Kahramanmaraş merkezli depremlede 8 evi ve 20 marketi yıkılan iş insanı Mehmet Bulanık, içinde bulunduğu durumu şu sözlerle anlattı: 'Depoda çaydanlık aradım. Depoda kapağı olmayan çaydanlık bulunca hazine buldum zannettim.'
Kahramanmaraş merkezli depremlede 8 evi ve 20 marketi yıkılan iş insanı Mehmet Bulanık, içinde bulunduğu durumu şu sözlerle anlattı: 'Depoda çaydanlık aradım. Depoda kapağı olmayan çaydanlık bulunca hazine buldum zannettim.'
Kahramanmaraş'ta 6 Şubat'ya meydana gelen depremler 11 ilde büyük bir yıkıma sebep oldu. 50 bine yakın kişi hayatını kaybederken, binlerce bina yerle bir oldu. Hatay'da yaşayan iş insanı Mehmet Bulanık'ın da 23 marketinden 20'si ve 8 evi depremde yıkıldı.
CNN Türk'ten Fulya Öztürk'e konuşan Bulanık, 'Tabii ki üzülüyorum ama inanın hiç umurumda bile değil. Allah kötüyü gösterdi bize, iyiyi de gösterecektir' dedi.
Depremden önceki bir anısını anlatan Bulanık, yaşananlardan ders alınması gerektiğini ifade etti:
'Depremden önce eşim kahvaltı hazır diye seslendi. Gittim şöyle baktım masaya inanın çatal koyacak yer yok. Aileme şöyle dedim 'Yemin ederim Allah bize ceza verir. 20 çeşit kahvaltı koymuşsun'. Bir de benim ortanca oğlum masada durmuş yiyecek bir şey bulamıyorum dedi. O zaman ben onlara da b'en sizi uyarmıştım' dedim. Şimdi bir sandviçle doyuyoruz. İnşallah 'şu yoksa yemem' diyen çocuklarımız bundan ders alır'
'Oğlum 20 çeşit kahvaltının olduğu sofrayı beğenmemişti. Şimdi çay demlemek için çaydanlık bulmadık' diyen Bulanık, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Sağ olsun devletimiz bize çadırı gönderdi. İçini doldurduk. Depoda çaydanlık aradım. Depoda kapağı olmayan çaydanlık bulunca hazine buldum zannettim, o kadar çok sevindim ki. Oğluma dönüp'20 çeşit kahvaltı sofrasından o çaydanlığa seviniyoruz. İnsanoğlu ne oldum demeyecek ne olacağım diyecek. Ama önemli olan bütün bunları anlaması bütün bunlardan ders çıkarması.'
Bankaların sürekli arayarak ödenmemiş taksitlerin olduğunu hatırlattığını söyleyen Bulanık, şunları kaydetti:
'Biz Hatay'ı terk etmedik. Çalışmaya devam etmek istiyoruz. 400 kadar çalışanımız var. Kimisi vefat etti, kimisi farklı bölgelere gitti. Şimdi sevindiğim şey çalışanlarım beni arıyor, 'Abi tekrar gelelim, yardım edelim, tekrardan ayağa kalkalım' diyor. Biz de tekrardan ayağa kalkalım istiyoruz. Biz iş adamları çalışırsak, vatandaşlarda bizimle beraber çalışır. Ekonomi kalkınınca il de kalkınır. Bizim çalışabilmemiz için devletimizin arkamızda dağ gibi durması lazım, bankaların bizi yalnız bırakmaması lazım. Şunlar oluyor; esnafın benden alacağı var eski borçlarını bana durdur diyor, yeni ne istiyorsan verelim diyorlar. Ama bazı bankalar var, bana bu hengamenin içinde arayıp taksit soruyor. Ben 1200 palet maldan 300 palet sağlam çıkarsam, sevinecek durumdayım.'
o kadar mal varlığın varda kardeş niye bankada birikmişin yok ? hiç mi yok ?
Ya keşke bazı şeyleri anlamak bu kadar zor yoldan olmasa. 8 ev diyor yahu. Nerede? Bir depremle yerle bir oldu her şey. Şu aç gözlülük bizi insanlıktan çıkardı. Allah başkasına muhtaç etmesin tamam ama bir yerde de "yeter" demek "dur" demek lazım. Çok kazanan daha çok kazansın onda gözümüz yok ama paylaşmanın hazzını da yaşamalı. İnsan olmanın en güzel yanlarından biridir bu.
Bugün varsın yarın yoksun. 1 kez olsun artık bana bu hayat reva mı diye sorgula. Ben neden diğer ülkelerin vatandaşları gibi huzurlu, refah bir hayat yaşayamıyorum, neden benim tırnağım olmayacak asalaklar liyakatsızca 300-400 bin TL maaş alıyor diye sorgula, neden sürekli bu ülkede dinle, milliyetçilikle, Osmanlı ile oyalanıyorum diye bir sorgula...