28 Yaşında ve Dünya’nın Çevresini 3 Kez Yüzdü

Bengisu Avcı çok genç, çok başarılı, çok cesur ve en önemlisi çok inatçı bir kadın.  Her sabah 04.45'te kalkıyor ve günün yarısından fazlasını kulaç atarak geçiriyor. Çocukluk hayali zooloji veya okyanus bilimi okumakmış. Şans bu ya o bölümü okumamış olsa da onların arasında yüzerek/yaşayarak o canlıları en yakından tanıma şansını elde ediyor. 

Avcı, kısa bir süre önce Talinn’deki Buz Dünya Şampiyonası’nda dünya rekoru kırdı. Manhattan etrafını yüzerek geçti, Triple Crown ünvanı elde eden ilk ve tek Türk  kadın sporcu. Ayrıca Okyanus Yedilisi adı verilen ve dünyanın en zorlu yedi kanalını yüzerek geçmeyi hedefliyor. Manş Denizi, Catalina,Cebelitarık ile Cook Strait’i geçti bile. Malumunuz Molakai’de deniz anası teması nedeniyle 32. kilometrede tekneye çıktı ama bu parkuru da tekrarlayıp Kuzey Kanalı ve Tsugaru ile seriyi bitirmeye kararlı.

Onunla denizanası saldırısını konuşmak için bir araya geldik ama asıl amaç bu sporun bilinmeyenlerini anlatmasıydı. Öyle de yaptı ve ortaya şöyle bir gerçek de çıkmış oldu: 'Ükemizde ultra maraton yüzücüleri var ancak hayat şartları yüzünden spora devam edemiyorlar. Desteklenseler belki de onlarca Bengisu Avcı olacak.

-Nasıl bir çocukluk geçirdin? Nasıl bir ailede büyüdün? Nerelisin? Kaç kardeşsin? Annen ve baban ne işle meşgul?

İzmirliyim. Öğretmen bir anne, teknisyen bir babanın kızıyım. Ailedeki tek çocuk ve tek sporcuyum. Zaten annem de ‘Seni görünce ikinciye cesaret edemedim’ der her zaman. Kendimi bildim bileli, denizde, köyde, dağda, bayırdayım. Ultramaratona da bu nedenle tutkuluyum. 

-Bu spora başlamanın ideal bir yaşı var mı? Varsa kaçtır sence? 

28 yaşındayım, 7 yaşından beri yüzüyorum, yani 21 yıldır sudayım. Elit atletler çok küçük yaşlarda başlıyor bu spora, vücudunuzun ona göre gelişmesi ve ciddi antrenman yapmanız gerekiyor. Bunun için 4-6 yaşlar ideal. Ama genel olarak bakarsak bence suyun yaşı yok, maraton yüzmeye geç yaşta başlayıp başarılı olan kişiler de var. 

-Ultra Maraton Yüzücüsü olmak yani insan bedeninin limitlerini zorlamak. Hem zor hem de riskli bir iş seninki..

Her gün beş saat yüzsem, neredeyse 40 bin saat yüzmüşüm bu zamana kadar. Saatte üç kilometre hızla yüzüyorum. Bir bakıma dünyanın çevresini üç kez dolaşacak kadar yüzmüşüm Her defasında kendi sınırlarını aştığın, kendinle yarıştığın bir branş bu. İşime olan tutkum korkularımı da yenmemi sağlıyor. Tek bir kişinin suya girip yüzdüğü bir branş gibi görünse de arkamda güçlü bir ekip yer var. Psikolojik destek de çok önemli. Daha önce Kadın Voleybol Milli Takımımız’da da görev yapan Klinik Spor Psikoloğu Dr.Seren Akıncı Özdurulmuş destekliyor beni bu konuda. Ama tabii ki Ultramaraton ve Okyanus Yedilisi, herkesin yapabileceği bir spor değil, parkurlar zorlaştıkça, karanlıkta yüzüp, on saat planladığınız geçiş 15 saat olunca vücudunuz isyan etmeye başlıyor ve o zaman suda kendi başınıza kalıyorsunuz. İşte o anda “Bunu ne kadar istiyorum?” sorusu çıkıyor karşınıza. Pes etmeden, o sesleri susturabiliyorsanız karşı kıyıya ulaşıyorsunuz.

- "2017'de Manş Denizi'ni yüzerek geçme girişiminde bulundu; ancak 7 saat sonra hipotermiye girerek bırakmak zorunda kaldı. Ertesi sezon, aynı parkuru yeniden denedi." Hipotermiye yakalandığında neler yaşadın? Sonra yeniden deneme gücünü nasıl buldun?

O gün Manş Denizi’nde, su 16 dereceydi. Şimdi ise 13 derecede 10 saat yüzüyorum. Sen istedikçe değişip gelişebileceğini gördüm. Gücümün kaynağını tam olarak bilmiyorum ama her zaman bir sonraki parkura gitmek benim için merak ve heyecan konusu. Her gün soğuk suya girerseniz vücudunuz alışmaya başlıyor, denizanalarını yosunları gördükçe de o ortamın bir parçası gibi hissediyorsunuz.

-Gencecik yaşına göre aldığın ünvanlar, kırdığın rekorlar inanılmaz ama nedense bence gereken ilgi gösterilmiyor. Bana katılıyor musun? 

