Cumhuriyet’in 101. Yılında: Okul Kavramı Çöktü mü, Dönüştü mü?

Edgar Allan Poe ve H.P. Lovecraft gibi gotik edebiyatın öncü isimleri, insanlığın en güçlü duygusunun korku olduğunu söyler. Bu korkunun en yoğun hali ise bilinmeyene karşı duyulan korkudur. Aynı korku, bugün eğitimin ve okul kavramının merkezinde de yer alıyor. Çünkü eğitim, yalnızca bir bilgi aktarımı değil; hayata dair bir yolculuk, bireyin içindeki potansiyeli keşfetme süreci.

Eğitim sadece eğitim mi?

Cumhuriyetimizin 101. yılını kutladığımız bugün, eğitimle ilgili geçmişten bugüne manşetleri gözden geçirelim:

“… Yeni bir anlayışla öğretmenlerimizi güçlendireceğiz.”

“… Ülke tarihinde ilk kez böyle bir uygulamaya geçiyoruz. Sonuçları kısa sürede alacağımıza eminiz.”

“… Yabancı dile ehemmiyet gösterilecek…”

Bu manşetler, duyuruldukları dönemde büyük heyecan yaratmıştı. Ancak bugün soruyoruz: Tüm bu uygulamalar eğitim sistemimizi  dönüştürdü mü? Çoğu insanın cevabı “hayır” olacaktır. Çünkü eğitim yalnızca eğitim değil, sosyal ve kültürel bir olgu. Tıpkı Simon Kuper’in Futbol Asla Sadece Futbol Değildir kitabında futbola atfettiği anlam gibi, eğitim de toplumun aynasıdır.

Eğitimi dönüştürmek nedir?

“Eğitimi dönüştürmek” kavramı çoğu zaman teorik tartışmalarda tıkanıp kalıyor. John D. Couch ve Jason Towne, dönüşümün bireylerin potansiyelini ortaya çıkarmakla başladığını savunur. Bu değişimin merkezinde teknoloji değil, insan vardır. Engin Geçtan’ın İnsan Olmak kitabında öne sürdüğü gibi, asıl dönüşüm insanın kendi sınırlarını aşmasından geçer. Bu yüzden yapay zekâ öğretmenleri işsiz bırakacak endişesi, oldukça basite indirgenmiş bir senaryodur.

Okulun tanımı değişiyor mu?

Stefan Zweig, Dünün Dünyası eserinde, okula dair eleştiriler getirir ve bireyin gelişiminde sosyal ve sanatsal olanakların önemini vurgular. Zaman geçse de bu eleştiriler eğitimdeki eksikliği yansıtmaya devam ediyor. Ancak günümüzde okul kavramı, hızla değişen dünyanın etkisiyle farklı bir anlam kazanıyor. Artık öğrenme, yalnızca akademik başarıya değil; bireylerin değişime uyum sağlama becerilerine de bağlı.

Yeni okul nedir?

Geleceğin okulları, öğrenmenin yalnızca bilgi aktarmaktan ibaret olmadığını, sosyal etkileşimin ve bireysel gelişimin ön planda olduğu bir yapıya dönüşecek. Öğrenciler, esnek öğrenme alanlarında kendi öğrenme süreçlerini yönetebilecek; öğretmenler ise onların duygusal ve bilişsel gelişimlerini gerçek zamanlı verilerle gözlemleyecek. Ebeveynler de bu sürece daha aktif bir şekilde katılarak çocuklarının eğitim yolculuğunu yakından takip edecek. Çünkü öğrenme, duygu olmadan eksiktir.

Kim kazanacak?

Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal, Türkiye’nin Kültür Sorunları kitabında, düşünce özgürlüğündeki eksikliğin batılılaşma önündeki en büyük engellerden biri olduğunu ifade eder. Özgür toplumlarda laiklik, bilim ve sanatın olumlu etkilerinin görülmesi kaçınılmazdır ve eğitim de bu değişimden payını alır.

Sonuç olarak, eğitimde dönüşüm yalnızca teknolojik yeniliklerle değil, insan odaklı bir anlayışla mümkündür. Peki, değişen yalnızca eğitim mi, okul mu, yoksa biz miyiz? İşte bu sorunun cevabı, geleceğin eğitim sistemini belirleyecek.

Instagram

X

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Şamil Tayyar’ın İddiasına Göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bahçeli’nin Öcalan Çağrısından Haberi Yoktu
Türkiye Simülasyonunda Sadece Son 1 Ayda Yaşadığımız Felaketler ve İnanması Zor Olaylar
Devasa Küpün İçinde 400 Bin İnsan Olacak! Suudi Arabistan Dünyanın En Büyük Binasını İnşa Ediyor