Hepimiz, yurt dışında çok yanlış tanındığımızın bilincindeyiz. Ama bir çizgi filmin bizi bu şekilde tasvir edeceğini 40 yıl düşünsek akıl edemezdik sanırım.
Birçoğumuz çocukluğumuzda Laff-A-Lympics'in İstanbul'da geçen bölümüne denk gelip izlemişizdir. Ama izledikten sonra da bu çizgi filmi ne kadar sevsek de sinirlerimize hakim olamamışızdır.
İşte; hatırlamayanlar için Laff-A-Lympics'in İstanbul'da geçen bölümü.
Çizgi filmin her bölümü olimpiyat yarışmaları edasında farklı şehirlerdeki mücadelelerle geçerdi.
Bölüm başlarken; New York'tan, Amerika'nın gürültü ve beton merkezi diye bahsedildi. Yarışmanın sonraki ayağında da 'Uydu yardımıyla Türkiye'nin İstanbul şehrinde yarışan All-Star atletlerimizi izleyeceksiniz.' denildi.
Ardından Yogi Yahooeyler 30 puanla 2., Gerçek Kötüler 25 puanla 3. sırada yer aldı.
Gördüğünüz gibi şehrin silüeti oldukça dikkat çekiyor. Ama yine de güzel resmetmiş sayılırlar. Gariplikler aslında buradan sonra başlıyor.
'Turkey' göndermesini yapmayan bir tane yabancı görsem dişimi kırıcam. Hindi de hindi. Ne pis espri anlayışınız varmış ya.
'Bi dakika ya! Nasıl İstanbul burası?' demeye kalmadan, fesli ve çarşaflı insanlar ekranın arka planında görünmeye başladı. Görüntüye hakim olan kahverengi tonlarıyla şehre çöl havası verilmeye çalışıldığı belli gibiydi sanki.
Binalar ve insanlar adeta bir Arap ülkesi gibi tasvir edilmiş abi baksanıza.
Otantik yönümüz çizgi filmlerde bile işlenmiş o yıllarda. Helal olsun.
Haliç Köprüsünü mü yoksa Boğaz Köprüsünü mü anlatmaya çalıştılar acaba? Yalnız, köprünün iki yanındaki saray benzeri evler de oldukça dikkat çekiyordu.
Sultan heykeli? Oğlum tamam hadi o yıllarda internet yok da bari ansiklopedi açıp okuyun ya.
Yogi Yahooeyler ikinci, Scooby Doobieler üçüncü oldu.
Batık gemi? İçinde de Sultanın hazinesi vardır Allah bilir. Baya Alaaddin'in Sihirli Lambası'na çevirdiler güzelim şehri.
İyi en azından Van Gölü canavarını duyup onu boğazın içerisine koymamışlar. Ama gerçi Van Gölü canavarının muhabbeti 90'larda çıkmıştı. O zamanlarda olsaydı kesin koyarlardı.
Yarışmanın son ayağında 25 puan alarak liderlikleri ilan ettiler. Hiçbir yerde kazanamayan Gerçek Kötülerin ilk kez İstanbul'da kazanması da manidardı.
Bir tek deve göstermediler herhalde. Onu da gösterselerdi keşke. Şehrimizi işte o zaman muazzam şekilde anlatmış olurlardı... 😒
İşte Bilge Kağan zamanında boşuna "Türk Beyleri, millet, işitin! Üstte gök basamasa, altta yer delinmese, Türk milleti, senin ilini, senin töreni kim bozabilirdi? Ey Türk milleti! Titre ve kendine dön!" diye boşuna dememiş. Ya da Kaşgarlı Mahmut "Arap özentiliğinden ve asimile bir toplum olmaktan vazgeçin" diye de boşuna dememiş. Ve aradan geçen yüzlerce yıl sonra Mustafa Kemal, Türk milletini özüne döndürür. Lakin vefatından sonra ülkeyi ele geçiren yobazlar "Din" adı altında ülkeyi yine Arap toplumuna döndürmeyi başardılar. Özetle; bu millet kendi dinini sağdan soldan duyduğu bilgilerle öğrenmeye devam eder ve tarihinin Osmanlı tarihinden ibaret olduğunu sanırsa, gün gelir o beğenmediğimiz Araplar bile çoğu konuda bizden üstün olurlar.
Siz onedio ofisinde dansöz oynatırsanız elin oğlunun bizi arap ülkesi sanması da gayet doğal mk , bu da size kapak olsun -.-
Boş boş ahkam kesiyoruz,yok tanımıyolar yok yanlış biliyolar niye tanısınlar?nerden bilsinler?kurtuluş savaşından başka,küresel bir başarımız varmı? dünya bizim ekonomimizi mi konuşsun,teknolojimizi mi,düşünce yapımızı mı,uzmanlık alanlarımızı,bilim adamlarımızı.... Neyi? Peki biz ABD ve 3-5 avrupa ülkesinden başka kaç ülkeyi tanıyoruz? Bizden daha geride dediğimiz ülkelerin kaçının para birimini,yönetim şeklini coğrafyasını bilmem neyini biliyoruz? Ezbere konuşmayın okuyun öğrenin kendi fikirleriniz olsun.