Demokrasi Tarihimizde Dünden Bugüne Siyasi Söylemlerin Değişmediğini Gösteren 3 Örnek!

Ülkemiz 1876'dan beri meclisli yönetime ve 1950'den bu yana da serbest seçimlere alışıktır. Bazı zamanlar, özellikle seçim atmosferlerinin de etkisiyle toplumu geren ve tarihe hoş bir kayıt bırakmayacak söylemler olmaktadır. Fakat ortada can sıkıcı bir başka durum var ki o da bu durumun eskiden beri aynı oluşu gerçeğiyle karşılaşmak...

Hafızaları tazelemek için ilk örnekte 1957 seçimlerine gideceğiz.

1950'de iktidarı devralan Demokrat Parti ve Adnan Menderes, 1954'de %57 gibi cumhuriyet tarihimizdeki rekor bir oy oranıyla 2. defa seçilmişti. Fakat bu 2. dönem beraberinde zorlukları da getiriyordu. Muhalefet bir araya gelmeye başlamıştı, ekonomi düşüşteydi ve sınırsız iktidarın kuvvetiyle DP en ufak eleştiriye dahi tahammülsüz duruma gelmişti. Biraz da muhalefetin ittifak halinde seçime girişini önlemek amacıyla, 1958 seçimleri 1 yıl erkene alındı.

Menderes 1957 seçimlerine giderken nasıl bir söylemi benimsemişti?

Görüldüğü üzere Başvekil Menderes seçim politikasını CHP ve İnönü üzerine kurmuştu. Arada sırada Cumhuriyetçi Millet Partisi ve Hürriyet Partisi gibi diğer muhalefet üyelerini de hedefine alıyordu. Fakat ana konu İsmet Paşa idi. Buna karşılık Paşa, yaşlılığının da etkisiyle Başvekil ile laf yarışına giremiyor, yalnız düşük perdeli açıklamalar yapıyordu. Bu seçimler sonucunda DP yeniden tek başına iktidar olduysa da oyları %10 kadar düşmüştü.

İkinci örnek, aslında birçok sert söylemiyle hatırlanan Kenan Evren.

12 Eylül 1980'den itibaren hem Devlet Başkanı, hem Genelkurmay Başkanı hem de Milli Güvenlik Konseyi başkanıydı. Demokrasiye yapılan bu askeri müdahaleden 2 yıl sonra yeni anayasa hazırlanmıştı ve 7 Kasım 1982'de halkoyuna sunulacaktı. Evet denildiği takdirde, Kenan Evren de 7. Cumhurbaşkanı seçilecekti.

Bu ortamda Evren, kuvvet komutanlarını da yanına alarak mitingler düzenliyor ve halkı referandumda evet oyu vermeye çağırıyordu. Son sözü ne miydi?

12 Eylül öncesi demek, her gün istisnasız 20'ye yakın kişinin öldüğü, banka soygunlarının ve bombalı saldırıların düzenlendiği, asayişin sağlanamadığı bir ortam demekti. Neticede 8 Kasım sabahı seçim sonucu %92 evet idi.

Demokrasi tarihimizdeki ağır siyasi söylemlere son örneğimiz de 1987 yılından...

image.yenisafak.com

1982'deki referandumdan 1 yıl sonra genel seçimler yapılmıştı. Eski partiler kapatılıp liderleri siyasi yasaklı olduğundan hiçbiri bu seçimlere katılamamış, Turgut Özal'ın yeni kurduğu Anavatan Partisi tek başına iktidara gelmişti. Fakat iktidarın ilk döneminin sonlarına doğru eski liderler yeniden siyasete atılmak istiyorlardı. Meclisten bir kanunla yasakların kaldırılması istendiyse de Turgut Özal referanduma gidilmesini tercih etti ve halktan hayır oyu istedi.

Siyasi yasakların kaldırılmasını isteyen muhaliflere karşı Özal, nasıl bir söylemde mi bulundu?

Özal'ın Haçlı cephesi olarak tarif ettiği evetçiler Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Alparslan Türkeş ve Necmettin Erbakan'dı. Seçim sonuçları birbirine çok yakındı ve sadece birkaç bin oy farkla evet çıktı. Böylece 12 Eylül'ün kapanılan partileri yeni isimlerle, liderlik koltukları ise aynı yüzlerle tekrar siyasete dönmüştü.

Netice itibarıyla görülüyor ki siyasetimizin her devrinde uç örnekler ve yakışıksız açıklamalar olmuştur.

Üzüntü veren ve can sıkan ise, dünden bugüne onca yıl geçmiş olmasına rağmen geçmişteki hatalardan ders alınmaması ve hiçbir şeyin değişmemesi gerçeğidir.

Popüler İçerikler

Tebliğciler Yine Ortaya Çıktı: Bu Kez Milli Piyango Bileti Satıcısını Taciz Ettiler
Görüşme Esnasında Erkeğe Maddi Sorular Sorulmasını Destekleyen Kadın Tepkilerin Odağında
Serdal Adalı, Ricardo Quaresma'ya Jübile Yaptıracağı Tarihi Açıkladı
YORUMLAR
13.03.2019

Listede 74 ve 77 Seçimleri de olabilirmiş bence.

19.03.2019

Üç seçimde üç sağ liderin sloganını içerik yapmışsın. Olmamış.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