Canlandırdığı her rolün altından başarıyla kalkan ve herkesi büyüleyerek ekranlara kilitleyen Rıza Kocaoğlu'nu yakından tanıyalım...
Canlandırdığı her rolün altından başarıyla kalkan ve herkesi büyüleyerek ekranlara kilitleyen Rıza Kocaoğlu'nu yakından tanıyalım...
Küçük evlerden oluşan bir semtte ve dedesinden kalma kahvehanede büyüdü. Her daim sokaklarda ve kalabalığın içinde olduğunu söyleyen Rıza Kocaoğlu, çocukluğunu şu cümlelerle anlatıyor: “O kültürden gelip oyunculuk, sanat, tiyatroya bulaşmak zor işti... Hayal etmesi bile imkansızdı. Çünkü çocukken en yakın arkadaşımın şu anda ne yaptığını bilmiyorum. Hayatta olup olmadığını bile bilmiyorum. Bizim mahalle çok eğlenceli bir mahalledir. Herkesin bir lakabı vardı: 'Ölü Ömer', 'Miço', 'Dango Zeki' falan gibi... Bana da hep Rızo diyorlardı... Bir ara neden bilmiyorum 'Susam' dediler. Bunun nedenini gerçekten hatırlamıyorum ama...'
Çağan Irmak'ın ilk uzun metrajlı işi olduğundan kendisi için hep özel kalacağının altını çiziyor. Zira bu film Çağan Irmak'ın izni alınmadan, Ulak filminin hemen öncesinde gösterime girmişti.
Rıza Kocaoğlu, 'Hayat hep pamuk ipliği derlerdi, bense bir ayakkabı bağıyla bağlıymışım hayata' cümlesiyle pek çok insanı derinden etkileyen filmde canlandırdığı Bahadır rolüyle Şile Büyülü Fener Film Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncu seçildi.
Oynadığı rolleri iyi ya da kötü olarak değerlendirmeyen Rıza Kocaoğlu, 'Ben bir rolü iyi ya da kötü olarak değerlendirmiyorum. Sadece derinliği ve oynanabilirliği açısından bakıyorum. ‘Ezel’ dizisinin başarısı, hiçbir karakteri sadece siyah ya da beyaz yapmamasında. Karakterler çok gerçek yazılıyor. İyi dediğiniz bir adamın, karanlık tarafını da görebiliyorsunuz. Benim oynadığım karakter, diğerlerinin yanında biraz daha kötü ve altı çizili. Çizgi roman karakterine yakın. Sınırda gelip giden bir karakter. O yüzden de oynaması keyifli' diyor.
'Av Mevsimi’nde Şener Şen, Cem Yılmaz, Çetin Tekindor gibi isimlerle aynı kadroda olmak muhteşemdi. 'Türk sinemasının çınarı' diyebileceğimiz Yavuz Turgul’la çalıştım. Ve kısa dönemde çok şey öğrendim. Çok sert bir tokat yiyip, bütün bildiklerimi unutup, bilgilerimi yenilediğim bir süreç oldu. Hemen ardından Tolga Örnek’le ‘Kaybedenler Kulübü’nde çalıştım. Orada da müthiş bir kadro vardı. İki ayrı deneyim oldu.'
Tek kişilik performansıyla adeta parmak ısırtan ve oyunculuğun kitabını yazan Rıza Kocaoğlu, SALT Galata iş birliğiyle sahne almaya devam ediyor.
İçinden yalnızlık, aşk ve başkaldırı geçen bir gece… Karşısındaki kaçıp gitmeden her şeyi anlatmak isteyen bir adam… Dinmeyen yağmurun altında, ulaşılamayan bir otel odasının arayışında, ikiyüzlü sisteme karşı sıkabileceği yumruklarından başka bir şeyi olmayan bu adamın soluksuz koşusu…
Sık sık üçlü çektirmek üzere sahaya inen ve sosyal medyada da çok konuşulan Rıza Kocaoğlu, Göztepe sevgisini şu sözlerle dile getiriyor: 'Tek taraflı sevmek ne demek, ben Göztepe’den öğrendim bunu. Başarıya endeksli olmayan bir taraftar grubu var o takımın. Göztepe’nin İsyan Marşı var, çok dramatiktir. Karlı Kayın Ormanı’nın üzerine yazılmış. Kazansak bile taraftarlar geliyor seyircinin önüne ve hep birlikte İsyan marşını söylüyoruz. Coşkumuzda bile dram var bizim.'
tuba ünsallı filmi ve gizem karacalı dizisi hariç oroje tercihleri çok başarılı ve bu arada kendisi baş rol olmayıp yan rolde yapımı taşıyan kişi olur
OYUNCULUK VE İNSANLIK KONUSUNDA DEVLEŞMİŞ BİRİSİDİR
"iyi oyuncu" tamam, "efsane" fazla.