Dayı: Bir Adamın Hikayesi'nin Cevahir'i Ufuk Bayraktar'dan Olay Açıklama: Adım Çıkmış Adama Vuramadım!

Ezel dizisindeki 'Dayı' karakterinin gençliğiyle tanınan Ufuk Bayraktar'ın başrolünde yer aldığı Dayı: Bir Adamın Hikayesi filmi 10 Aralık'ta vizyona girdi. İzleyenlerden tam not alan aksiyon ve dram konulu filmde Ufuk Bayraktar'a güzel oyuncu Gizem Karaca eşlik ediyor. Dayı: Bir Adamın Hikayesi filmini anlatmak ve karakterlerinden bahsetmek üzere bir YouTube kanalına konuk olan ikilinin yaptığı açıklamalar ise herkesi şaşkına çevirdi. Daha öncesinde darp suçlamasıyla dava edilen ve hapse giren Bayraktar'ın röportaj esnasında 'Benim adım çıkmış, o adama vuramadım' demesi dikkatlerden kaçmadı. İşte detaylar...

Ezel dizisindeki Ramiz Dayı'nın genç hali rolüyle kendine hayran bırakan ve Dağ 2, Çanakkale 1915, Vatanım Sensin gibi pek çok başarılı projede de yer almış ünlü oyuncu Ufuk Bayraktar yeni projesini sevenlerine sundu. 'Dayı' rolüyle bütünleşmiş olan Bayraktar, senaryosunu Uğur Bayraktar ve Serkan Öztürk'ün yazmış olduğu 'Dayı: Bir Adamın Hikayesi' filminde başrol Cevahir'e hayat veriyor. Filmde Ufuk Bayraktar'a Gizem Karaca eşlik ederken ikili film hakkında konuşmak üzere katıldıkları bir YouTube kanalında dikkat çeken açıklamalara imza attı. İşte detaylar...

Haksızlığa Gelemiyoruz

Dayı: Bir Adamın Hikayesi filminin başrol oyuncuları Ufuk Bayraktar ve Gizem Karaca katıldıkları bir YouTube kanalında sorulara yanıt verdi. Kendilerinden bahsettikleri esnada farklı açıklamalarıyla dikkatleri üstlerine çeken ikili haksızlık ve zulme sessiz kalamadıklarını ve imkan dahilindeyse herkesin buna karşı çıkması gerektiğini belirtti. Filmdeki karakterlerini ve ikilinin partnerliklerini Filiz Akın ve Yılmaz Güney'in Umutsuzlar filmiyle denk tutan yorumlardan bahsedilince ikili:

'Onlar bizim büyüklerimiz. Belki onların yerini dolduramayız ama çıraklığını yapabiliriz. Bilmiyorum bu film belki kalfalık belgemiz olur. Bu yolda gidiyor olmak bile bir şeref. Benzetenlere teşekkür ederiz' dedi.

'Dayı' Yorucu Bir Süreçti

Filmin herkes tarafından merakla beklendiğinden bahsedilirken vizyonda olmasının nasıl hissettirdiği sorusuna Ufuk Bayraktar:

'Filmi çekeli iki yıl oldu. Çekimlerimiz pandemi dönemine denk geldi. Ama oyuncu olarak çok inanarak elimizden geleni yaptık. Tabii kameranın arkasında abim Uğur Bayraktar ve Serkan Öztürk'ün pandemi dönemini de kendi lehlerine çevirdiler ve filmi çok ince işledirler. İnsanların izlediğinde daha tatmin olacağı ve seveceği bir hale ulaştığını düşünüyoruz. Ama beklemesi yorucu bir süreçti. Şu an yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik.' ifadelerini kullanırken, partneri Gizem Karaca ise şöyle yanıt verdi:

'Çok çok güzel bir dünya kuruldu. Kostümleriyle ve platolarıyla inanılmaz bir dünya kuruldu. Aslında tam bir Yeşilçam'ı yansıtan ama daha modernize edilmiş bir film. Bence çok tatlı bir iş oldu.'

Babamızdan Esinlendi

Film hakkında detaylı bilgiler veren ikili 'dayı: Bir Adamın Hikayesi' nin melodram, mafya ya da kabadayı filmi içeriği olmadığından bahsetti. Ufuk Bayraktar kendi karakterini açıklarken:

'60'lar, 70'ler, 80'lerde kabadayılık diye bir kavram vardı. Onlar adalet ve merhamet terazisiyle yaşayan insanlardı. Şimdi başka bir şeye dönüşmüş olabilir. Ama abim bu filmi yazarken babamızdan esinlendi. Bu hikayede adalet ve merhamet terazisiyle yetişmiş bir çocuğun, şehre geldiğindeki bir dostluk ve çok derinlerde yaşadığı bir aşkın içinde kendisini bulmasıyla yaşadıklarını anlatıyor. Tabii bunları anlatırken geldiği noktadaki olaylar onu bambaşka bir dünya götürüyor…' dedi. Gizem Karaca ise karakterini çok sevdiğinden bahsederken şu ifadeleri kullandı:

'Bu sırada ben plak çıkarmaya çalışan, şirin şirin ortada dolaşan, abisinin kanatları altında olan, hayalleri peşinde koşan cıvıl cıvıl bir kızı canlandırıyorum. Kendim gibi enerjisi yüksek birini oynuyorum. Bu yüzden çok keyifliydi. Çok dallanabilecek ve çok rahat oynayabileceğim bir karakterdi. Hayalleri peşinden koşarken hiç beklemediği ve belki de hiç hayalinde olmadığı tarzda bir aşk yaşamaya başlıyor. Ve aslında hayallerini gerçekleştiren bir adam karşısına çıkmış oluyor.'

Yılmaz Güney'e Benzetiliyor

Oyuncu Ufuk Bayraktar kendisini Yılmaz Güney'e benzetenler sorulunca durumdan memnun olduğunu ifade ediyor:

'Ne mutlu bana ama Yılmaz abi gönlümüzde. Ama hiç kimse giden birinin yerini dolduramaz. Onlar bizim büyüklerimiz. Belki onun yerini dolduramayız ama çıraklığını yapabiliriz. Bilmiyorum bu film belki kalfalık belgemiz olur. Bu yolda gidiyor olmak bile bir şeref. Benzetenlere teşekkür ederim.'

Cezaevi Bana Pek Çok Şey Öğretti

Daha öncesinde cezaevine girmiş olan oyuncu Ufuk Bayraktar'a bu deneyimin filmde herhangi bir konuda yardımcı olup olmadığı sorulunca şöyle yanıt verdi:

'Hayatın her alanında bir şey gidiyorsa yerine başka bir şey katılıyordur. Hep aklımızda bu filmi yapmak vardı. Çünkü dışarıda gençlerin hep böyle taleplerini görüyorduk. Ceza evi süreci başladığında abimin içine de bir şevk düştü. Biraz da beni içeride motive tutmak için yazdılar. Bende çok yazdım, çizdim, okudum. Çıktıktan sonra çekmek için hemen ikna olmadım. Çünkü nasıl yaparız bu işi diye kaygı duymaya başladım. Ama o sürecin büyük bir etkisi var.'

Partneri Gizem Karaca kendisine 'Aslında her şey bir deneyim ve onlardan da besleniyorsun… Her şerde bir hayır dedikleri bu oluyor sanırım…' şeklinde destek olunca Bayraktar bu duruma 'Evet birkaç kez gördüm oraları. Her yere üniversite gibi bakarım. İki insanın tartışmasını izlerken bile oradan çıkartacağınız ders bir üniversite eğitimi gibidir. Ceza evi de bunun en üst noktasıydı.' şeklinde yanıt verdi.

