Hepimizin çevresinde, sokağında, mahallesinde vardı bu tipler. Bunlar yüzünden ağız tadıyla bir çocukluk yaşayamadık. Tabii, şimdi hatırlayınca eğlenceli ve komik geliyor. Ancak, o sıralarda hiç de böyle düşünmediğimiz de bir gerçek.
Hepimizin çevresinde, sokağında, mahallesinde vardı bu tipler. Bunlar yüzünden ağız tadıyla bir çocukluk yaşayamadık. Tabii, şimdi hatırlayınca eğlenceli ve komik geliyor. Ancak, o sıralarda hiç de böyle düşünmediğimiz de bir gerçek.
Gerilerden “Göster amcalara pipini” diye bir komut gelirdi. Odadaki herkes size odaklanırdı. Ulan, amma meraklıymışsınız der gösterirdik biz de. Ne yapalım, çocukluk.
Bunlar öptükten sonra resmen yıkanmış gibi olurdu suratımız. Silemezdik de alınırlar diye.
Ufacık çocuğu o soru sorulur mu? Hangisini desen diğeri üzülecek. Politik cevap verirdik bu soruya,i ikisini de şeklinde.
Bunlar bizden birkaç yaş büyük olurlardı. Hikayesini anlatıp giderdi. sonra uyu uyuyabilirsen. altına işemezsen gece büyük bir başarıydı.
Annelerimizin bizi sürekli uyardığı tiplerdi bunlar. almazdık tabii şekerlerini.
Bunları gerçekten bizi götürecek sanıp tırsardık. ancak, şimdi düşününce aralarında gayet zengin olanlar da vardı.
Nerede görse tokatlardı bu şişman. Dışarıya çıkmak kabus olurdu. Bu kabadayılar yüzünden evde oturup kitap okurduk mecburen.
Mahallenin en stratejik noktasında bahçeli bir evde otururdu bu amca. İşi gücü bahçeye kaçan topları kesmekti. Karpuz gibi yarardı acımadan.
Bizim çocukluğumuzda işi sırf iğne yapmak olan yaşlı amcalar vardı. Bunlar askerliğini sıhhiyeci olarak yapmış zamanında. İğneye bunlar gelirdi. Yüzlerine bakması bile başlı başına kabus sebebiydi. Şimdiki çocuklar şanslı tabii.
Bunlar evin altını üstünü getirirdi. Valideler ve pederlerimiz de bunlara bağırmadıkları için hınçlarını bizden alırlardı.
Eğer evleneceğiniz kız da oradaysa büyük bir utanma kızarma sebebiydi bu. O kızın yüzüne bakmaz hemen diğer odaya kaçardık.
Bizim yerimize konuşurdu annemiz. Yahu, belki yemek istiyoruz? Bize söz şansı bırakmazdı pek.
Aslında “Ağaçlara dalan vaar!” diye bağıran hain arkadaşlar olmasa ruhları duymazdı bunların. Sonrasındaysa aksiyon filmlerini aratmayan bir kovalamaca başlardı. Hem de iki erik için.
Bir de eve gidiş yolunuz üstündeyse kabuslar yaşatırdı resmen. “Ya salıksa?” diye düşünüp ayrı bir strese girerdik.