Davos 2017 Zirvesinin Teması ‘Liderlik’: 8 Unutulmaz Liderden Alınacak 8 Kıymetli Ders

Tarih bizlere, yaşadığımız gezegen ve insanlığa hem fazlasıyla iyi, hem fazlasıyla kötü biçimlerde damgasını vurmuş pek çok olağanüstü liderin öykülerini sunar.

'Kusursuz liderlik' için tek bir sihirli formül bulup kitaplaştırmak mümkün olmasa da, dünya tarihine dönüp baktığımızda nelerin doğru, nelerin yanlış gittiğine dair pek çok isabetli çıkarım yapabiliriz.

Davos 2017 zirvesi bugün başlıyor. 100'den fazla ülkeden yaklaşık 3 bin siyasetçi ve iş dünyası liderinin katılımıyla gerçekleşecek zirvenin bu yılki konusu, 'Duyarlı ve Sorumlu Liderlik'. 'İyi bir lider nasıl olunur?' sorusunun cevabını sizlere Dünya Ekonomi Forumu'ndan derledik.

1. Liderlik kuşkusuz tatminkardır; egonuzu yerine getirir, sizi canlandırır. Ama aynı zamanda liderlik, 'yalnızlık'tır.

İnanç, hırs ve başarıya ulaşma kararlılığı, pek çok durumda arkadaş ve aile ilişkilerinizden feragat etmeyi, hatta bu ilişkileri feda etmeyi beraberinde getirebilir. Dünyamızın tarihi büyük liderlerin mutsuz çocuklarıyla doludur; ve bu bir nevi, 'büyük insan'lığın ortak paydasıdır.

1919 Paris Barış Konferansı'nda İngiltere'den David Lloyd George, Fransa'dan Georges Clemenceau ve ABD'den Woodrow Wilson'ın örneğin, üzerinde detaylıca dertleştikleri bir konu olduğu bilinir. Her 3 liderin de ortak noktası, en kıymetli desteklerini bile kaybedip yalnızlaştıkları halde yola devam edebilmiş olma becerileridir.

2. Ne olursa olsun kuvvetli kurumların desteği sizin yanınızda olmalıdır; üstelik bu 'kuvvetli kurumlar' sık sık değişebilir.

İster demokratik bir rejim olsun, isterse de otoriter; arkasındaki desteği ve dolayısıyla da sahip olduğu mevkiyi koruyup yeniden seçilebilmek her lider için önemlidir. Bu nedenle tüm liderler, örneğin asker ya da basın (hatta belki gizli servis, vb) gibi oluşumların desteğini kendi arkasına alabilmek için gereken her türlü çabayı gösterecektir.

Bismarck Almanya'yı yaratırken, herkesten fazla tek bir kişiye ihtiyaç duydu: Prusya Kralı Wilhelm. Bu kolay bir ilişki değildi üstelik - Wilhelm, Bismarck döneminde kral olmanın zorluğundan şikayet edip duruyordu. Ama bakanlığı döneminde kurduğu bu ilişki, sonradan kendisine imparatorluğu getirecekti. Demokrasilerde tüm siyasi liderler, çok fazla, ve de çok istikrarlı koalisyonlar kurmak zorundadırlar.

3. Liderlik iletişimciliği zorunlu kılar. Son derece etkileyici bir hitabet gücünüz olmalıdır.

Aslında bu, her şeyden önce 'kitleyi anlamak' anlamını taşır.

Britanya'nın gördüğü kuşkusuz en büyük hatiplerden biri olan Lloyd George bir keresinde şöyle söylemiş: 'Bir kitleye doğru kollarınızı kaldırır ve onları kendinize doğru çağıracak şekilde kollarınızı çekerseniz, artık onlar çocuklarınız olur.' Ve çoğu zaman, bir siyasi liderin karşısında duran kitlenin de tam olarak ihtiyaç duyduğu şey bu olur.

Ve elbette, söyleyecek bir şeye sahip olmanız inanılmaz bir fak yaratır. Roosevelt ABD'de başkan olarak işbaşına geldiğinde, ülke 1929'dan beri Büyük Buhran adı verilen tarihinin en büyük ekonomik çöküntüsü yaşamaktaydı; üstelik ülke kendisinin döneminde 2. Dünya Savaşına girdi. Roosevelt tam 4 kez başkan seçildi; bunun ikinci bir örneği bulunmuyor.

