye başkanı olarak depremle alakalı bilgileri çok sınırlı olan depremin insanları nasıl etkilediği binalar açısından çok ciddi manada bilgilenmeden belediye başkanı oldum” diyerek şöyle devam etti:
“6000 şehit verdik”
“O tarihlerde ben bunu söylerken başkaları da benden farklı değildi. Bunun idraki ancak müthiş bir felaketle anlaşılabiliyor. Keşke daha önce bu bilgilere sahip olsaydık. Keşke bizim yapı denetçilerimiz, mimarlarımız, mühendislerimiz, müteahhitlerimiz, fen ve imar işleri müdürlerimiz, belediye başkanlarımız, belediye meclis üyelerimiz, bayındırlık bakanlığı çalışanları, o dönemki Afet İşleri Genel Müdürlüğü bu işin farkına çok ciddi bir şekilde varabilseydiler. Bunlar olmadığı için 17 Ağustos depreminde Gölcük’te 6 bin şehit verdik.”
“Depreme halk olarak hazır değildik”
Depremde insanları binaların öldürdüğü hatırlatmasında da bulunan İsmail Barış, “Depremler insanları binalar nedeniyle öldürüyor. Eğer biz ulusal anlamda, toplum olarak, sivil toplum örgütleri olarak depremin öncesinin hazırlıklarını, deprem anında alınması gereken tedbirlerin ve depremden sonra yapılması gerekenleri öğrenebilseydik, öğretebilseydik ve uygulayabilseydik. Mutlaka depremler olacak, çünkü deprem bölgesinde yaşıyoruz, fakat can kayıplarımız asgari düzeyde neredeyse yok denecek kadar az olacaktı. Gölcük’te depreme biz halk olarak hazır değildik. Halkımızın çoğu bir kat daha fazla kat yapabilmek için belediye meclis üyelerini, belediye başkanlarını, imar işleri müdürlüklerini de zorlarlardı. Hatta bu yüzden de başkanlara, müdürlere bozulurlardı fazla kat vermedikleri zaman. ” diye konuştu.
“Deprem öncesi ve sonrası iyi bir sınav veremedik”
Deprem öncesi ve sonrası iyi bir sınav verilemediğini de söyleyen Barış konuşmasını söyle sürdürdü:
“Asıl itibariyle devletin çıkarttığı deprem yönetmeliklerinde de 98 öncesi ve 98 sonrasında ve depremden sonra başka bir yönetmelikle depremin şiddetiyle bağlantılı olarak yönetmelik çıkartırsanız 97 öncesine göre yapılan binaların 98 yönetmeliğine göre dayanabilme şansı olmaz. Bütün bunlara baktığınız zaman deprem öncesi ve deprem sonrasında iyi bir sınav veremedik o dönemlerde. Deprem sonrasında Gölcük çok arada kalmış bir yerdi. Önümüz deniz arkamız Samanlı dağları. Gelecek olan yardımlar da Bursa tarafından gelenler Yalova’da, İstanbul tarafından gelenler Körfez ve İzmit tarafında, Ankara tarafından gelecek yardımlar da Düzce ve Sakarya tarafında kesildiği için Gölcük depremle baş başa kaldı. Donanma komutanlığının desteklerini görme şansımız yüksekti. Ama tersanede ve Donanma Komutanlığının binalarında da hasarlar olunca herkes kendi derdine düştü. Donanma ile karşılıklı çok ciddi manada da yardımlarımız olmuştur. Ama orada da büyük hasar vardı.”
“Devlet bir hafta sonra Gölcük’e ayak bastı”
Deprem sonrası devletin bir hafta sonra desteğini gördüklerini de söyleyen Barış, “Devlet ancak gerçek manada bir hafta sonra Gölcük’e ayak basmıştır. O bir hafta içerisinde sularımız yok, yiyeceğimiz yok, artçı depremler devam ediyor ve insanlar tedirgin. Dün zengin olarak yatan insanlar o gün yiyecek ekmeği bulunmayan insanlar konumuna geldi. İnsanların bir kısmı cenazelerini alıp başka yerlere gitti. Cenazeleri gömecek yerlerimiz, onları kefenleyecek kefenlerimiz onları yıkayacak suyumuz yoktu. Bir hafta sonra ancak birtakım şeyler devlet imkanları söz konusu olmaya başladı. Amatör bir radyocu yardımıyla kötü durumda olduğumuzu ve yardıma ihtiyacımız olduğunu söylediğimi, dünyaya duyurduğumuzu hatırlıyorum. Bu arada kaymakam değişti, kamunun yeniden yapılanmasıyla ilgili yeniden düzenleme yapıldı. Bir kaos vardı, bir kaos daha geldi.