Davutoğlu'nun konuşmasından diğer satır başları ise şöyle:
'Ankara'da güvenli bir yere gittik'
'Günler vardır bir asra bedel... 15 Temmuz öyle bir gündü. Bu gece karanlık olabilir ama yarın Türkiye aydınlık bir güne uyanacak demiştim. O gün üst üste iki düğüne katılmak üzere Ankara'daydık. Sonra olağanüstü haberler bize de intikal etmeye başladı. Koruma müdürümüze güvenlik tedbiri alması talimatı iletildi.
Güvenli bir bölgeye gittik. Güvenlik koruma amirimizin tanıdığı bir eve gittik. Cumhurbaşkanı ve Başbakanımıza ulaşmak için çabalarımız oldu. TV kanallarına gece boyunca demeçler verdik. Herkes kader gecesinde doğru yerde olmak zorunda. Özellikle yabancı kanallara, izahat eksikliği olduğunu gördüğümde, açıklamalar yaptık. Bir algı oluşturulmaya çalışılıyordu.
Sabah tablo netleşinceye kadar hepimiz ayaktaydık. Zor bir geceydi. Medya riski üstlendi. O gece bizim için bir onur gecesiydi. Büyük bir sarsıntıydı. Çoğunu tanıdığım komutanların enternesi söz konusuydu. Ordu, diyanet ve adliyeye güven yüzde 100 olmak zorundadır.
Bu yapı hem bürokrasiye sızması bakımından tehlikelidir hem de ürettiği adaletsizlik bakımından tehlikelidir. Ama en fazla da zihniyeti tehlikelidir. Böyle bir sapık zihniyet etrafında örgütlenen bir yapı var. Önce bu zihniyete savaş açmak lazım.
'Şüpheli isimleri pasif göreve getirdik'
Onların oyunlarını bozan bir bakıma 1 Kasım oldu. Cumhurbaşkanını seçtirmemek planları atıl kaldı. 1 Kasım seçimlerinde AK Parti tekrar demokrasi sınavından geçti. 2015 YAŞ'ı kritikti, orada bir güçleri kırılmıştı. Siyasi iktidarı 4 yıl boyunca değiştirmek mümkün değildi.
Dışişleri Bakanı'yken ofisim dinlendi. Bunu dinleyen alçak yapının hedefi çok açıktı. Suriye bağlamında Türkiye'yi suçlu yerine oturmak ve Şam rejimini aklamaktı. Geçen gün bu yapıya bağlı bir hakimin çekmecesinden çıkan iddianamede eğer darbe olsaydı. Bir numarada Cumhurbaşkanımız, iki numarada ben vardım. İçişleri Bakanımız, MİT Müsteşarı vardı. Suçlama terör örgütlerine yardım. Bu aylar öncesinden hazırlanan bir kumpas.
Dinlemenin faillerini o zaman çok araştırdık, bakanlık içerisinden olduğu kesindi. Şüpheli isimleri pasif göreve getirdik. Görevden aldığınızda mahkeme kararıyla geri dönüyordu. Bu nedenle kontrol altına alıyorduk.