El yazısıyla mektup yazıyorduk.
Kara tahta olmazsa olmazımızdı.
Daktilo kullandık, daktilo sesi kulağımıza medeniyet sesi olarak gelirdi.
Sonra işimiz Teleks ile yaptık, dıt dıt dıt, kendine özel sesi vardı.
Faks yeni bir devrimdi, kısa sürdü kullanması, ancak hala bazı yerlere faks göndermemiz isteniyor. Bazı şirketlerin hala faks numarası var.
Viyana’ya ilk gittiğim yıllarda (1977) Viyana postanesinden eve telefon yazdırırdım, vallahi bir dakikalık konuşmak için bütün günü beklermişiz.
Sonra bir anda arka arkaya devrimler geldi.
E-mail, internet, cep telefonu derken hayatımız analogdan dijitale terfi oldu.
WhatsApp veya herhangi bir sosyal medya birkaç saat çökse çaresiz kalıyoruz, ne yapacağımızı bilmiyoruz.
Değişim, dönüşüm böyle oluyormuş.
Ben analogda doğdum, oğlum Kaan dijital dünyada hayata geldi.
Ben baby boomerim, oğlum Z kuşağı.
Arada bir de X ve Y kuşakları var.
Peki bizler bu kuşakları yeni yüzyılımızda nasıl beraber tutacağız?
Birbirimizi, ortak değerlerimizi nasıl anlayacağız, anlatacağız?
Dijital iletişim bizi hedefe götürebilecek mi?
Sevginin, saygının önemi artacak mı azalacak mı?
12 bin yıllık Anadolu’muzun dünyanın hiçbir yerinde olmayan zenginlikleri, değerleri ve 100 yıllık kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkeleri gelecek tasarımımızda muhakkak bize yön verecek ve hata yapma oranımızı düşürecektir.
3-20 yas arasi ATAM`in huzurunda gecen her gunume sukurler olsun. Okulum, evimiz, yanibasindaydi. Icime karanliklar cokse, en ergen anlarimin bile siginagi... Kurban oldugum, iki gozumun cicegi ATATURK.
Bi tek ben mi duygulandım okurken? Ilkokula gittim, yazı bittiğinde geri döndüm. O zaman bile böylesine kin öfke duyulmuyordu ATAM'a karşı. Bizi neye dönüştürdüler hiçbir fikrim yok ama bildiğim tek şey karanlığa doğru gittiğimiz..
❤ATAM❤