Değerler, mutluluğumuzun yapıtaşlarıdır. Sosyal çevremizde, ailemizde, iş yerlerimizde değer uyuşmazlığı olduğunda bir dengesizlik yaşamaya başlarız. Özdeğerlerimizle uyuşmayan, bizlere dışarıdan dayatılan değerleri benimsemeye çalıştığımızda ruhumuz adeta kara bir dumanla kaplanır. Bu duman bizim nefes almamızı, yönümüzü bulmamızı zorlaştırır. Ancak hayatımızı idame ettirmek için de neredeyse her gün özdeğerlerimizle çatışırız.
Örneğin, iş yerinde bir arkadaşımız haksız yere işten çıkarılsa bile ödememiz gereken faturaları, kiramızı ya da çocuğumuzun okul masrafını düşünüp sessiz kalırız. Oysa biz, “Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır.” sözünü düstur edinmişizdir. Adalet değerimiz bize yapılan haksızlık karşısında ses çıkarmamızı söyler. Hayat şartlarıysa tam tersini. Ve biz bu iki uç arasında sıkışıp kalırız. İşte buna “değer çatışması” denir ve bu çatışmaları yaşadığımızda maalesef o çok meşhur kişisel gelişim kitaplarında olduğu gibi lüks arabamızı satıp inzivaya çekilemeyiz, değerimize sahip çıkıp istifayı basamayız. Ancak istifa edip gidebilecek olsak bile, çekip gitmek en kolay yolu seçmektir. Çünkü çekip giderek çatışmadan kaçmış oluruz. Bir süre sonra da bu bizde bir davranış kalıbına dönüşür ve tüm çatışmalardan kaçmaya başlarız.
Hayatımızın her anında, ne iş yaparsak yapalım, nerede yaşarsak yaşayalım değer çatışmalarından kaçamayız. Tüm bu çatışmalardan kaçmak için kendimizi bir mağaraya kapatsak bile insanlık için bir şey yapmak ihtiyacımız, eylemsizlik halimizle çatışır. Bu nedenle, çatışma karşısında yapılacak ilk şey çatışmayı kabul etmektir.
'Başkalarını tanımak akıllılıktır; Kendini tanımak bilgeliktir. Başkalarını yönetmek kuvvettir; kendini yönetmek iradedir.' - Lao Tzu.
İsviçreli psikiyatr Carl Gustav Jung’un persona kavramında anlattığı gibi, bizler maskeleri olan varlıklarız. İş yerinde, ailemizin yanında, arkadaşlarımızla eğlenirken farklı sosyal maskeler takarız. Bu maskeler bizim varlığımızı sürdürmemiz için elzemdir. Ancak kimi zaman maskeyle gerçek kişiliğimiz arasındaki fark, değerler nedeniyle açılır ve çatışmalar ortaya çıkar.
Böyle bir durumda maskemizi atıp gerçek kimliğimize mi sahip çıkmalıyız, yoksa değerleri bir kenara bırakıp maskemizle devam mı etmeliyiz? Bu durumun çözümü, çatışmayı kabul edip yönetmektir. Bu da ancak güçlü bir özfarkındalık geliştirmekle mümkün olur. Bugün taktığım maskeyle hangi değerim çakışıyor? İşte bunu iyi bilmemiz gerekir.
Güçlü bir özfarkındalık geliştirirsek her türlü çatışmaya korkmadan girer, bu çatışmaları kolayca yönetebiliriz. Çünkü o gün bizi çatışmaya sokan maskenin altında, gerçekte kim olduğumuzu iyi biliriz.
Ve en başında da söylediğimiz gibi, kendini iyi bilmek hayat yolculuğumuzda önümüzü aydınlatır.
Web
Instagram
X
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio