Çok Fazla Kitap Okuyan Herkesin Er ya da Geç Başına Gelen Musibetler

İnsanlar vardır, kitapsız duramazlar. Ufacık bir yolculuklarında bile yanlarına bir kitap almazlarsa huzursuz olurlar. Onlar için şarj aleti kadar, kredi kartı kadar önemli bir şeydir yanlarında taşıdıkları kitaplar. İşte bunları tam olarak onlar anlar...

Düşünüp durma rahatsızlığı

Düşünürsünüz, sürekli düşünürsünüz. Hayatı, insanları, insan ilişkilerini, psikolojiyi, felsefeyi, sanatı, politikayı... Her şeyi düşünürsünüz. Her şeyi detaylıca zihninizdeki masalara yatırmak istersiniz. Bütün noktaları, bütün detayları kafanızda netleştirmek istersiniz.

Çok fazla konuda fikir sahibi olma sorumluluğu.

Çok okuyanlar zincirleme okurlar, çapraz okumalar yaparlar. Almanya'da geçen bir roman okuyup Almanya üzerine okumalar yapar, oradan kıta felsefesine ilgi duymaya başlayıp kendilerini Hegel okurken bulabilirler. Bu da çok fazla konuda bilgi sahibi olmak demektir tabii. Kişisel sorumluluğunuz bir yana, çevrenizdeki insanlar sizin bu huyunuzu bilir ve pek çok konuda size danışırlar. Siz de bilginin gücü adına usanmadan insanları aydınlatmak istersiniz. Bunu yapmaya çalışırken bazı konularda aslında ne kadar eksik olduğunuzu görürsünüz ve daha da fazla okumak istersiniz.

En basit şeyler üzerinde bile hayal gücünü devreye sokma aşırılığı.

Kitap okudukça zihnimizde bir projeksiyon ışıldar. Çok fazla kitap okumanın yan etkilerinden biri de bu projeksiyonun hiç durmamasıdır. Bu noktadan sonra yemek yediğiniz çataldan, masanızın üzerinde duran bibloya kadar her şey hakkında hayal kurabilirsiniz. Eşyaların ruhunu görür gibi olur, onlarla bağ kurmaya başlarsınız. Her şeyin fazlası zarar derler, ama hayal kurmaktan pek zarar gelmez!

Sırt, bel, omuz ağrısı. Yani bilumum ortopedik ağrılar...

Sabit bir pozisyonda 30-40 dakika kitap okunabilir ama, bir oturuşta 200 sayfalık kitapları bitirengillerdenseniz bunu tek bir pozisyonda yapmanız zordur. Oturarak, yüzüstü-sırtüstü yatarak, yan durarak, yürürken, yani her pozisyonda okursunuz. Bu da elbette, her yerinizin sürekli ağrımasına sebep olur.

Kontrolsüz büyüyen ve evde kapladığı alanı sürekli genişleten bir kitaplık.

Sık sık taşınanlar bilir, taşınmanın en çileli kısmı kitapları taşımaktır. En ağır ve yer kaplayan koliler kitap kolileridir çünkü. Taşınmasanız bile evinizin pek çok duvarını kitaplıklara ayırmanız gerekir. Kitaplıklar doldukça yeni kitaplarınızı koyacak yer bulamaz, yere, masa üstlerine, oraya buraya koymaya başlarsınız. Git gide büyüyen kitap yığını kontrolden çıkmış gibi olur. Eh, yapacak bir şey yoktur hani...

Kaçan, mahvolan uykular.

Sürükleyici bir kitap okuyorsunuz, uykunuz da yavaştan geldi ama bitime nereden baksanız 100 sayfa var. Ne yaparsınız? Elbette uykunuzdan feragat edip o sona ulaşırsınız. Bir de aksi gibi hep gecelere denk gelir bu kitap sonları. Yine de pişman olunmaz. Bütün gün gözlerden uyku aksa bile bir kitabı daha sindirmenin mutluluğu vardır üzerinizde.

"Buna vereceğim parayla kitap alırım" düsturundan dolayı hiçbir şey alamamak.

Kişisel ekonomisini yönetmekte zorluk yaşamayan insanlara gıptayla bakmanıza sebep olan şeylerden biri de, her şeyi kitap almaya indirgeme refleksidir. Kafanız 'Bu paltoya 250 TL vereceğime daha ucuz bir şeyler bakar, kalan parayla kitap alırım' usulü çalışmaya başlar. Meşhur 'O paraya öküz alırız!' feryadı sizin için 'O paraya kitap alırız!' olmuştur.

Tuhaf takıntılara sahip olmak.

E-kitap mı basılı kitap mı, acaba sipariş mi versem yoksa kitapçıdan mı alsam, bunu okumadan önce yazarın diğer kitaplarını okumalıyım, bunu okumadan önce şu konuda okumalar yapmalıyım gibi sonsuz bir listede uzanır bu takıntılar. En sevdiğiniz eylemi bile rahatça yapamaz olursunuz.

Hiç var olmamış insanları özlemek.

En acı olan da budur. Kitaplardaki karakterler bir arkadaşınız olur. Gerçek insanlar onların yerini asla tutamaz. Yıllar sonra, bir kitaptaki karakteri ansızın özleyebilirsiniz. Yolda yürürken her an köşeden dönüp karşınıza çıkacakmış gibi, sizin gibi sokaklarda boş boş dolanıyormuş gibi hissedersiniz. Yeri gelir İnce Memed olursunuz, yeri gelir Holden Caulfield'ı özlersiniz, yeri gelir Raskolnikov'a üzülürsünüz...

Popüler İçerikler

Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
YORUMLAR
05.12.2020

oldu olacak kitap okuyan şerefsizdir yazın da kurtulalım. maşallah sanki ülkede herkes kitap okuyor da başına türlü türlü musibetler geliyor.

Yalan bunlar yalann bizim kitap okumamızı çekemiyolar şimdi günde okuduğumuz 500 sayfayı tamamlamaya gidelim askolarr

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