Daha Önce Duymadığınızı İddia Ettiğimiz Antik Yunan Toplumunda Normal Kabul Edilen 9 Garip Uygulama

Antik Yunan, teknolojik ve kültürel gelişmelerin temelini atarak tarihte önemli izlerle beraber diplomatik ve yenilikçi yaklaşımları ile Batı medeniyetleri üzerinde benzeri görülmemiş bir etki bırakmıştır. Bu önemli başarılara rağmen Antik Yunan'ın çoğu geleneği aynı dönemde yaşayan diğer ülkelerin insanları için anlaşılmaz olmuştur. Antik Yunan'ın insanlığa katkıları bugün çoğu kişi tarafından bilinse de bir medeniyetin karanlık taraflarının da olduğunu içeriğimizde gözler önüne seriyoruz. Meraklıları içeriğimizin devamına alalım!

1. Zinanın cezası ölümdür!

Antik Yunan'da şiddet suçları sıralandığında zina suçu, tecavüzü geçmekteydi. Pek çoğu için önemli olan birine tecavüz edildiği değil de, mülk sahibi birinin vasisine saldırmış olmaktı. Kurbanın avukatları bu suçu gündeme getirip suçu ispatladıklarında suçlu, bir para cezasıyla karşı karşıya kalırdı. Zina anlamını tam olarak karşılamayan bu kavram özgür kadınlarla cinsel birliktelik yaşamakla sınırlıydı ve erkeklerin seks işçisi veya köleler ile evlilik dışı birliktelik yaşaması yasaldı. Kadının baştan çıkarılması ise tecavüzden daha kötü bir suç olarak görülürdü.

Diğer yandan özgür bir kadının kiryosu yani efendisi gözetimindeyken baştan çıkarılması Antik Yunan'da moicheia denilen zina suçuna girerdi.

Antik Yunan döneminde aile en hassas kurum sayılırdı ve bu eylem Antik Yunanlılar tarafından aileye kötü etki eden bir hareket olarak görülmekteydi. Zina yapan kişinin vasisi onu suç üstü yakalarsa onu öldürme hakkına sahipti. Suçlunun anüsüne çeşitli işkence yöntemleri uygulanırdı. Ayrıca kasık bölgesindeki tüyleri yakılarak zina yapan kişiyi bu yöntemle feminenleştirip utanmasını sağladıkları düşünülürdü!

2. Hades'e ulaşmak için ön ödeme alınırdı!

Antik Yunan'da insanları öldükten sonra Styx nehrinden geçirip Hades'e ulaştıracağı düşünülen Charon adlı cine inanılırdı. Biri öldüğünde Charon'a  ödeme yapmaları gerektiği düşünülürdü. Ölüyü ağız veya ağız çevresine bir metelik koyarak gömerlerdi. Eğer bunu gerçekleştiremeyen biri olursa nehirden geçmesine izin verilmeden önce yüz yıl bekleyeceğine dair bir inanç vardı. Antik Yunanlarda cennet veya cehennem inancı yoktu. Ölümden sonra herkesin eşit miktarda acı çekeceğine inanılırdı.

3. İlginç festivaller Zeus'a kurban etme törenlerini de içerirdi!

Festivaller Antik Yunanların ilahi bir bağlantı için niyetlendiği ritüel ve kutlamalarla geçirdikleri özel etkinliklerdi. Atletik yarışmalar, adak törenleri, şatafatlı müzik performansları bu kutlamaları ritüel ve geleneklerden ayırırdı.

Bir Antik Yunan festivali olan Skirophorion, Atina takvimlerine göre yılın sonunda düzenlenirdi.

Akropolis'te, yaşayan hayvanlar Atinalılar tarafından Zeus'a kurban olarak sunulurdu. Araştırmalara göre önceleri öküzlerin kurban edilmediklerini fakat ilerleyen zamanlarda bu onuru onlara vermek gerektiğini düşünüp bu hayvan türünü de kurban etmeye başladıklarını göstermektedir.

4. Hastaya teşhis koyma yöntemleri de son derece sıra dışıydı.

Antik Yunan döneminde doktorlardan sıvıların tat ve kokularını çok iyi şekilde ayırt etmesi beklenirdi. Hasta bir insan  doktora gittiğinde mesela kusarsa, doktor onun kusmuğunu inceler ve hatta doğru bir teşhis olması için kusmuğun tadını bile bakardı. Bazı doktorların daha ileri gittiği de olurdu. Şöyle ki, hastanın idrarına da aynı yöntem uygulanırdı ve idrarın tadında incirle benzerlik bulunamazsa kişi hasta olarak görülürdü.

5. Terlerini gerçekten satıyorlar mıydı? İnsanın inanası gelmiyor!

Antik Yunan'da spora çok önem verilirdi. En iyi görüntülerine ulaşmak konusunda adeta takıntılıydılar. Erkekler iç çamaşırlarına kadar çıkarır, kendilerini yağlayıp olabilecek en az giysiyle spor yaparlardı. Türkçe karşılığı spor salonu olan gym kelimesi de Yunanca çıplak egzersiz okulu anlamına gelen gymnasion kelimesinden gelmektedir. Her büyük Antik Yunan kenti en azından bir spor salonuna sahip olmalıydı.

