Anayasa Mahkemesi, 2019 yılında, Die Welt'te yayınlanan ve suç unsuru sayılan bütün yazılarımın, röportajlarımı, haberlerimin, köşe yazılarımın hepsini değerlendirmişti ve ayrıntılı biçimde, bütün çeviri hatalarını da düzelterek, her bir yazı için bunun niçin basın ve ifade özgürlüğü kapsamına girdiğini açıklamıştı. Yine de Anayasa Mahkemesi kararı, aldığım ilk cezada, PKK propagandasından aldığım ilk cezada da hiçe sayıldı. Şimdi yeni açılan yeni soruşturmayla da hiçe sayılıyor. Yani bu Türkiye'de hukuk devletinin ne halde olduğunun, sadece benim davam üzerine değil elbette ama, bir başka göstergesi. Yani ortada bir Anayasa Mahkemesi kararı var ve savcılık da bu abuk sabuk iddianameleri kabul edip, bu kararları veren mahkemeler de Anayasa Mahkemesi yokmuş gibi davranıyor. Özellikle Ermeni Soykırımı meselesi bence çok önemli. Çünkü benim yazılarım Almanca olarak Almanya'da yayınlanan Die Welt gazetesinde yayınlandı. Bu suçlamayla Almanya'da herhangi bir gazetecinin, herhangi bir milletvekilinin bu ibareyi veyahut da Türk devletinin hoşuna gitmeyen başka bir ifadeyi kullanırsa hakkında dava açılabilir. Bu aslında Almanya'daki basın ve ifade özgürlüğüne müdahale. Yine benim yargılandığım gibi zamanında Ermeni Soykırımı kararına imza atan bütün Alman milletvekillerini de yargılayabilirler. Türk devletinin artık dışarıya yönelik de bir müdahalesi var ve buna Almanya'dan da ciddi bir tepki bekliyorum.
Volume 90%