Çocukken bize öğretilen her şeyi sorgusuz sualsiz kabul ettik. Yıllardır doğru bildiğimiz bazı bilgiler, aslında nesilden nesile aktarılan birer şehir efsanesinden ibaret. Bilim ilerledikçe bu tür hurafelerin çoğu çürütüldü ama bazıları hala kulaktan kulağa yayılıyor.
İşte çocukluktan beri doğru olarak bildiğimiz yanlışlar...
Önemli uyarı: İçeriğin devamında okuyacağınız maddeler tıbbi öneri niteliği taşımamaktadır. Eğer aksi bir durumla karşılaşırsanız doktorunuza danışın.
Birçoğumuz, çikolata yemenin sivilceye yol açtığını duyarak büyüdük. Ancak modern araştırmalar, çikolatanın doğrudan sivilceye neden olmadığını ortaya koyuyor. Şeker veya süt ürünleri açısından zengin bir beslenme şekli bazı bireylerde cilt sorunlarına katkıda bulunabilir ancak çikolata ile sivilce arasında doğrudan bir bilimsel bağlantı bulunmuyor.
Çocukken, kurbağalara dokunmanın siğil çıkmasına yol açacağı söylenirdi. Bu efsane muhtemelen bazı kurbağaların siğilli görünüme sahip ciltlerinden kaynaklanıyor. Ancak gerçek şu ki, siğiller insanlarda bir virüs enfeksiyonu nedeniyle oluşur. Siğile neden olan virüs, insan papilloma virüsüdür (HPV), ve bu virüs kurbağalarda bulunmaz.
Soğuk havalarda ailelerimizden en sık duyduğumuz uyarılardan biri de buydu. Ancak bu, nesilden nesile aktarılan klasik bir sağlık efsanesidir. Islak saçla dışarı çıkmak ile soğuk algınlığına yakalanmak arasında doğrudan bir ilişki yoktur. Soğuk algınlığına neden olan şey virüslerdir, sıcaklık veya nem değil.
Çocukken televizyona fazla yaklaşmanın gözlerimize zarar vereceği sıkça söylenirdi. Evet, uzun süre ekranlara çok yakından bakmak göz yorgunluğuna veya rahatsızlığa yol açabilir. Ancak bu gözlerde kalıcı bir hasara neden olmaz.
Yıllardır tartışılan bir konu olan parmak çıtlatmanın artrite yol açtığı düşünülür. Ancak bu iddiayı destekleyen herhangi bir bilimsel kanıt bulunmamaktadır. Çıkan ses, eklemlerdeki gaz kabarcıklarının patlamasından kaynaklanır.
Şekerin çocukları hiperaktif hale getirdiği yaygın bir inanç; bu nedenle birçok ebeveyn kutlamalarda şeker tüketimini sınırlar. Ancak uzmanlara göre şeker tüketimi ile hiperaktivite arasında doğrudan bir ilişki bulunmamaktadır. Bir çocuğun enerji seviyesini etkileyen pek çok faktör vardır; uyku düzeni ve mizacı bunlardan bazılarıdır ancak şeker bu faktörler arasında değildir.
Yaygın bir inanışa göre tıraş olmak kılların daha kalın ve koyu çıkmasına neden olur. Gerçekte ise tıraş, kılların kalınlığını veya uzama hızını etkilemez. Tıraş sırasında kıllar yüzeyden kesildiği için yeniden uzadıklarında daha sert hissedilebilir ancak yapılarında bir değişiklik olmaz.
Bu şehir efsanesi uzun yıllardır dolaşıyor. Oysa sakız, yedi yıl boyunca midede kalmaz. İnsan sindirim sistemi, sakızı diğer yiyecekler kadar kolay sindiremese de sakızı vücuttan dışarı atabilir.
Uyurgezer birini gördüğümüzde uyandırmamak gerektiği sıklıkla söylenir. Uyurgezerlik endişe verici olsa da bir uyurgezeri uyandırmak sanıldığı kadar tehlikeli değil. Aslında uyurgezerleri nazikçe yataklarına geri yönlendirmek en güvenli yaklaşım!
Yaygın bir inanış da loş ışıkta kitap okumanın gözlere zarar vereceğidir. Oysa gerçekte loş ışıkta okuma geçici göz yorgunluğuna neden olabilir, ancak kalıcı bir göz hasarına yol açmaz.
Bende bir tane ekliyim; “Kadınlarda sever”
Manşette büyük harflerle yazdığınız "SAKIZ PATLATMAK" ile ilgili bilgiyi içerikte göremiyorum.. Click baite kurban gittik anlaşılan..