Tosuncuk'tan önce de dolandırıldık... Hem de çoğu zaman farkında bile olmadan, dolandırılıyor olmamızdan rahatsızlık bile duymayarak!
Tosuncuk'tan önce de dolandırıldık... Hem de çoğu zaman farkında bile olmadan, dolandırılıyor olmamızdan rahatsızlık bile duymayarak!
İngiliz bir firma tarafından üretilmişti ve fiyatı da hiç ucuz değildi. Tanesi 60 bin dolardan satışa çıkarıldı, olası bomba tehlikelerini tespit edebilmesi için de birçok devlet tarafından satın alındı.
80 milyon dolara yakın masraf yapıldı fakat cihaz hiçbir işe yaramıyordu. Hatta patlamaları engellemek bir yana yanlış yönlendirmeleri sebebiyle onlarca insanın yaşamını yitirmesine sebep oldu.
Her yerde satılıyor ve kapış kapış gidiyordu. 1 liraya da 1000 liraya da satılıyor, hepsi aynı vaadi taşıyordu: Takan kişiye fiziksel ve psikolojik dirayet vermek.
Peki bunu nasıl yapıyordu?
Süperstar futbolcular ve basketbolcular başta olmak üzere pek çok kişi bu çılgınlığın peşinden gitti. Tabii ki her saçma ve saman alevi ürün gibi bir süre sonra geride bırakıldı. Harcanan milyonlarca lira ise bu fikri ortaya atanlara kâr kaldı.
Kişisel becerilerinizi hedeflese de bu makinelerin bununla hiç ilgisi yok. Siz yer yön yeteceğiniz ve iyi kararlar aldığınız gerçeğine yaslanıp bu makinelerde liralarınızı harcarken sistem öyle işlemiyor.
Üreticilerinin dahi itiraf ettiği üzere makinelerin mekanizmalarıyla oynanmış durumda. Sadece belli durumlarda oyuncak alabilmenize izin veriyor.
Sülün Osman’ın Türkiye tarihinin simge dolandırıcısı olduğunu çok iyi biliyoruz. Ona dair en büyük rivayetlerden biri de, şehre yeni gelmiş insanları bulup onlara sahip olmadığı yerleri ucuzdan satması.
Hatta efsaneye göre birkaç kişiye Boğaziçi Köprüsü'nü satmıştı. Acaba alanlar hangi amaçla almıştı?
Termodinamikten haberdar olmayan kitleleri avlamak için piyasaya sürülmüş bu maymun kafasının alameti, cihazları günde 3 kez cihazını şarj etmesi ve ertesi güne kadar da kendi kendini şarj edip başa dönmesiydi.
Sınırsız enerji vadettiği için 1200 Euro'ya satılıyordu, dolandırıcılığın en lüks hali!
1960’larda bakım masrafları zirve yapınca hükümet tarafından ciddi ciddi sökülme tehlikesi yaşamış Eyfel Kulesi’ndeki fırsatı gören Victor Lustig, atık demir firmalarıyla bir araya gelmiş ve kendini hükümet temsilcisi olarak tanıtmış. Hükümetin kuleyi parçalamak istediği ve en iyi teklifi verene bu işi teslim edeceğini söyleyen adam, bu yolla iki büyük firmayı dolandırmış.
Mantık basit. Yazıcı ucuza satılıyor fakat kartuş masrafları öyle büyük ki müşteriler daha pahalı yazıcıları almadıkları için pişman oluyor.
Kartuşta kullanılan mürekkep miktarıyla fiyatlarını incelediğimizde, mürekkebin litresinin 6000 doları aştığını görüyoruz. Tam bir vurgun!
Detoks yaptığını iddia eden, kenarında köşesinde detoks yazan her şey aslında basit bir yanılsama pazarlıyor. Böyle ürünler size detoks yapmıyor, en fazla sindiriminizi hızlandırırlar ve tuvalette geçirdiğiniz vakit artar.
Aslında vücudumuzda bedavaya çalışan iki detoksçu var, böbreklerimiz!
Sınava gireceklere “Bana 50 dolar verirsen sınavdan geçmeni sağlarım. Olur da yapamazsam paranı iade ediyorum.” diyor. Sınav öncesi heyecanıyla kendine pek güvenmeyen insanlar bu teklifi kabul ediyor.
Olayın ne olduğunu tahmin etmişsinizdir. Sınavı geçen onlarca insan, bu adam sayesinde sınavı geçtiğini düşünüp parasının peşine düşmüyor. Yine de geçemeyen birkaç insan oluyor ve adam bu insanlara parasını iade ediyor ve özür diliyor.
Tabii bu esnada bir dünya hasılat yapmış oluyor.
Nijeryalı Emmanuel Nwude kendini yetkili olarak tanıtıp uluslararası bir bankaya inşaat halindeki iki hava limanının işletmesini 242 milyona satmış.
Gerçek tamı tamına 3 yıl sonra fark edilmiş.
Üretenlerin iddiasına göre vücudumuzun gerekli oksijen seviyesinde kalması çok zor. Bu yüzden yediğiniz içtiğiniz şeylere birer damla Dioxx damlatmamız gerekiyor ki sorunu kökten çözelim.
Dioxx’un içeriğine baktığımızda, onun yalnızca *su* olduğunu öğreniyorsunuz. Minik bir damlalık içinde, 8 dolara satılan basit, bildiğimiz su.
Hesabı yapalım, 1000 mg’lık paket başına 3.36 kalori. Peki pakette nasıl %0 yazabiliyor? Şöyle: Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nin yönetmeliğine göre, servis başına 5 kaloriden az şeker ihtiva eden ürünler 0 kalori olarak paketlenebiliyor. Splenda da bu sebeple 0 kalori olarak pazarlanıyor. Ama 0 kalori değil, 3.36 kalori.
Daha basit bir ifadeyle:1000 mg şeker: 3.86 kalori1000 mg Splenda: 3.36 kalori
Tam bir çakallık!
Mürekkep püskürtmeli yazıcı kullanan biri olarak diyorum ki O mürekkep kartuşlu yazıcıları listenizden çıkarın.. Bunu neye göre yazdınız bilmiyorum ama şöyle bir örnek vereyim.. Önceden Hp ınkjet yazıcımız vardı ve 4 sene önce 4 kartuşunu 600 tl gibi bir rakama alıyordum. Dolum yapılmış kartuşu da reddeden bir yapısı vardı.. 4 sene önce Epson marka mürekkep püskürtmeli aldım. 4 sene önce Tanesi 35 liradan Siyah dahil 4 mürekkep alıyordum.. Şu an bir mürekkep 150 lira olması lazım.. Yaklaşık olarak siyah mürekkebi (en çok bu gider) 1 yıl kadar kullanıyorum ve 3-4 bin baskı adedi gibi bir rakamı var.. Tabii ki lazer ve tonerli sistemlere göre daha yavaş ve daha çözünürlüğü düşük aletler ama alt tarafı doküman yazdırıyoruz, resim basmıyoruz. Kısaca milleti yanlış yönlendirmeyin.
Bi de doları yükseltip sonra müdahale edip düşürdükten sonra düşük fiyattan almak var. Onunda listeye ekleyelim
Bomba şeysi ile o su dümeni çok sağlam vurgun. Bildiğin hepsi keriz ayıklama amk.