Denizler konusunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da önemli projeler gerçekleştiriyor. Bunlar arasında deniz çayırları ve pina midyeleriyle ilgili olanlar da var. Bakanlık Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi iş birliğiyle geçen yıl yürüttüğü MAR-ÇAYIR ve MAR-PİNA projelerinin devamı olarak geçtiğimiz günlerde ÇAYIR-İZ ve PİNA-İZ izleme projelerini başlattı.
Bakanlık tarafından aktarılan bilgiye göre; ÇAYIR-İZ Projesinde 8 istasyonda yürütülecek bilimsel izleme faaliyetleriyle deniz çayırlarının ekolojik durumu düzenli olarak değerlendirilecek.
PİNA-İZ Projesinde ise Marmara Denizi'nin tamamını temsil edecek şekilde seçilmiş 7 istasyonda, pina popülasyonunun sağlık durumu, ölüm oranları ve yeni birey katılımı takip edilecek.
Bakanlık, projelerle Marmara Denizi'nde pina midyeleri ve deniz çayırlarının popülasyonunu artırarak, müsilajla mücadeleye biyolojik katkı sağlamayı hedefliyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Sn. Murat Kurum, sosyal medya hesabından pina midyeleri ve deniz çayırlarıyla ilgili 'Pina ve deniz çayırları, Marmara'ya nefes oluyor. Pina midyeleri saatte 6 litre deniz suyunu temizliyor.
Deniz çayırları ise 1 metrekare alanda 20 litreye kadar oksijen üretiyor. ÇAYIR-İZ ve PİNA-İZ projelerimizle yakın takibe aldığımız bu canlıların popülasyonunu artırıp, müsilajla mücadeleye biyolojik katkı sağlıyoruz' dediği bir video da paylaştı.
Yüzeyde görülmese de deniz dibinde yoğun şekilde varlığını sürdüren müsilajın dönemsel bir çevre sorunu olmadığını unutmamalıyız.
Şu anda yüzeyde görülmese de deniz dibinde müsilaj yoğun şekilde varlığını sürdürüyor. Bu durum balık türlerinin yaşam alanlarını daraltıyor. Marmara’da bulunan 277 balık türünden 125’i koruma altına alınması gereken türler kategorisinde yer alıyor. 1980’li yıllarda ticari olarak 24 tür avlanırken bugün bu sayı 14’e inmiş durumda. Mersin ve yılan balıklarına artık Marmara’da rastlanmıyor. Kolyos, uskumru, kalkan gibi türlerin nesli azalıyor. Ticari olarak avlanan lüfer ve palamut türlerinde de azalmalar görülüyor. Müsilajın Marmara Denizi’ndeki balık tür çeşitliliğinde yüzde 25 azaltma yarattığı belirtiliyor. Köpekbalığı, vatoz gibi türlerin sayısında ise yüzde 100’e varan artışlar söz konusu.
Müsilajın dönemsel bir çevre sorunu olmadığını, Marmara Denizi’ne yönelik plansız insan faaliyetlerini sonucu olduğunu unutmamak gerekiyor. Üstelik müsilaj sadece Marmara’yla sınırlı bir tehdit de değil. Ege, Karadeniz ve daha ileride Akdeniz bu tehdide açık. Bilim insanları ilk sırada Ege’nin bu sorundan etkileneceğine işaret ediyor. Ancak denizler genel olarak sahipsiz, Marmara Denizi bizim bir iç denizimiz ve o da korunmuyor.