Eşikten adımını atmakla sadece bir mekâna değil, onulmaz bir aşka da adım atmıştır seri katil Hud. Aşk iyileştirir mi, bir katili de? Cevapsız kalmayacaktır bu soru, romanda. İlk döktüğü kandan itibaren Mirza Hud’un tüm cinayetlerinde okuyucu da yargılayacak; öldüren ve ölen gibi. Ve herkes kendi hükmünü kendisi verecek. Kimisi kalemi kıracak, kimisi sıkacak sadece.
Bir Alman ile bir Türk gurbetçi işçinin Kibele’nin Heykeli’ni bulup çalmak üzere Türkiye’ye gelişi, bu zenginleşme serüvenine Mirza Hud’u ortak etmesi ve sonrasında seri cinayetler… 8 cinayet var ortada. Anadolu’dan gerçek bir seri katilin romanıyla karşı karşıyayız. Sıradan ama zeki bir insan. İlk cinayetin sebebi, okuyucuyu ikilemi düşürecektir, vicdani yargılamada. Ama katilin kendisine dair hükmü de okuyucuyu ürpertecektir. Ve bu romanda ölenler de konuşuyor sizinle… Cevat Turan, Kibele’nin Laneti’ni yazmadan önce, romana konu olan gerçek karakterle yüz yüze görüşerek de sıra dışı bir işe imza atıyor. Evet, gerçek seri katil ile buluşup, uzun uzun konuşuyor. Sonra da oturup romanını yazıyor. Ama roman bire bir gerçekten beslenmiyor. Sağlam da bir kurgusu var.
Tarihi, polisiye ve psikolojik boyutlarıyla çarpıcı bir roman Kibele’nin Laneti… Cevat Turan’ı ilk kez keşfedecekler için çok iyi bir başlangıç olacak bu roman. 338 sayfadan oluşan roman, Alfa Yayınları bünyesindeki Mona Kitap’tan çıktı. Hararetle tavsiye ederim.
Deniz ÖZEN
👏👏👏