Adım Çıkmış O Adama Vuramadım

Daha öncesinde iki genci darp ettiği iddialarıyla hapis yattığı ortaya çıkan oyuncu Ufuk Bayraktar böyle bir ana şahitlik ettiğini ve duruma karşı istediği gibi tepki gösteremediğini şu ifadelerle açıkladı:

 'Bir adam köpeğe sopa fırlatıyordu. Ona,  'Oraya gelirsem o sopayı kafanda kırarım' dedim'. Rol arkadaşı Gizem Karaca 'Hayvanlara karşı benim de çok büyük bir zaafım vardır biliyorsun. Ben olsam o sopayı ona kesin geri fırlatırdım' şeklinde duruma yorum yaparken, Ufuk Bayraktar 'Benim adım çıkmış. Bu yüzden, o adama vuramadım. Ama mutlaka sözümü söylerim. Gizem'de de aynı şey var. Çünkü bir şey gördüğümde söyleyemezsem yaşamanın bir anlamı kalmıyor. Çünkü gördüğümüz, duyduğumuz her şeyden kendimi sorumlu hissediyorum. Gördüğüm her şeyden sorumluyum deyip gidip bulaşmak zorunda değilsin ama eğer bir yerde biri bir köpeğe vuruyorsa, zorda kalmış birisine tekme atıyorsa veya haksız yere birini iki üç kişi eziyorsa buna zor demeyeceksen o zaman niye varsın ki?' şeklinde cevap verdi.

Haksızlığa Uğradık

Uğradıkları en büyük haksızlıklardan bahsederken Ufuk Bayraktar çarpıcı açıklamalara imza attı:

'Geçmişimde iyi şeyler de yaptım, kötü şeylere de sebep olmuş olabilirim ama pişman olmak için vakit yok. Yani hayat devam ediyor. Biz iyilerimizi çoğaltıp, eksik taraflarımızı törpüleyerek, olgunlaşarak yaş almaya devam ediyoruz.'

Gizem Karaca ise kendi hayatından bahsederken şu ifadelere yer verdi:

'Tabii ki herkes gibi haksızlığa uğramışlığım var. Hala da uğruyoruz. Fakat sonrasında bir daha, bir şekilde iyi tarafından bakarak o haksızlığa uğramamayı öğreniyorsun. Ders almaya çalışıyoruz.'

Her Yaşla Evriliyoruz

Hayatlarının ve olgunluklarının hangi döneminde oldukları sorulunca eskiden yaptıkları ve şuan yapmadıkları yaşantılarındaki değişikliklerden bahseden ikiliden Ufuk Bayraktar:

'Her şey yaşla beraber etrafımızda dönüyor. Artık 40 yaşındayım ve doğru bir olgunluk yaşında olduğumu düşünüyorum. Deryanın içimde bu şekilde evrildiğini hissediyorum. Zaten insanın dönüşümü de hiçbir zaman bitmiyor. İçimizdeki hücreler bile her saniye yenileniyor. Yani değişim devam ediyor. Önemli olan bunu iyi tarafından olgunlaştırmak. O agresif tarafı daha törpülü tutmak. Çünkü adaletsizliğe müdahale etmek tamam ama Gizem'in de dediği gibi müdahale edebildiğin yerde yapman lazım. Yoksa şurada şimdi çıkayım dışarıda bin tane adaletsizlik görürsün. Yetebildiğimiz kadar, sözümüzü söyleyebildiğimiz kadar insan olmak sanatının herhalde en büyük özelliklerinden biri. İyi ve güzel olan şeyleri doğru bir lisanla karşı tarafa aktarabilme sanatıdır bence doğru insan olabilme sanatı. Biraz bunu yapmaya çalışıyorum.' şeklinde konuştu.