4. Tarihten ders almayı, 'bir bilene sormayı' öğrenmek zorundasınız.

Soğuk Savaşın belki de en zor dönemeci olan Küba Füze Krizi sonrası, Başkan John F. Kennedy, Rusya'ya karşı nasıl bir tavır alınması gerektiğiyle ilgili tüm danışmanlarının bütün farklı fikirlerini dinlemek konusunda ısrar etmişti. Aynı zamanda, Barbara Tuchman'ın Birinci Dünya Savaşının çıkış hikayesini anlatan klasik eseri 'The Guns of August'u okumuştu. Kitapta, liderlerin ne kadar kolay hata yapabildiği, aslında hiç istemedikleri halde nasıl bir anda kendilerini savaşın ortasında bulabildikleri anlatılır. Kennedy, doğru kararı tüm bunları bir süzgeçten geçirdikten sonra vermesi gerektiğini bilecek kadar sağ duyulu idi.

5. Sizi zorlayan gündelik konular bir yana, epeyce daha büyük resimleri de görüp yönetebilmelisiniz.

Tarih bilgisinin yardımcı olduğu yerlerden bir diğeri de budur. Hem oldukça benzer biçimlerde tekerrür edebildiğinden, hem de sıra dışı olasılıkları da önümüze sunabildiğinden derslerle doludur. 

Yine Bismarck'a ait bir başka ünlü söz: 'Bir devlet adamı aksiyon almadan önce mutlaka Tanrı'nın adım seslerini duymayı beklemelidir. Ancak ondan sonra, olayın yakasına yapışabilir.'

6. Güç tehlikelidir; belirli bir süre elinizde bulunduğunda işler tersine döner ve güç size sahip olabilir.

'Her şeye gücünün yeteceğini düşünmeye başlama noktası', liderliğin kırılma anlarından birisidir. Dünya hiçbir zaman hiçbir lidere, her istediği an her istediğini kafasına göre yapma imkanını vermeyecektir. 

1960'larda Amerika Birleşik Devletleri dünyanın en güçlü ekonomik ve askeri gücü idi. Kuzey Vietnam'ı kolayca ezip liderlerini pazarlık masasına getirebileceklerini düşünüyorlardı. Düşmanlarının (ve Vietnam müttefiklerinin) farklı düşünceleri olup olmayacaklarını merak dahi etmediler. O tarihte Savunma Sekreteri olan Robert McNamara, daha sonra bunun 'Bölgedeki insanların tarihi, kültürü ve siyaseti ile, liderlerinin kişilikleri ve alışkanlıkları hakkında son derece ciddiyetsizce düşünülmüş bir kötü karar' olduğunu söyleyecekti.

7. Kendi sınırlarınızın bilincinde olmadığınız nokta, kendi propogandanıza herkesten çok inanmaya başladığınız nokta olur.

Antik Roma'da başarılı bir lider ne zaman zafer yürüyüşü yapsa, bir köle arkasında durur ve kulağına 'İnsan olduğunu unutma' diye fısıldarmış.

Modern Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, kendini bilen ve sınırlarının farkında olan büyük ve ender lider ve kumandanlardan biriydi. 

Halbuki tarih, bunun tam aksi pek çok örnekle doludur. Yenilmez olduğuna yürekten inanan Napoleon, ve kendi propogandasının kurbanı olan Adolf Hitler ise bunlardan yalnızca iki tanesi.

8. Ve bir lideri bekleyen belki de en zorlu görev, liderliği devretmeyi bilmektir.

16. yüzyıl Kutsal Roma İmparatoru V. Charles'ın gönüllü olarak görevi bırakıp bir manastıra çekilmesi gibi örnekler, fazlasıyla nadirdir. 

Aşağı yukarı her lider, koltuğunu asla bırakmamakta ısrarcı davrandığı için, o güne kadar başardığı her şey bozulup tersine dönmeye başlayıncaya kadar, yani tutunabildiği noktaya kadar, tutunmaya meyleder. Yaşlanmış ve giderek zayıflamış Winston Churchill'in 1951'de halen başbakanlığa adaylık koyması (kaybetmesi) ise, sadece küçük bir örnek.

Popüler İçerikler

Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı
HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu
YORUMLAR
17.01.2017

"Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir. Cumhuriyeti ve onun gereklerini yüksek sesle anlatınız. Bunu yüreklere yerleştirmek için elverişli olan hiçbir durumu kaçırmayınız."

16.01.2017

Birileri şimdi oturmuş dertli dertli düşünüyordur, "Acaba ne yapsamda 9. olsam, yada 7'ye oynasam işler mi acaba?" falan diyordur.

17.01.2017

Winston Churchill iti Türk ve Atatürk düşmanı biri, nasıl unutulmaz lider olarak bahsedersiniz, çanakkalede yüzbinlerce insanımızı şehit etmiş, Türkleri aşağılayan bir bunağı övmeye, unutulmaz liderler arasına sokmaya yayınlamaya utanmıyormusunuz?

17.01.2017

Churchill hangi maddede övülüyor? Adam gibi okusana içeriği.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