- Kasım başında seçim var. Tablonun çok değişmeyeceği tahmin ediliyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Demirtaş: Yani tabi çok kısa bir süre geçti. 7 Haziran'dan bu yana Türkiye toplumunun bir anda eğilimini değiştirmesini beklemek de çok doğru değil, gerçekçi değil. Sonuçta 7 Haziran'dan bu güne ne insanların tümüyle ideolojik yapısını, siyasi eğilimini değiştirecek bir zaman geçti, ne de bu tür olaylar yaşandı. Evet, dramatik bir şekilde Türkiye şiddete doğru kaydı fakat bu oy eğilimlerinde çok büyük bir değişikliğe tekabül etmez diye öngörüyoruz. Aşağı yukarı aynı sonuçlar çıkar.
- Peki 2 Kasım sabahı ne olacak?
Demirtaş: 7 Haziran'dan sonra seçim sonuçlarını kabul etmeyen biz değildik. Seçim sonuçlarını kabul etmeyen Cumhurbaşkanımızın kendisiydi. Aslında, hiçbir şekilde inanmak istemedi buna. Kendisi tek başına Türkiye'de bir hegemonya kurmak istiyordu. 'Halk tarafından ihanete uğradım' diye düşünüyor. 'Ben Türkiye'ye bu kadar iyi işler yaptım ve bana az oy verdiler. Bu işte bir yanlışlık var' dedi. Eminim ki etrafındakiler de onu yanılttı ve dediler ki 'Bir daha seçim yapılırsa, HDP'nin silah zoruyla, kandırarak ya da dış güçlerin desteğiyle aldığı oyların hepsini geri alırız ve tek başına iktidar oluruz'. O da ikna oldu ve Türkiye'yi erken seçime götürdü. Ama hiçbir şeyin değişmediğini görüyor çünkü biz silah zoruyla oy almadık, kimseyi kandırarak oy almadık. Biz artık Türkiye'nin ana siyasi akımlarından biriyiz ve Türkiye bir arada yaşamak istiyorsa, bizi dışlayarak, bize oy verenlere küfür ederek, hakaret ederek, ötekileştirerek bir arada yaşayamaz. Türkiye'de İslamcılar var, bir gerçektir, Milletçiler var bir gerçektir, Ulusalcılar var, Kemalistler var bir gerçektir. Kürtler, Aleviler ve solcular var, bunlar da bir gerçektir. Hangisini dışlarsanız, ülkede huzuru bozan bir dengesizlik yaratmış olursunuz. Dolayısıyla 2 Kasım'dan itibaren herkes, Cumhurbaşkanı da, oluşacak yeni koalisyon da bu gerçekleri kabul etmek zorunda kalacak ve Türkiye için eminim daha iyi olacaktır.
'Koalisyon, tansiyonun düşmesine yardımcı olur'
- Peki bu dönemde, 2 Kasım'dan sonraki dönemde birbirini dinleyen insan, blok sayısının çok az olduğu, çok gergin, kamplaşmaların olduğu bir ortamda siz normalleşmeye nasıl bir katkıda bulanacaksınız?
Demirtaş: Biz koalisyonun Türkiye'ye iyi geleceğini düşünüyoruz. Hem siyaset arenasına, hem de topluma. Yukarıda yani makro düzeyde, birlikte çalışma, birlikte ülkeyi yönetme, sorunlarla birlikte baş etme kültürünü geliştirirse bu sokakta da tansiyonun düşmesine yardımcı olacaktır. Bu nedenle biz her şeye açığız. Bize bir adım yaklaşana biz on adım yaklaşmaya hazırız. Sonuçta siyaset bir kin, intikam, öç alma mekanizması değil, sorun çözme aracıdır ve biz onun için siyasetteyiz. 2 Kasım'dan itibaren Türkiye'nin sorunlarını çözmek için diğer bütün partilerle diyaloğa açık olacağız, ülkeyi yönetmeye açık olacağız. Zannedersem zaten bir koalisyon seçeneği şu veya bu şekilde çıkacak, ülkeyi yönetecek. Bu, dediğim gibi her halükarda paylaşmak, temenniyi paylaşmak, yönetimi paylaşmak, gücü paylaşmak, sorumluluğu paylaşmak kamplaşmayı bir ölçüde en azından en aza indirecektir.
- Kanın döküldüğü çatışmaların yaşandığı bir dönemde çözüm süreci nasıl canlandırılacak? Kafanızda bir eylem planı var mı?
Demirtaş: 1,5-2 yıllık bir deneyimimiz oldu. Müzakere dönemimiz oldu. Yani bunun eksileri var, artıları var. Doğru yapılan şeyler var, yanlış yapılan şeyler var. Buradan yola çıkarak yeni bir sürecin başlatılması lazım. 'Neydi eksiklerimiz?' geri dönüp baktığımızda; daha şeffaf bir süreç olmalıydı, kamuoyu olanı biteni daha iyi bilmeliydi, duymalıydı, gizli kapaklı işler çeviriliyormuş gibi bir hissiyat oluşmamalıydı. Dolayısıyla yeniden başlayacaksa, şeffaf olmalı. Konuşulan şeyler kamuoyu tarafından, parlamento tarafından bilinmeli. İkincisi parlamento daha aktif rol oynamalı. Yani bu iş parlamentonun işidir. Yasa, anayasa yapım süreci, bunu yasal güvenceye bağlamak parlamentonun işidir. Dolayısıyla parlamentoda oluşacak, bu işe katkı sunacak komisyonlar, hangi parti üye veriyorsa, onlar aracılığıyla yürütülmelidir. Sadece tek bir partiye, iktidar partisine mal olmamalıdır.