Ayrıca, ülkemiz adına 25 Ekim 2007 tarihinde imzalanan ve 25 Kasım 2010 tarihinde 6084 sayılı kanunla onaylanan, Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi uyarınca taraf ülkeler çocukların cinsel sömürü ve istismarını engellemek ve bununla mücadele etmek, cinsel sömürü ve istismara maruz kalan mağdurların haklarını korumak ve bu alanda ulusal ve uluslararası işbirliğini geliştirmek için etkin tedbirler almakla yükümlüdürler. Fakat Anayasa'mızdaki bu hükme ve taraf olduğumuz ‘Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi’ndeki gerekliliklere rağmen hükümet, çocukların cinsel istismardan korunması için gereken çabayı göstermediği gibi, cezaevlerinde, ıslahevlerinde, yetiştirme yurtlarında devletin koruması altında olan çocuklarımızı bile bu tür saldırılardan koruyamamaktadır. Bu tür korkunç saldırılara her gün bir yenisi eklenmektedir. Geçtiğimiz yıllarda Pozantı Cezaevi'nde kalan çocukların uğradığı taciz ve tecavüz olayları ortaya çıkmış, son günlerde ise Aliağa Şakran Çocuk Cezaevi ve Antalya L Tipi Cezaevi'nde çocukların tecavüze uğradığına dair çok ciddi iddialar gündeme gelmiştir.
Yılda en az 17 bin dolayında çocuğumuz cinsel istismara ve saldırıya uğrarken hükümetin ve ilgili Bakanlığın ne yaptığı, hangi işle meşgul olduğu büyük bir merak konusudur. Ülkeyi yönetenler açısından özellikle devletin koruması altındaki çocukların uğradığı cinsel saldırılara karşı gereken tedbirleri almamak, en hafif nitelemeyle bu büyük insanlık suçuna göz yummak demektir. Sonuç olarak çocukları artan şekilde cinsel saldırı ve istismar olaylarına maruz kalan bir milletin hiç olmazsa Meclis'teki vekillerinin bu büyük soruna duyarsız kalmaması gerekir.'
CHA