Herkes Çıkarlarıyla Yaşıyor

Dayı: Bir Adamın Hikayesi filminin Hatice'si Gizem Karaca röportaj esnasında eski dostluklardan ve arkadaşlıklardan konuşurken insanların ve toplumun ne denli değişmiş olduğunu kendi bakış açısından şu ifadelerle anlattı:

Açıkçası ben çekerken şunu düşündüm, her şey ne kadar naif, ne kadar minimal, herkes daha kibar, o dönem hayaller bile daha toz pembe ve netmiş. İnsanlarda şimdiki gibi bir duygu karmaşası yokmuş. Böyle bir şeyin içinden çıkınca. Keşke biraz daha bunlar devam etse diyorsun. Çünkü o zamanlar saygı, aile, birlik, kardeşlik çok önemliymiş. Şimdi herkes birbirini satıyor. Kim arkadaşın, kim dostun bilmiyorsun. Herkes kendi çıkarları için yaşıyor. Ama o dönem enteresan tatlı bir naiflik varmış.

Yetiştiğimiz Dünya Toz Pembe Değildi

Oyunculuğu hangi racona göre yaptıkları sorulunca Ufuk Bayraktar:

'Yazılan bir hikâye var. Orada zaten oluşturulmuş bir duygu durumu var. Karşılıklı o diyaloglar okunduğu zaman ortaya çıkıyor. Ama benim için Kabadayılık anlayışı bir terazidir. O terazi de bir adalet ve merhamet duygusunu katarak elimden geleni yapmaya çalışıyorum.' açıklamasını yaptı. Uzun yıllardır oyunculuk sektöründe yer alan Gizem Karaca ise 'Aslında bu film biraz Kabadayılık algısını da yıkıyor. Kabadayı denince herkes asan kesen birini hayal ediyor belki ama burada biraz daha duyguya önem verildi ve aslında bu bir duygu filmi.' ifadelerini kullandı.

İnsanlar Önünde Ceket İliklerdi

YouTube kanalındaki röportaj esnasında 'Ufuk bu film babanın hikâyesinden esinlenerek ortaya çıktı ama bir kesimde bir kafa karışıklığı var sanırım. Baban kabadayı mı mafya mı tartışmaları yapılıyor. Buna ne diyorsun?' sorusu yöneltilince Ufuk Bayraktar şu ifadeleri kullandı:

Şöyle söyleyeyim; biz babamın silahını 20 yaşımıza kadar görmedik. Üç kardeş biz özel okulda okurken kirada oturmaya devam ettik. Tüm kazandığı parayla çocuklarım okusun diye uğraştı. Ben böyle bir dünyadayım onlar bu dünyaya girmesin diye uğraştı. Hiçbir zaman biz buranın ağasıyız diye konuşmayan bir adamdı. Her zaman evde şarkılar söyleyen, kız kardeşimin tepesine çıkıp kelinde darbuka çaldığı bir adamdı. Ama dışarıda insanlar önünde ceketlerini ilikliyordu. Ben de babamdan neden çekindiklerini hep merak ederdim. Meğerse babam dışarıda adaletsiz bir şey gördüğünde gerektiğinde kafasını gözünü kırıyormuş. Ama bize karşı ödevlerimizi, derslerimizi takip eden, hediyeler alan bir adamı.

Prensesler Gibi Yetiştirildim

Rahat bir yaşam sürdüğü ve ailesi tarafından prensesler gibi yetiştirildiği bilinen Gizem Karaca'ya filmdeki rolü hakkında soru sorulurken yabancısı olduğu bu dünyayı nerelerde deneyimlediği soruldu. Güzel oyuncu şu cevabı verdi:

Evet öyle yetiştirildim fakat iş hayatına atılınca belirli insanlar tanıyorsun ve belirli hikâyelere şahit oluyorsun. Aslında söylediğin gibi hiç te toz pembe bir hayatta yetişmedim.

Popüler İçerikler

Daron Acemoğlu'nun Atatürk Hakkındaki Yorumlarına Gelen Tepkiler
Galatasaray'ın Yıldızı Osimhen İçin Fenerbahçe Napoli ile Temasa Geçti
"Bana Bilmediğim Bir Şey Söyle" Akımına Gelen Tıkanan Muhabbeti Açmalık Bilgiler