Orada çalışan erkeklerin vücuduna bakmak ise spor kültürlerinin olağan bir özelliğiydi.

Vücutları her bireyin kendilerini topluma gösterme şekliydi. Antrenmanlarından sonra Yunanlara özgü yarım dairesel bir şekli olan strigil aletiyle vücutlarındaki yağı ve ölü deriyi temizlerlerdi. Kazıdıkları vücut artıkları ise iksir olarak düşünülen ve rağbet görülen bir üründü. Düşününce bir tuhaf oldunuz, değil mi? Biz de...

6. Yunan mitolojisinde fitne ve fesat tanrıçası olarak bilinen Eris, bir kargaşa yaratmak için Peleus ve Thetis'in düğününde en güzele, yazılı bir notla elma fırlattı.

Eris törene davet edilmediği için sinirliydi. Hera, Athena ve Afrodit de elmada hak iddia eden tanrıçalardandı.

Truvalı Paris'in elmanın sahibi olarak Afrodit'i işaret etmesi de Truva Savaşı'na katkısı olan bir durum haline geldi.

O zamandan itibaren elma Afrodit ile bağdaştırıldı. Bunun sonucu olarak da halk ilgi duydukları kişiye elma vermeye başladı. Karşıdaki kişinin elmayı yakalaması da hislerin karşılıklı olduğunu gösterirdi.

7. Din adına kurban edilen hayvanlar bu kültürde de bir hayli fazla!

Eski kültürler, dini ayinler ve kurban etme ritüelleri yapardı. Bunlar insanlarla ilah arasında bir bağ kurduğu düşünüldüğünden Antik Yunan'da da yaygın bir uygulamalardı. Onlara göre, bu süreç içerisinde normal ve doğa üstü arasındaki karşıtlık ortaya çıkardı. Ritüelin odağı adak ve fedakarlık olurdu.

Kutsal yerlerin dışı da dahil olmak üzere, çeşitli ortamlarda özel veya halka açık olarak kurban sunulabilirdi.

Rahipler ise geleneklere bağlı olarak tapınaklarda kurban sunmaktan sorumluydu. Ancak aile reisi veya tapınak yetkilileri gibi diğer bilgili kişiler de bu görevi yerine getirebilirdi. Öküzler sadece yüksek sınıftan kişiler için ayrılırken keçiler, kuzular, domuzlar ve tavuklar da kabul edilirdi. Halk yıllarca iyilik ve kutsanma karşılığında Tanrılara birçok canlı kurban etti.

8. En çirkin bulunan kurban edilirdi!

Her Yunan kasabası pharkamos adı verilen en çirkin sakinini seçerdi. Tarım uygarlıklarında  kıtlık veya veba gibi sorunlar çıkınca bu kişiler günah keçisi ilan edilirdi. Çirkinden kasıtları ise kişinin engelli veya toplumdan soyutlanmış olmasıydı. Bu kişiye zamanın en rafine gıdalarından incir, arpa keki, peynir vermek için kamu fonu kullanılırdı.

Ardından öfkeli kalabalık çeşitli bitkilerle vurarak onu kasabada gezdirirdi.

Atina gibi yerlerde ise bir erkek, bir kadın seçilirdi. Bu kişilerin kaderi yerel geleneklere göre değişirdi. Bazı topluluklar pharkamosları dışlar, kimisi taşlardı. Diri diri yakan veya uçurumdan aşağı iterek öldüren topluluklar da vardı. Yıllık bir gelenek haline gelen eylem acaba bu nüfusun yüzde kaçına uygulandı? Çok üzücü...

9. İnfazları ve işkenceleri de yaygındı.

Antik Yunan'da kan dökülmeden çarmıha gerilmek sıradan bir infaz yöntemiydi. İnfaz yollarından biri kurbanı el ve ayak bileklerinden bağlayıp boynuna da bir tasma geçirdikten sonra onu boğmaktı. Savaş alanındaki infazlar ise genellikle kılıçla başın kesilmesiyle olurdu.

Ayrıca geleneksel bir yöntem olan baldıran zehrini de kullanırlardı.

Hayatta kalanlar ise sürgüne gönderilir ve her şeye yeniden başlamak zorunda kalırdı. Antik Yunan yetkilileri tarafından suçluların günahlarının infaz veya sürgünden sonra unutulabileceği düşünüldü. Halkı bilgilendirmek ve uyarmak için bu suçlar ve suçlular hakkında yazıtlar yazıldı. 

Yunan toplumunu dünyaya sağladığı faydalardan dolayı takdir etmek gerekir fakat tarihin karanlık taraflarını da unutmamak gerektiğini düşünüyoruz.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir;

Yaş Problemine Dayalı Bir Cinsellik Algısına Sahip Olan Antik Yunan'daki Acayip Gelenekler
Antik Yunan'da Kendi Yaptığı Heykele Aşık Olan Bir Garip Heykeltıraş: Kıbrıslı Pygmalion
Antik Yunanların Sizi Bir Hafıza Şampiyonuna Çevirecek Muhteşem Tekniği: Loci Yöntemi

Popüler İçerikler

Demet Akalın 'Laiklik' Açıklamasıyla Gündem Olan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e Ateş Püskürdü!
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi