Çikolatalar, gofretler, hazır hamur işleri, cipsler, sosisler... Kim hayır diyebilir ki?
Bu içeriği okuduktan sonra siz diyeceksiniz...
Çikolatalar, gofretler, hazır hamur işleri, cipsler, sosisler... Kim hayır diyebilir ki?
Bu içeriği okuduktan sonra siz diyeceksiniz...
1965 yılında James M. Schlatter tarafından keşfedilen ve katkı maddelerinin en zararlısı olarak adlandırılan aspartam için E951 kodu kullanılıyor. Diyet ürünleri de dahil olmak üzere market raflarındaki binlerce üründe bulunan aspartam, parkinson ve obeziteye yol açıyor.
Obezite ve pankreas kanserinin başlıca sebeplerinden biri olan yüksek fruktozlu mısır şurubu, bir dönem medyada oldukça yankı uyandırmıştı. Mısırın geçirdiği kimyasal işlemlerin arından ortaya çıkan ve doğal şekerden daha ucuza mal olan bu tatlandırıcı meşrubat, çikolata, bisküvi ve daha pek çok paketli üründe bulunuyor.
Çin tuzu olarak da bilinen ve ambalajların üzerinde E621 koduyla yer alan monosodyum glutamat, hücrelerin aşırı uyarılarak ölmesine neden oluyor. Alzheimer, Parkinson, Huntington, epilepsi, obezite, pankreas hasarı ve şeker gibi pek çok hastalığa davetiye çıkaran ve böbrek ve karaciğerde hasara yol açan bu madde cips, hazır çorba ve ketçap-mayonez gibi soslarda bulunuyor.
Başta kolon kanseri ve lösemi olmak üzere pek çok hastalığın tetikleyicileri arasında bulunan sodyum sülfit, çocuklarda beyin tümörü oluşmasına yol açabiliyor. Ambalaj kodu E250 olan bu madde et ürünleri ve pizza gibi hamur işlerinde ürünün raf ömrünü uzatmak amacıyla kullanılıyor.
Ambalajlarda E251 koduyla gösterilen ve bebek mamalarında kullanımı yasaklanan sodyum nitrat, sodyum sülfit gibi raf ömrünü uzatmak amacıyla kullanılıyor ve kanser türleriyle bağlantısı olduğu düşünülüyor.
Katı ve sıvı yağların bozulup küflenmesini önlemek için kullanılan ve beyin hücrelerinde hasara, dolayısıyla davranış değişikliğine yol açan BHA ve BHT’ye tahıl ürünleri ve cipslerde rastlamak mümkün.
Göğüste sıkışma, kurdeşen, kramp, ishal ve halsizlik gibi etkilere neden olan sülfür dioksit fermente edilmiş içecekler, fırınlanmış ürünler, çaylar, çeşniler ve dondurulmuş ürünlerde kullanılıyor.
Fırınlarda pişen ürünlerde hacmi artırmak ve rengi beyazlatmak amacıyla kullanılan potasyum bromat, hayvanlarda kansere neden oluyor.
Düşük kalorili tatlandırıcılardan biri olan ve diyabet riski oluşturabilen suklaroz ambalajlarda E955 koduyla yer alıyor.
Mısır gevreği, şekerlemeler, meşrubatlar, unlu mamuller ve vitaminler olmak üzere pek çok gıdada bulunan yapay aromalar ve renklendiriciler dikkat dağınıklığı, hiperaktivite ve karaciğer hasarına yol açtığı gibi, kanserojen etkilere sahip.
Bitkisel yağların hidrojenize edilerek yapay olarak katılaştırılmasıyla elde edilen bu trans yağlar hamur işlerinden soslara kadar pek çok üründe bulunuyor. Kolesterolü yükselten hidrojenize yağlar obeziteye yol açıyor.
Gıdaların normalden daha canlı ve renkli görünmelerini sağlayan gıda boyaları özellikle çocuklarda davranış bozukluklarına neden oluyor. Salam, sucuk, sosis gibi işlenmiş etlerle bisküvi, gofret, çikolata gibi paketli ürünlerde bulunan bu boyaların isimleri ve kodları şöyle: Sunset yellow (E110), Tartrazin ( E102), Karmoisine (E122), Panceau (E124), Quinoline (E104), Allura red (E129), Sodyum Benzoat (E211).
Hazır keklerde kullanılan ve DNA’da hasara yol açan potasyum sorbat ambalajlarda E202 koduyla yer alıyor.
Önemli olanın miktar olduğunu unutmamakta da fayda var elbette...
Ne yicez biz
herşeyin içine etmişler biz ne yicez o zaman nasıl bi ülkede yaşıyoz
Öyle bir anlatıyonuz ki gören de sodyum sülfatı dişimizlen ısırıyoz sanacak. Kankam güzel kardeşim arım balım peteğim, bunların günlük dozları var aşarsan evet geberirsin ama şöyle bir şey de var suyu da çok içersen geberirsin. Ayrıca yediğin her şey sıkıntılı 2020 gibi bir yılda. Böyle tatavalara hiç gerek yok.