“Cringe”, İngilizce kökenli bir kelime ve Türkçeye doğrudan çevrildiğinde 'utanarak içe çekilmek' ya da 'rahatsız edici bir duruma maruz kalınca yüz buruşturmak' gibi anlamlara geliyor.
Günlük kullanımda ise anlam biraz daha değişti tabii. Bugün biri için “cringe” deniyorsa bu onun yaptığı bir hareketin, söylediği bir sözün ya da genel tavırlarının aşırı yapmacık, utandırıcı ya da yerin dibine sokacak kadar rahatsız edici bulunduğu anlamına geliyor.
“Cringe” aslında Orta İngilizce’den gelen bir kelime. İlk kullanımları 1500’lü yıllara kadar uzanıyor ve fiziksel olarak korkudan ya da utançtan büzülmek anlamında kullanılıyordu. Ancak internet kültürüyle birlikte kelimenin anlamı evrim geçirdi.
2000’li yılların sonlarına doğru Reddit, 9GAG gibi platformlarda “cringe compilations” (utanılası videolar derlemeleri) yayımlanmaya başladı. Kullanıcılar, başkalarının düşürüldüğü komik ve utanç verici anları derleyerek paylaşmaya başladı. Böylece “cringe” kelimesi, özellikle sosyal medya ve video içeriklerinde sık kullanılan bir kavrama dönüştü.
Bugün TikTok, Instagram Reels veya YouTube Shorts gibi platformlarda, bir içeriğin yorumlar kısmında “This is so cringe” (Bu çok utanç verici) yazıldığını görmek artık sıradan bir durum.
İnsanlar başkalarının yaptığı utandırıcı şeyleri izlerken bir çeşit 'ikinci el utanç' yaşar. Bu duygu hem rahatsız edici hem de bağımlılık yaratıcı olabilir.
Bu yüzden “cringe içerikler” bir yandan izlenmeye doyamadığımız ama bir yandan da 'izlerken kasıldığımız' türden videolar haline geldi.