Bu yolculukta kimler nerelere gider, bilinç altının hangi karanlık sularında yüzülür bilinmez ama çok konuşandan kaçışın başlıca yoludur içsel yolculuklar.
İşte çok konuşan biri karşısında bulunabileceğiniz en avantajlı konum: telefon. Onu hoparlöre alın. Sonra gönlünüzce takılın.
En favori çözümlerimden biri kesinlikle bu. Henüz konuşma başlamadan kurtulmak. Bunun için arkadaşınızı henüz tanımayan bir adet saf
karaktere ihtiyacınız var. Yapmanız gereken sadece ikisini bir araya getirip,
arkadaşınızı en sevdiği ve en uzun anısını anlatmaya teşvik etmek. Örneğin:
“Tatlım şu senin Floransa’daki muz hikayesini Mete’ye de anlatsana. Dinle bak
abi, inanamayacaksın.” gibi.
Unutmayın alkol dosttur. Tabi ki bir çenesi düşük kullanmadıkça. İçin ama içmesine izin vermeyin.
Bunu yapabilmek yüksek konsantrasyon gerektirir, her baba yiğidin harcı değildir.
Ama aniden dürtülüp uyandırılmak istemiyorsanız, gözünüz açık uyumaya çalışın. Böylece bedeniniz dinlendirirken, zihninizi de
acımasız saldırılardan koruyabilirsiniz.
Dökün içinizi, salıverin gitsin yıllardır çektiklerinizi. En azından 5-10 dakika sürecek alınma, küslük döneminde kafa dinlersiniz.