Suyun içine girdiğimiz anda vücudumuzda o hafiflik hissi hemen ortaya çıkar. Hepimiz bu duyguyu yaşamışızdır ama pek azımız nedenini biliriz. Peki ama gerçekten ağırlığımız mı azalıyor? Yoksa bu sadece bir algı mı? Aslında düşündüğünüzden çok daha ilginç bir sebebi var.
Ağırlık, yer çekimi kuvvetinin cismimize uyguladığı çekim gücüdür. Örneğin Ay’daki astronotlar daha hafif hisseder çünkü orada yer çekimi Dünya’ya kıyasla çok daha zayıftır.
Ancak denize ya da havuza girdiğimizde yer çekimi değişmiyor. Buradaki fark, kaldırma kuvveti dediğimiz başka bir fiziksel güçten kaynaklanıyor. Bu kuvvet, yer çekiminin tersine hareket ederek vücudumuzu yukarı doğru itiyor ve bu da hafiflik hissini yaratıyor.
Antik Yunan’da bir kral, altından yapılmış bir tacın gerçekten saf olup olmadığını öğrenmek ister. Arşimet bu soruna çözüm ararken banyoya girdiğinde, suyun taştığını fark eder. İşte o anda aklına müthiş bir fikir gelir ve sevinçle “Eureka!” diye bağırarak sokaklara fırlar.
Bugün bile geçerli olan Arşimet Prensibi, tamamen ya da kısmen suya batırılan her cismin, yer değiştirdiği sıvının ağırlığı kadar bir kaldırma kuvvetine maruz kaldığını açıklar. Bu yüzden suya girdiğinizde vücudunuz hafifler.
Suyun derinliklerine indikçe basınç artar ve cismin alt kısmı, üst kısmına göre daha fazla basınca maruz kalır. Bu fark, yukarı doğru bir kuvvet oluşturur. Fizikte buna 'görünür ağırlık' denir yani suyun içinde hissettiğiniz ağırlık, gerçekte olduğunuzdan daha azdır.
Kısaca suya girdiğinizde hissettiğiniz hafiflik, tamamen kaldırma kuvveti ve basınç farklarının bir sonucu diyebiliriz!