"Daha Önce Neden Kimsenin Aklına Gelmemiş ki?" Diyebileceğimiz 10 Politik Uygulama

Son zamanlarda sıkça karşılaştığımız, başarıyla uygulanan, bundan evvelki hükümetlerin kafalarını duvarlara vurmasına vesile olan 10 muhteşem siyasi malzeme kullanımı.

1. Yayın Yasağı

Bugüne kadar bu kadar etkili bir şekilde kullanılan bir politik araç görmemiştik. Köşeye mi sıkıştın, senin için sorun olabilecek mevzular mı dönüyor, bir şeyler açığa mı çıkacak, ne duruyorsun koysana yayın yasağını? Sabah & Atv ile ilgili soru önergesine yayın yasağı, Reza Zarrab ve Ebru Gündeş için konulan yayın yasağı, MİT yasası ile ilgili yayın yasağı, Suriye dinlemeleri hakkında yayın yasağı, 16 Mayıs 2014 Soma ile ilgili yayın yasağı, IŞİD'in rehin aldığı konsolosluk çalışanları için yayın yasağı, 17 Haziran 2014 Musul haberlerine yayın yasağı... Konuşulmasını istemediğin, kimse duymasın dediğin olaylar için anında, gece yarısı, sabahın 5'inde yayın yasağı koyuyorsun iş bitiyor. Sonra hadi kolaysa birisi haber alsın da görelim. 

Taksim Gezi Parkı direnişine canlı yayın yasağı, Reyhanlı için yayın yasağı, 17 Aralık 2013 operasyonuna yayın yasağı. Her şey millet için, vatan için.

2. Paralel Yapılanma

İyi her şey hükümete, kötü giden her şey paralel devlet yapılanmasına aittir. Bu zaman kadar şunun gibi kullanışlı bir araç bulamayan hükümetler oturup da cahilliklerine ağlasın. Böyle pratik, böyle kullanışlı, böyle her şeye giden başka bir yapı bulmanız mümkün değil. Canınız birini mi görevden almak istiyor? Birinin eleştirileri canınızı mı sıkıyor, biri sizin bir açığınızı mı buldu, kolayı var, paralel devlet deyin bitsin gitsin. Bakın Fadıl Akgündüz gibi dürüst bir iş adamı bile bu yapının kurbanı olabiliyor. Hatta gezi olaylarında paralelci polisler gençlere bile bile kötü davrandılar ki hükümet zarar görsün. Yoksa hükümet gezi olaylarını sağduyulu bir şekilde bitirmenin peşindeydi, ah şu paraleller yok mu...

3. Güncelleme

Rahmetli Özal, zamları milli maç öncesinde yapmak gibi bir çıkış aramıştı ama aklına zamlara 'güncelleme' demek eminim ki gelmemişti. Zamların milli maç öncesinde yapılması gibi basit bir noktadan geldiğimiz göz alıcı noktaya bakar mısınız lütfen? Bunlar zam değil güncelleme. Maliye bakanımız Mehmet Şimşek'e ait, tamamı 'bu artışları bir vergi artışı ve bir zam olarak görmemek lazım. tamamen güncelleme olarak görmek lazım.' şeklinde olan benzersiz açıklama.

Bizler de vatandaş olarak bir an için zam oldu diye öldük öldük dirildik, meğerse sadece güncellemeymiş oysa, bildiğiniz 'update' yani, korkacak bir şey yok hayatımıza devam edebiliriz artık.

4. Fıtrat

Yıllardır ne kayıplar, ne şehitler, ne canlar kaybettik. Hiçbirinin ardından bir yetkili çıkıp da 'Bunlar hep fıtrat olayı' demeyi aklına getirmedi. Bakın madenciler, askerler, subaylar, tersane işçileri, inşaat işçileri, mevsimlik işçiler, çocuk işçiler, vs. bir bir ölüyor ve biz öğreniyoruz ki bunlar fıtratmış. E hal böyle olunca hükümet ne yapsın? Kimin sözü geçer ki fıtrata hükümetin geçsin değil mi ama? Yabancı ülkeler bu fıtrat olayından bihaber oldukları için, bir sürü para verip güvenlik önlemi falan alıyor kerizler. Oysa biz 301 madencinin ölümünü tek kalemde fıtrat diyerek kapatabiliyoruz. Peki kadın erkek eşitliği, eşcinsel hakları falan ne olacak? Tabii ki 'FITRAT' soru mu şimdi bu?

5. Süreç

Düşün ortaya kimsenin içeriğini bilmediği, kendi çapında yürüttüğünü söylediğin, yıllardır diline pelesenk ettiğin ama muhalefet dahil kimseye hakkında bir şey söylemediği bir 'süreç' koyuyorsun, sonra da 'aman süreç var' diyerek kimseyi konuşturmuyorsun. Yahu bu ne mükemmel bir aklın ürünüdür? Nasıl bir ekmek yemedir Allah aşkına. Yoldan 1000 kişiyi çevirin, 'süreç nedir?' diye sorun, %80'i 'sürece zarar gelir' diye bu soruya cevap vermeyecektir. Şu etkinin büyüklüğüne bakar mısınız? İnsan bilmediği şeyden korkarmış lafının bu kadar güzel bir pratiği olabilir mi? Allah şu süreci bulandan razı olsun, sayesinde kimse bilmediği bir şeye zarar veririm diye konuşamıyor.

