Dedikodu dünyanın her yerinde olumsuz bir anlam taşısa pozitif yönleri yok değil. Hatta dedikodu yapmanın bizlere belki de inanamayacağınız kadar çok faydası da var! Dil bilgisini geliştirmesinden tutun da empati kurmayı öğretmesine kadar birçok iyi yönü olduğunu bilim insanları bizzat kanıtlıyor. Gelin dedikodunun insanlığa faydalarını beraber inceleyelim! 👇
Her ne kadar hak verilecek bir yanı olsa da insanlar günlük hayatlarında fikirleri pek de tartışmıyor. En zeki insan bile arkadaşları ve ailesiyle başına gelenleri ve sorunlarını paylaşıyor. Dolayısıyla dedikodu da günlük yaşamın vazgeçilmez parçası haline gelmiş durumda, ister kabul edin ister etmeyin! Peki dedikodunun geçmişten bugüne insanlığa faydaları neler? 👇
Dil; diğer insanlarla olan iletişimimizi sağlayan ve öğrenmek, öğretmek gibi yetenekleri edinmeyi mümkün kılan bir unsur. Duygu ve düşünceler de dil sayesinde gelişiyor. Tüm bu görevleri üstlenen dilin ise yakıtı dedikodu! Atalarımız dedikoduyu sosyalleşmek amacıyla kullanıyordu. Şimdikinden daha geniş gruplar halinde yaşayan insanlar için dedikodu yapmak edinilen bilgilerin işlenmesini kolaylaştıran bir olguydu.
Araştırmacılar dedikodunun sadece olumsuz yönlerine odaklanmamak gerektiğini belirtiyor. Eskiden iletişimin kalbi olan dedikodu sayesinde hayatta kalmak insanlar için daha kolaydı. Bağ kurmak için dedikoduyu kullanan atalarımız böylece bilginin daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlıyordu. Değerli bilgilerin bu şekilde yayılması toplum olarak insanların işlevselliğini artırıyordu.
Kültürel öğrenme; zamanla gelişen ve toplumda neyin kabul görüp neyin görmediğini belirleyen unsurları ifade ediyor. Dolayısıyla toplumun etik anlayışı gibi konular bu yolla ediniliyor. Dedikodu ise bunun bir kanıtı çünkü insanlar birbirleriyle deneyimlerini paylaştıkça kültürel öğrenme gelişiyor. Örneğin bir kişinin sürekli yalan söylediği yayıldıkça toplum ona karşı tavır alıyor ve insanlar arasında yalan söylemenin kötü olduğu anlayışı doğuyor.
2012'de yapılmış bir çalışmaya göre insanlar dedikoduya pasif veya aktif olarak katılıyorlar. Deneye katılanlardan, başkasının ahlak dışı eylemlerini dinleyenlerin nabızlarının hızlandığı tespit ediliyor. Aksine kendi başından geçen olayı anlatan katılımcıların ise nabızlarının yavaşladığı ve sakinleştikleri gözlemleniyor. Dolayısıyla stresli durumlarda bunu biriyle paylaşan kişilerin yani dedikoduya aktif olarak katılanların hızla sakinleştiklerini söylemek mümkün.
Bir çalışmada topluluk içinde bencil davranan kişilerin dedikodu yoluyla çabucak belirlendiği ve topluluktan dışlandığı fark edilmiş. İncelenen gruplar arasında katılımcıların sohbetler aracılığıyla kimin topluluğun faydasına çalıştığı ve kimin kendi çıkarı için çabaladığını tespit edebildikleri gözlenmiş. Bu durum örneğin iş yerlerinde sık gözlemlenen bir şey ve ofis hayatına oldukça faydalı.
Bir ilişkide en önemli şeyin güven olduğu su götürmez bir gerçek ve dedikodu yapmayı tercih ettiğiniz kişiler genelde güven duyduğunuz insanlar oluyor. Bir sırrınızı veya deneyiminizi paylaştığınızda o kişiyle olan yakınlığınız artıyor. Böylece dedikodu yapmanın yalnızlığı engellediği ve insanlarla yakınlaşmanın başka bir yolu olduğu söylenebilir.
İnsanlar arası iletişimin gelişmeye başladığı zamanlarda dil bilgisi pat diye kurulmamıştı. Birbirlerine basit komutlardan ziyade daha karmaşık olayları aktarmaya çalışırken zamanla dil bilgisi gelişmeye başladı. Dedikodunun burada oynadığı rolü tahmin edebilirsiniz!
Deneyimlerini paylaşan insanlar bunlardan ders çıkarmayı da öğreniyor ve zamanla diğer insanlarla daha kolay empati kurmaya başlıyorlar. Sizi üzen biri ile ilgili anılarınızı bir dostunuzla paylaşmak zorlu duygularla baş etmenizi kolaylaştırıyor ve utanç duygusunu bastırıyor.
Sıkıntılı bir durumda olan arkadaşınızın anlattıklarına yönelik fikir vererek ona destek olabiliyorsunuz. Benzer şekilde aynı durumda siz olduğunuzda sorununuzu paylaştığınız kişilerden çözüm odaklı cevaplar alabiliyorsunuz. Böylece iş ya da okul hayatınızla ilgili paylaşımlarınız size yeni bakış açıları sağlamış oluyor.
'MeToo' akımı gibi insanların bastırdıkları ve gizledikleri sorunları ortaya dökebilmesini, insanların suçlanmaktan ve yargılanmaktan korkmadan öne çıkabilmelerini sağladı dedikodu. Böylece dedikodu yapmaya olan bakış açısı da bir bakıma değişmiş durumda. Ayrıca pandemide yalnız geçirilen vakitler insanlara birbirleriyle oturup dedikodu yapmanın değerini de hatırlattı.
Unutmayın! Dedikodunun ayarını kaçırmak hiçbir zaman hoş karşılanan bir davranış değil; ayrıca zamanla çok yargılayıcı biri haline gelmenize sebep olabilir. O yüzden her şeyin fazlası zarar diyerek içeriğimizi sonlandırıyoruz.
Bu konuda siz neler düşünüyorsunuz? Haydi yorumlara! 👇
dedi kodu yapmak: 1 insanların dilini geliştirmez. dil bilimsel tartışmalarla ve yeni buluşlarla edebiyatla gelişir. 2 insanlar arasında ki bağı güçlendirmekten ziyade bozar kavgaların ve insanların birbirlerine önyargı ile bakmalarının yegane sebebidir. 3 Kültürel öğrenme tarih bilinci ile oluşur. geçmiş nesillerle gelecek nesillerin irtibatı dedikodu ile değil yaşlıların hikayeleri ve yeni nesile aktarımları ile gelişir. 4 stresi azaltmaz. stresi azaltmanın yolu beyni farklı düşünmeye iletmekten geçer. dedikodu ile anı tekrar tekrar yaşamak stresi arttırıp olayı taze tutar. 5 birliktelik duygusunu değil ayrımcılığı tetikler. 6 niteliğini değil özel hayatını ifşa eder. 7 gramer edebiyatla gelişir. 8 empati yeteneği vicdanla eş değerdir. dedikodu vicdanı zedeler... 9 sorunu çözmediği gibi derinleşmesine olanak sağlar. 10 toplumsal yada bireysel sorunların yüzeye çıkmasına değil derinleşmesine neden olur. 11 yapacağınız içerik batsın....