Çocukluğumuzda ne kadar taso oynamanın, mahalle maçı yapmanın, ip atlamanın yeri ayrıysa; erik ağaçlarına dalmanın yeri de onlar kadar ayrıdır.
Erik ağacına hiç dalmamış, o eriği dalından yememiş çocuk; çocukluğunu doyasıya yaşayamamış demektir.
O riski alıp heyecanı tatmadıktan sonra kilolarca erik yese de hiçbir zaman gerçek eriğin tadını alamamıştır. 😌
Bir anda herkesin aklında belirirdi bu düşünce. Ama başta dile getirilmezdi. 😄
O zaman aslında herkesin aklında gizliden tuttuğu fikir çıkardı ortaya. 😁
Yaz, yavaş yavaş geldiği için içimizde amansızca maceraya koşma isteği vardı. 💪
'OĞLUM ERİKLERİ GÖRÜYOR MUSUN?! NE KADAR GÜZELLER YAA! 😱'
Bahçesinde, hafiften bir tıkırtı duysa hemen balkonda biterdi. 😁
'Ben dalıyorum. Siz aşağıda bekleyin. 😎'
'Oğlum sessiz olun. Çıkacak adam şimdi!' 😂
'Şu tepede de en güzelleri var bak. Biraz oraya da çıksana. 😳'
'Yaa dal kırılacak basma oraya!' 😄
Ceplerdeki tasolar eriğe dalmadan önce boşaltılırdı tabii ki, tüm tasolar güvenli bir yere bırakılırdı. 😁
'Böyle daha çok eriğimiz olacak! 😏'
Seni de unutmadık küçük ispiyoncu, çocukluğumuzun ilk trollü. 😄
Ağacın sahibi olan yaşlı amcanın elinde bastonuyla gelmesi an meselesiydi çünkü. 😳
'Sen ne kadar toplamışsın öylee! 😱'
Erik yemeyi abartırdık tabii biraz. 😁
Çünkü pazardan alınan eriklerin; hiçbir zaman dalından topladığımız o erikler kadar tatlı olmayacağını biliyorduk. 😊
Darısı, şimdiki neslin çocuklarına... 😌
şimdi ki çocukların ağızında bahçeden aldıkları erik olmalıydı,sigara değil..
manyak bi kadın vardı bildiğin kovayla su dökerdi üstümüze ağaçtayken, şimdi düşünüyorum da ciddi rahatsızmış amk asidkasifkisa
Sahi ya? Şu arsalara kat karşılığı bina yapan müteahhitler, bizim çift kale maç ettiğimiz tarlalara avm dikenler, topraklarını satıp, karşılığında soğuk beton alan o kurnaz açıkgözler(!)... Sahi, hiç erik de mi çalmadınız o kestiğiniz ağaçlardan???