6. Acele Kamulaştırma

Devir hız devri, vakit nakittir devri. Sen şimdi iş adamına söz vermişsin, şuraya bir köprü, buraya bir viyadük, oraya bir AVM yaparsın demişsin, ama kendini bilmezin biri çıkmış 'efendim ben arazimi vermiyorum' demiş. Yani afedersiniz 3 kuruşluk arazisi için 3 milyonluk projeyi bitirebileceğini zannetmiş. Yahu Danıştay engelleyemiyor beni, sen kim köpeksin? E çözüm ne? İşte yine muhteşem bir aklın ürün 'acele kamulaştırma' giriyor devreye. Sanki iş adamının 3 milyonu devlet meselesiymiş, sanki o adam 3 milyon kazanmasa ülke batacakmış gibi garibin malını elinden zorla alıyor, eline 3-5 kuruş tutuşturup savıyorsun. Eskiden olsa mahkemesiydi, icrasıydı, falan filan aylar harcanacak bir konu 2 günde hallediliyor. Bu gelişmişlik, bu zeka, bu akıl değil de nedir, sorarım size?

7. Kentsel Dönüşüm

Acele kamulaştırmanın kuzeni. Kenti güzelleştiriyoruz diyerek yoksulu, garibi şehir dışına atıp, yerlerine zengin, şehrin dokusuna yakışır insanları yerleştirmenin en güzel yolu. 'E ama evleri satın alma hakkı öncelikli olarak oradan çıkanlara ait?' Tabii ya, öyle, mesela Sulukule'de yeni yapılan 1 milyon liralık evleri Roman vatandaşlarımız adeta kapıştı. Çünkü devletimiz onlara öncelik ve %20 indirim hakkı verdi. Hal böyle olunca 1 milyonluk evin, 800 bin olduğunu duyan Roman vatandaş göbek ata ata yeni evine yerleşti. Hem Roman vatandaşım kazandı, hem inşaat şirketi. Bunun neresi kötü.

8. Milli İrade

Kocaman bir alkış. Milli irade bu ülkenin kuruluşundan beri bu ülkede olduğu halde kimsenin aklına bunu kullanmak, demokrasi diyerek bunu yutturmak gelmemişti. Millet sana oy mu verdi? O zaman ülke 4 yıllığına senin, kimseye danışmadan, kimseye bir şey sormadan, sana oy verenlerin hassasiyetleri haricinde kimsenin hassasiyetini takmadan, kimseyi dinlemeden, istediğini asarsın, istediğini kesersin, istediğini satar, istediğini yıkarsın. Neden? çünkü millet sana oy verdi, milli irade mührü senin oldu. O mühür ki sarayı evin yapar, işsizlik fonunu cebin yapar, deprem vergilerini yolun yapar, dilini kemiksiz yapar. Milli irade kavramını bulan değil ama böylesine etkin kullanan arkadaşların alınlarını öpüyorum.

9. Milletin Malı

Sanırım milli irade lafını bulan arkadaşın bir sonraki icraatı da bu. Sen işsizlik fonundan çektiğin, milletin parasıyla, kendine 1000 odalı saray yaptır, bu devletin itibarıdır de, baktın olmuyor 'milletin malı' diyerek noktayı koy. Yahu arsa bizim, para bizim, mal da elbet bizim, ama oturan sensin? Bu nasıl olacak diyemiyorsun, çünkü dersen hemen karşına dikiliyorlar, bu milletin malı diyene. İşin garibi bunu diyen adamları o millet malına 100 metre yaklaştırmazlar ama olsun, bilmek yeter.

10. Vesayet

Hey be, vesayet kelimesini kendisi bile bunu kullanan arkadaşlar kadar sevmiyordur yemin ederim. İşin güzeli her şeyin bir vesayetinin olabiliyor olması. Askeri vesayet, yargı vesayeti, hukuk vesayeti, paralel vesayet, vs. aklınıza ne gelirse hepsinin vesayeti var ve muhalifleri susturmak için biçilmiş kaftan adeta. Devamında darbeci de dediniz mi karşıdakinin hapse girmesi bile işten değil. İşte politik zeka, işte işleyen akıl.

Bonus - Türban

Bomba mı patladı, kamuda türbanı serbest bırak, tape mi çıktı, lisede türbanı serbest bırak, yolsuzluk mu patladı, ortaokulda türbanı serbest bırak, dış politika sarpa mı sardı, türbanı serbest bıraktık edebiyatı yap, 1.3 milyara saray mı yaptın, 28 Şubat'ta türbanlı bacılarına neler olduğunu hatırlat...

Popüler İçerikler

Ahmet Kural'ın Başrolünde Oynadığı TRT Tabii Dizisi Gassal'ın Tanıtım Afişleri Tepki Çekti!
Aziz Yıldırım'ın Kızı Yaz'la İlgili Ahlak Dışı Paylaşım Yapan Kullanıcıya Tepkiler Büyüyor
Beşar Esad’dan İlk Açıklama: “Ülkeden Ayrılmayı ve İstifa Etmeyi Düşünmedim”