Branşım ülkemiz için çok yeni. 2010 yılında kurulan ilk takımın içindeydim. Dünya rekoru kırdığım buz şampiyonası da Türkiye’de henüz yeni yeni duyulan bir branş. Ben çıkıp yüzdükçe peşimden yeni sporcular da yetişiyor, yetişecek. Yılda bir, bazen iki sporcu maraton yüzerken, geçtiğimiz yıl okyanus yüzen 10 sporcu olmuşuz. Tabii bir futbol maçı kadar duyulmuyor henüz ama biz  dünyanın bir ucunda kulaç atarken, gece yarısı kalkıp GPS’den nerede olduğumu izleyen, “Sen saatlerdir yüzüyorsun, ben uyuyamam.“ deyip bana mesaj atan, çok güzel takipçilerim var, onların yeri ayrı, zamanla dahası da olacaktır mutlaka.

-Bu takıma dahil olmak için nasıl aşamalardan geçmek gerekiyor? 

Mesafeye dayanıklı olmanız, denizde, gölde, yapılan yarışmalarda değişen ortama uyum sağlamanız gerekiyor. Avrupa ve Dünya şampiyonaları için belirlenen baraj derecelerini veya daha iyisini yüzebilmeniz gerekli. En üzüldüğüm konu ise benimle aynı sene yarışmalara katılan, hatta Avrupa derecesi olan sporcuların şimdi kaybolması. Bu yaşla dayanıklılığın arttığı için yıllar boyu sürdürebileceğiniz bir spor dalı aslında ama ne yazık ki ülkemizde bu sporculara hayatlarını sürdürebilecekleri bir kazanç olanağı sunulmadığından yüzmeyi bırakıp başka meslek edinmeye çalışıyorlar. Devam edebilecekken yok oluyorlar yani. Yurt dışındaki rakibi ne iş yaptığı sorulduğunda “yüzücüyüm” diyebilirken, bizimkiler başka meslekler de edinmek zorunda, yaşamak için. Yani sadece takıma girmek yetmiyor, bence federasyon, Milli Eğitim Bakanlığı ve sponsorların el ele verip, o yaşta sporculara “yanındayız” demeleri gerekli.

-Ülkemizde kadın sporcu olmak çok zor. Voleybolcularımızın 11 saat uçmak zorunda kalmaları gündeme geldi en son. Spordaki erkek hegemonyası bir türlü aşılamıyor gibi. Maddi olarak külfetli bir spor seninki. Destek alıyor musun?

Voleybol takımımızın son başarılarıyla kadınların spor dünyasındaki erkek hegemonyasını alt üst ettiğini düşünüyorum. Genç bir kadın olarak onları izlerken açıksu branşının da böyle duyulacağı konumlara gelmesini heyecanla bekliyorum. Gittiğim parkurlar okyanus aşırı yerler, saatlerce uçuş tekne, slotlanma ve geçiş süresini düşünce bütçe büyük oluyor. Bu zamana kadar parkurlarımın çoğuna yalnız gittim. Pek çok lüksten vazgeçip bu yolda ilerlemeyi seçtim. Her yıl bir parkura gidebiliyordum ve hedef zorlaştıkça yanımda yürüyenlerin sayısı da azaldı tabii. Dört okyanusu daha kısa bir sürede geçebilirdim ancak bu biraz da ekonomi ile ilgili. Her bir geçiş yaklaşık maliyeti 20 bin Euro’yu buluyor. Yılda bir kanal geçmek bile 800 bin TL’lik bir bütçe gerektiriyor. Bir maçı kazandığınızda, okyanusu geçtiğinizde tebrik etmek çok kolay ama sporcuyu daha hazırlanırken elinden tutmak önemli. Molokai’ye gitmeden gıda takviyeleri markası  Sidrex ile yolumuz kesişti. Son parkura destek olmasalar gidemeyebilirdim. Spor ekipmanları sponsorum Arena Sportive de bu yolculuk boyu bana destek vermeye devam ediyor.

-Hawaii'deki Molokai Kanalı geçişini deniz anası temasları nedeniyle tamamlamadın.  'Deniz anaları bana bir gün izin verecek.' demişsin...

Denizanaları, köpek balıkları ve diğer canlılar bu branşın gerçekleri. Bir yüzücü arkadaşımla konuştuğumda “Köpekbalıklarından değil, denizanasından korkmalısın.” demişti. Ne demek istediğini yaşayınca anladım. Köpekbalıklarını uzaklaştırmak için “sharkshield” denilen cihazları kullanabiliyoruz, onlara zarar vermemiz kesinlikle yasak. Denizanaları ise bilinmez. Bazı türleri, benim karşılaştığım gibi oldukça zehirli.  Akşamüstü Moloka’i adasından yüzmeye başlamış, gece boyunca 32 kilometreyi geride bırakmıştım. 12. saatte kanonun yanında yüzerken denizanası ile İlk teması yaşadım.  Dönüş yolunda çok üzgündüm, fakat sonrasında çok daha fazla denizanasının olduğunu ve bunu yaşayan ilk yüzücü olmadığımı öğrendim. Yine de ilk defa bir Türk bu parkuru denemiş oldu, her şeye rağmen iyi yol kat ettik diyebilirim. O parkura da bir gün yeniden döneceğim.

-Yüzülecek tüm mesafeler (mümkünse tabii) bitince ne yapmak istiyorsun? 

Yüzülecek yerler bitmez. Her parkur sonrası tamam deyip, bir kaç hafta sonra yenisine hazırlanırken buluyorum kendimi. Altı yıldır benim gibi maraton yüzmek isteyen sporculara da destek veriyorum. Aysu Türkoğlu Manş’ı aşarken yanındaydım. Şimdi ise kendi yolunu çiziyor. Bu sene aynı parkura götüreceğim iki sporcum daha var, hayalleri için çalışırlarken yanlarında olmak beni en az yüzmek kadar mutlu ediyor ve bu ruhu anlayan sporculara kapım her zaman açık.

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı