Twain, daha Olivia'yı görmeden, ona resminden tutulur. Nasıl mı? Şöyle ki; Twain, Filistin gezisindeyken Charles Langdon adlı bir adamla tanışır. Gezinin ardından onu evinde ziyaret etmeye gittiği bir gün, Langdon'un odasında onun kız kardeşiyle çekilmiş bir resmini görür. Ve hemen o dakika resimdeki kadınla evlenmeye karar verir. Ancak bunun için önce Olivia ile tanışması gerekmektedir.
Aradığı fırsat ise birkaç ay sonra Langdon'ların da katıldığı New York'taki bir ziyafette karşısına çıkar. Twain bu ziyafetin ardından Olivia ile yeniden görüşmenin yollarını aramaya başlar. Tam da o sırada Olivia'nın New York, Elvira yakınlarındaki evine çağrılı olduğunu bildiren bir not eline ulaşır.
Twain davete gider gitmesine. Fakat Olivia'nın evinde, kadının düşündüğünden biraz daha uzun konaklamak istemektedir. Bunun için de, kurnazlığa başvurur ve bir plan yapar. Langdon'un arabacısıyla anlaşan Twain, kendisinden arabanın tekerlerinden birinin vidasını çıkarmasını ister. Araba yola çıkar çıkmaz teker yerinden fırlayınca da, Twain arabadan düşer ve bayılır. Olivia'nın evinde Twain'e iki hafta boyunca canla başla bakılır. Halbuki Twain'in bir şeyciği yoktur. Fakat bu süre zarfında Olivia ile aralarında sevgi bağı kurulur.
Bu öylesine kuvvetli bir bağdır ki; evliliklerinden 30 yıl sonra bile, ikili hala birbirlerini 'sevgilim' diye çağırmaktadır. Olivia, Twain'in kendisine yazdığı mektupları ölümüne kadar bir kutuda saklar. Kutu Olivia için öylesine değerlidir ki, evden uzak bir yere gideceği zaman, mutlaka onu bir banka kasasına emanet bırakmaktadır.