Cumartesi Anneleri'nden Devlet Yetkililerine: 'Gözaltında Kaybetme Suçunu Kabul Edin'

Kayıp yakınlarının akıbetini sormak için sürdürdükleri adalet arayışının 505'inci haftasında bir araya gelen Cumartesi Anneleri, devlet yetkililerine, 'Devletin gözaltında kaybetme suçu nedeniyle taşıdığı sorumluluğu kabul edin' diye seslendi.

Cumartesi Anneleri, kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin bulunması amacıyla sürdürdükleri adalet arayışlarının 505'inci haftasında Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi. 'Failler belli, kayıplar nerede' yazılı pankart açan kayıp yakınları, ellerinde kaybedilen yakınlarının fotoğrafları ile kırmızı karanfiller taşıdı. Bu haftaki eylemde 30 Kasım 1994 tarihinde Mardin'in Midyat ilçesinde askerler tarafından evinden alınarak kaybedilen Nihat Aydoğan'ın akıbeti soruldu.

'VERİN KEMİKLERİMİZİ BİZE'

Eylemde ilk olarak 12 Nisan 1981 tarihinde kaybedilen Nurettin Yedigöl'ün kardeşi Muzaffer Yedigöl konuştu. Annesinin yaşamının son günlerinde bile ağabeyinin kemiklerini görmek istediğini söyleyen Yedigöl, ' Artık yeter, verin kemiklerimizi bize' çağrısında bulundu. Yedigöl'ün ardından konuşan Nihat Aydoğan'ın eşi Halime Aydoğan ise,şunları aktardı: 'Bugün benim için zor ve karanlık bir gün. Çünkü, eşim 20 yıldır kayıp. 20 yıldır başvurmadığım yer kalmadı.' Kayıp dosyalarındaki zaman aşımlarını hatırlatan Aydoğan, Başbakan ve hükümet yetkililerine seslenerek, 'Sen hiç sormuyorsun ki bu kadınlar burada 20 senedir ne yapıyor? Biz sizden sadece bir parça kemik istiyoruz. Burada, çiçeklerimizi fotoğrafların üzerine koyuyoruz. Bir mezarımız olsa da mezarın üzerine koysak çiçeklerimizi' dedi.

Aydoğan'ın ardından konuşan çocuğu Nejbir Aydoğan ise, ' Babamı hiç görmedim, bunun özlemiyle yaşıyorum ve bunun özlemiyle öleceğim' dedi.

'HUKUKSUZLUĞU ESAS ALAN POLİTİKALARINIZDAN VAZGEÇİN'

Konuşmaların ardından haftanın açıklamasını Cumartesi insanlarından Ümit Tekay Dişli okudu. Devlet yetkililerine seslenen Dişli, 'Askıya aldığınız hukukun üstünlüğü ilkesi, demokrasini, hak ve özgürlüklerin, eşitlik ve adaletin en önemli güvencesidir. Hukuksuzluğu esas alan politikalarınızdan vazgeçin, hukuku askıdan indirin. Devletin gözaltında kaybetme suçu nedeniyle taşıdığı sorumluluğu kabul edin' diye belirtti. 30 Kasım 1994 tarihinde Mardin'in Midyat ilçesinde askerler tarafından evinden alınarak kaybedilen Nihat Aydoğan'ın akıbetini soran Dişli, Aydoğan'ın yaşadığı ve korucu olmayı reddeden Mizizağ Köyü üzerinde ağır bir devlet baskısı olduğunu kaydederek, 'Bu baskı ortamında Nihat Aydoğna'ın oğlu gerillaya katıldı ve aile üzerinde baskı katmerlendi. Evleri sık sık basılıyor, gözaltına alınan Aydoğan işkence görüyordu' dedi.

YAPILAN TÜM BAŞVURULAR SONUÇSUZ KALDI

Aydoğan'ın evinin özel tim, asker ve korucu tarafından basıldığını ve dövülerek yataktan kaldırıldığını anlatan Dişli, elleri ve gözleri bağlanarak kanlar içinde önce Midyat Jandarma Karakolu'na sonra da Mardin Komutanlığı'na götürülen Aydoğan'dan bir daha haber alınamadığını söyledi. Aydoğan'ın bulunması için yapılan tüm başvuruların sonuçsuz kaldığını dile getiren Dişli, Aydoğan'ın kaybedilmesinden dönemin Midyat Jandarma Komutanı Hilmi Kahraman, Midyat Kaymakamı Mehmet Okur, Mardin Valisi Ahmet Kayhan, OHAL Valisi Ünal Erkan, MİT Müsteşarı Sönmez Köksal, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Jandarma Genel Komutanı Aydın İlter, Genel Kurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, Başbakan Tansu Çiller, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Genel Sekreterliğini Orgeneral Doğan Bayazıt'ın yaptığı MGK'nın sorumlu olduğunu söyledi.

Evrensel

Popüler İçerikler

Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı