Çürümüş Bedenler, Parçalanmış Yürekler: Bir Cenaze Yıkayıcısının 35 Yıl Boyunca Başına Gelen Garip Olaylar

Her gün binlerce kişi hayatını kaybediyor ve bu insanlar için son bir veda yapılıyor. Son yolculuklarına uğurlanmadan önce ölü bedenleri bazı hazırlıklar bekliyor. Cenaze yıkamak da bu hazırlıklardan biri! Ölmüş birini yıkamayı bırakın, onu görmek bile bazılarını tedirgin etse bazıları da bu görevi inancının gücüyle ve büyük bir sorumluluk bilinciyle yerine getiriyor. Gassel Kadem Akkaya da onlardan biri! Peki, 35 yıl boyunca cenaze yıkayan Akkaya'nın yaşadığı en garip olayları duymaya hazır mısınız?

"Cenazenin yüzü ve kafası birleşmişti."

35 yıl boyunca gassal olarak çalışan yani cenaze yıkayıcısı olan Kadem Akkaya, ilk yıkadığı cenazenin bir trafik kazasına kurban gittiğini aktarıyor. Cenazenin yüzünü açar açmaz şaşkınlık ve aynı zamanda üzüntü dolu bir manzarayla karşılaşıyor. Cenazenin yüzünün kafasıyla birleşmiş hâlde olduğunu ve parçalanmış bedeni yıkadığını dile getiriyor. Bazı cenazelerin kollarının, bacaklarının, ayaklarının hatta gövdelerinin ayrı olarak yıkanıp bir araya getirilip kefenlendiğinin bilgisini de veriyor.

"O insanların neresinden tutsan eline parçaları geliyor."

Boğularak ölenlerin; denizde günlerce, haftalarca veya daha fazla kalan ölü bedenlerin yıkanmasının çok zor olduğunu söylüyor. İnsan bedeninin su altında kalması, insan bedeninin kemiklerinden ayırılmasına ve vücutta bazı bozulmalara sebep oluyor. Cenaze yıkayıcısı bunu 'O insanların neresinden tutsan eline parçaları geliyor.' sözleriyle ifade ediyor. Bu yüzden aşırı nazik hareketlerle bedeni incitmeyecek ve bozmayacak şekilde pamuk yardımıyla temizlediklerini de ekliyor. Ne kadar zorlayıcı ve hassas bir iş olduğunu hayal edebiliyor musunuz?

Çürüyen bedenlerle zorlu mücadeleler.

Kadem Akkaya, yalnız ve kimsesizce çürümeye mahkum olmuş ölü bedenlerin yıkanmasının epey zor olduğunu dile getiriyor. Günler, haftalar, belki aylar sonra bulunan ölü bedenlerin yıkanmasında birçok zorlukla karşılaşılıyor. Bedenin kendini salmış durumda olması, formunun bozulması, rahatsız edici kokular, vücutta görülen küçük canlılar onları tedirgin ediyor ve yıkama işlemi yorucu olabiliyor.

"Rahmetli babamı da ben yıkadım."

Birçok insan için ölüm kendi başına korkutucuyken bir yakınını kaybetmek ve en sevdiklerinin ölümünü görmek, çok daha yıkıcı bir darbe olarak sayılabilir. Dahası çoğu insan için sevdiği birinin ölü bedenini yıkamak ve onu o durumda görmek daha da yaralayıcı olabilir. Kadem Bey, bu zorlu görevi inancının verdiği şevkle her durumda yerine getirdiğini ve babasının cenazesini seve seve yıkadığını ifade ediyor. Bunun dini bir görev olduğunu ve asla şikâyet etmeden yaptığını da belirtiyor.

"Akıllardan silinemeyecek bir andı."

Genç bir erkeğin bedenini yıkamak üzereyken yaşananlar, cenaze yıkayıcısının aklından silinmeyen ve onu derinden etkileyen bir anıya dönüşüyor. Anlattıklarına göre cansız bedeni yıkayacağı sırada cenazenin annesi içeriye giriyor, cesedin yanı başına oturuyor ve konuşmaya başlıyor. Saçlarını okşuyor, gözlerini öpüyor, yüzünü seviyor ve 'Oğlum!' diyerek sarılıyor. Gözleri dolduran bu olayı bir an için kendi yaşadığını hayal ediyor ve o cansız bedenin yerinde kendi evladı olduğunun düşünerek 'Ne yapardım?' diye soruyor. Bu olay, unutamadığı bir an olarak aklında yer ediniyor.

"Hiç bozulmayan cesetler oluyordu."

İslamiyet inancına göre Kur'an-ı Kerim'e bağlı insanların, büyük alimlerin ve şehitlerin ölü bedenlerinin çürümeyeceği ifade ediliyor. Bu insanların yıkanması için getirilen ölü bedenlerinin de farklı olduğunu söylüyor. Bazı ölü bedenlerin diri gibi olduğunu, tenine dokunduğunda ya da bedeni tuttuğunda canlı olduğu hissiyatını aldığını söylüyor. Bedenin, ellerin, kolların, bacakların bozulmamışlığı; canlılığı ve derinin dinçliği bu inanışı daha da güçlendiriyor.

Sürekli ölü görmek, onu Tanrı'ya bağlıyor.

Kadem Bey, 'Sürekli ölüleri görmek, onların ölüm şekillerine şahit olmak, cansız bedenleri özenle yıkamak ve hazırlamak; beni Tanrı'ya daha da bağlıyor.' diyor. Normal bir iş yapmadığını; işinin ona sürekli Tanrı'yı, ahir yaşamı, cenneti, mahşeri ve ölümü hatırlattığını belirtiyor. Ölüme bu kadar sık şahit olmak çoğu kişi için korkutucu olabilir. Ancak gassallar bu durumu; kendilerini tefekküre yani doğayı, canlıları, yaşamı, dünya düzenini, Tanrı'yı düşünmeye yönelten olaylar bütünü olarak görülüyor.

Peki, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Böyle bir işte çalışmak ve ölülerin içinde olmak size kendinizi nasıl hissettirirdi?

Ölüler Dünyasından Spoiler Getirdik: Cenazelerle Alakalı Bilinmeyen Tüm Detayları Tek Tek Anlatıyoruz
Zamanda Yolculuk Yapan Bile Var! Reddit Kullanıcılarının Karşılaştıklarını Söyledikleri Paranormal Olaylar
FBI ve CIA Bile Onlardan Çekiniyor! Dünyanın En Korkunç İnsanlarının İşlediği Cinayetler Kanınızı Donduracak

Popüler İçerikler

Yalı Çapkını'ndaki Enişte-Baldız İlişkisi Seyircinin Midesini Kaldırdı
Beşiktaş Rekor Fiyata Aldığı Al Musrati'yi Zararına Satmaya Karar Verdi
Yeni Akit Vatandaşla Dalga Geçmeye Devam Ediyor: Ekmek Zammını Duyurdukları Habere Tepki Yağıyor