Deney Bahanesiyle Binlerce Çocuğu Öldüren Bir Nazi Doktoru: Ölüm Meleği Mengele

''Sen sağa geç. Sen sola. Sen sola. Sen sağa. Sen sola. Sen sola… ''

Gitmeleri gereken yön sol taraf olanlar, böyle gitti işte ölüme. Hem de öyle bir ölüm ki, ya yanarak ya da kimyasal gaz dolu bir odada nefes dahi alamayarak. 

Ne yargılama oldu ne de mahkeme önüne çıkarıldılar. 

Bu kararın arkasında ise, sola geç ya da sağa geç cümlesi ile binlerce insanı öldürmeye gücü yeten kişi, yani Joseph Mengele vardı. 

Nam-ı diğer Ölüm Meleği.

Ölüm Meleği: Joseph Mengele

Mengele, aile ilişkileri bakımından oldukça zor günler geçirerek büyüyen bir çocuk. Babası, sert ve disiplinli bir adam olan Mengele, babasını soğuk, uzak ve sadece işiyle ilgilenen bir adam olarak tarif eder. 

Ne kadar sevgi ve şefkat görmemiş olsa da, yaşadığı köyde nazik ve güler yüzlü bir çocuk olarak tanınır ve özellikle dakikliği ve davranışlarıyla, herkesten bol bol övgü alırdı. Giyimine özen göstermeye de erken yaşta başlamıştı, özel dikilmiş takım elbisesinin yanında, taktığı beyaz eldivenler de onun simgesi haline gelmişti. Auschwitz’den canlı çıkmayı başaranların dediğine göre onu diğer doktorlardan, beyaz eldivenleri sayesinde ayırıyorlardı. 

Auschwitz toplama kampındaki esirler üzerinde dehşet verici deneyler yapmadan önce Dr. Josef Mengele, antropoloji üzerine çalışmalar yapan çok ünlü bir antropolog idi. Mengele’ nin Afrika’yı gezip insan kanı ve virüs numuneleri topladığı, hayatı boyunca tek hayalinin farklı ırkların kanları arasındaki farklılığı kanıtlayan faktörleri belirlemek olduğu bilinir. Tüm bu çalışmaların sonunda da ırka özel veba yaratan Mengele’nin bulgularının, tel raptiye projesinin parçası olarak ABD ye geldiği ve CIA’iın Nazi bilim adamlarını affederek, Mengele’nin araştırmasını paylaşmak koşuluyla onlara yeni kimlikler verdiği de ilginç bir detaydır.

Ölüm Kampı: Auschwitz

‘’Auschwitz diye bir yer var ve oraya giden insanlar ya hemen ya da bir süre sonra öldürülüyorlar. Ama mutlaka öldürülüyorlar…’’ İşte bu cümle birçok Yahudi’nin kulağına defalarca çalınmıştı. 

4 gündür aç, susuz, banyo yapmadan hatta temiz hava bile göremeyen, yük trenleriyle tıklım tıklım taşınan onlarca insan, Auschwitz’in ortasındaki istasyona ulaşmıştı. Savaş boyunca Nazilerin yahudi ırkını kurutma kampanyasından hayatta kalmayı başarmış son Yahudi topluluk olan Macaristan Yahudileri yeni kurbanlardı. Burası, yani Auschwitz, Polonya´nın güneydoğusunda bulunan Yahudi sorununun en verimli çözüldüğü noktaydı. SS askerleri mahkûmları rampadan aşağı doğru sürüyordu, onları yönetense oradaki delilik, eziyet ve ölümün içinde tamamen aykırı duran bir SS subayıydı. Yakışıklı bir yüzü ve nazik bir gülümsemesi vardı, kusursuz dikilmiş üniforması, özenle temizlenmiş ve ütülenmişti. Elinde bir kırbaç vardı ama onunla insanlara vuracak yere, sadece yön gösteriyordu, sağa veya sola doğru… 

Mahkûmlar farkında bile olmadan bu yapılı askerin zararsız hareketi ile seçiliyordu… Hala çalışabilecek olanlar ile halsiz düşmüş olup, hemen gaz odası veya fırınlara gönderilecekler ayrılıyordu. Sağa gidenler şimdilik yaşamaya devam edecekti, sola gidenler ise yargılama veya mahkeme olmadan, sadece bir şöyle bir bakışla ölüme mahkûm edilmişti. Bu kararı veren, oradaki bütün mahkûmların kaderine karar veren bu kişi Dr. Josef Mengele´idi yani Ölüm Meleği.

Deneyler Başlıyor

Auschwitz toplama kampında, insanlar üzerinde yaptığı deneylerle ''ölüm meleği'' olarak tarihe geçmiş bu adamın, yaklaşık iki milyon insanın ölümünden sorumlu olduğu sanılmakta. Sadece Yahudiler üzerinde değil, homoseksüeller, çingeneler, özürlü ve zihinsel engelli insanların üzerinde de deneyler yapan arı Alman ırkından olmayan Almanları Nazilerin zihniyetindeki forma sokmak için de çalışmışlığı vardır. 

Bunların dışında Mengele, çocukların üstünde basınç testi, hadım etme, karşı direnç, ilaç testi gibi deneyler yapmıştır. Laboratuvara götürmek için şekerle, çikolatayla kandırdığı çocukları deney sonrası bildiğin parçalayarak öldüren, Auschwitz'de bir koğuşta başlayan bit salgınını da gaz ile çözüp (!), bitlenen 750 kadını bitleriyle birlikte öldüren bir Nazi doktoru. 

Renkli gözlü çocukların gözlerine bir takım kimyasallar enjekte ederek deneyler yapan, doğum yapmış kadının göğüslerini bantlayarak, bebeğin beslenmeden kaç gün yaşayabileceğini görmek isteyecek kadar da cani ruhlu bir doktor.

Bir Deneğin Hatıraları

Mengele'nin vahşi deneylerine maruz kalan çocuklardan biri olan İzak Ganon’un, yıllar sonra ağzından çıkan şu sözler, kan donduran nitelikte ''Mengele içeri girdi. Narkoz yapmadan karnımı yardı ve tek böbreğimi keserek eline aldı. Böbrek onun elinde başı kesilmiş bir tavuk gibi kıvranıyordu. Ben ise acıdan avazım çıktığı kadar bağırıyordum.'' 

İzak’ın denek olarak kullanılmaya zorlandığı tek olay bu değildi. En sonunda gaz odasına gönderildi ve kapasitesi 200 olan gaz odasının önünde, elinde 201 yazan kâğıt sayesinde o kampta ölmekten kurtuldu. Fakat kız kardeşleri ve annesi kendisi kadar şanslı değillerdi… 

Auschwitz´den canlı çıkan bir diğer mahkumun anlattığına göre, bir olayda gene böyle bir çukur açılmış ve çevreleri ateşe verilmişti. 10 tane kamyonla çocuklar getirilmiş, bunları doğruca alevlerin gittikçe daralttığı çukurların içlerine attırmıştı, dışarı tırmanmaya çalışanları bir subay sopayla tekrar içeri itiyordu. Hoess ( Auschwitz´ın kumandanı ) ve Mengele ise gayet memnun seyrediyorlardı…

Suçsuz binlerce kurbanlarına uyguladığı psikolojik ve bedensel işkencelerin sayısı ve büyüklüğü her ortaya çıkan yeni olayla gittikçe artıyor. Psychoanalist, Dr.Tobias Brocher düşüncelerine göre, acı vermekten değil, ölüm ve hayat arasında karar veren yetkili kişi olmaktan, bu güce sahip olmaktan zevk alıyordu.

Bir Caninin Sonu

Dr. Josef Mengele 17 Ocak 1945´te Rus ordusunun Almanya´ya girmesiyle Auschwitz´den kaçtı, Arjantin’e yerleşti ve neredeyse unutuldu. 

17 Ocak 1985´te Auschwitz´den canlı kurtulan birkaç kişinin orayı ziyaretleri ve hatıraları sayesinde tekrar gündeme geldi. Bir anda bütün Dünya televizyonlarında ona dair haberler ve görüntüler gösterilir oldu ve herkes yaşanan vahşeti öğrendi. Arama çalışmaları yeniden başlatıldı. 31 Mayıs 1985´te Mangele´nin eski bir arkadaşı ve Avrupa´daki bağlantı noktası olan, Hans Sedlmeyer´in evine yapılan baskın sırasında yazdığı birkaç mektup ele geçirildi. Brezilya´da olduğu öğrenilmişti, yetkililere haber verildi ve bir hafta içinde yanında kaldığı aile ve mezarı bulundu. 1979´da boğularak ölmüştü. İskeletinin adlı tıpta incelenmesi sonucunda gerçekten o olduğu ortaya çıktı. 

Mengele´nin kurbanları uzun süre onun öldüğünü inkar edip, savaşta ve sonrasında eziyetini çektikleri bu kişiden intikam alma zamanının gelmesini bekliyorlar. Ama Mengele uzun zaman üzerinde hâkimiyet kurmaya çalıştığı şeye yenilmişti – Ölümün kendisine.

Popüler İçerikler

Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman